31 Aralık 2007 Pazartesi

yeni yıl


Bir yıl daha geçti ömrümüzden

Dereden akan su

Ovada esen yel gibi

iki gün var ki dünyada bence:

Ha var, ha yok:

Gelmeyen gün bir

Geçip giden gün iki


geçip giden her yılın yüreğinizde hatırlanmaya değer nice güzellikler bırakmasını diliyorum…………. _,_.___ nice güzel yıllara

25 Aralık 2007 Salı

bayramdan kalma

nekadar uzun zaman oldu yine yazmayalı.bu kadar ara verince insan nerden başlıcağını bilemio ve tüm olanlar güncelliğini yitirio.
çok mutlu bi bayram geçirdim açıkcası.hemde gribal halime rağmen.ne olucam ne olmucam haliydi benmkisi.ölecene arada kaldım.günlerce hapşurdum ama kırıklığım olmadı.burnum aktı arada bir ama hepsi bukadardı işte.aradan zaman geçti ama durumum hala aynı.bunada şükür diyelim.
arefe günü çalışmıyo oluşumuzun verdiği sevinçle yapmam gereken bazı işleri rahat rahat yapabildim.bayram hazırlıklarıyla geçti zaten tüm gün.
ertesi sabah erkenden kalkıp kurban kesimi için ananemlere geçtik.çok ortaklı bi kesim olucağı için ananemlerin bahçesinde kesilicekti kasaplar tarafından.ama kurbanı aldığımız yer aşırı kalabalık olunca ve trafikte sıkışınca kesim işimiz baya bi uzadı.yaklaşık 3 saat boyunca bahçede beklettiğimiz kasabımız daha fazla dayanamayarak hiçbişey söylemeden bizi terketti.televizyonlarda hep görürüz ki gördükte milletin danası, kuzusu kaçar bizim kasap kaçtı:)
kurbanımız bahçemize teşrif ettiğinde oldukça geç olmuştu.bayramlarda deli gibi para kazanma zamanları geldiği için kasap bulmak zorlaşıo elbette.bizde bi kasap bulduk ama tam 4 saat sonra geldi.bize trafik sıkışık fln diyip durdu ama sonradan öğrendikki bize gelene kadar tam 4 kurban kesmiş:)
kesim ve paylaşım işlerinden sonra evlere dağıldık.kısa bayram ziyaretlerimiz oldu o gün.yorgun biçimde bitirdik günümüzü.
ertesi gün yani ikinci günü sevgilimi kahvaltıya davet etmiştim, o geldi.kahvaltı saatimiz 12yi geçince biraz brunch gibi bişi olduysada çok şahaneydi.ailece güzel bi masada yaptık kahvaltımızı.muhabbetimize güzel kahvelerimizle, çukulatalarımız eşlik etti.damadımız evimize neşe verdi:)benim sevgili eşim...
sonrasında o güne tayin ettiğimiz benim tarafımdaki akrabalarımıza ziyarete gittik.önce teyzemler sonrasında kankamın evine ve en sonda akşam yemeği için abimlere geçtik.sevimli bi gündü açıkcası.güzel oluomuş böle damat gezdirme işleri:)
ertesi günde iade-i ziyaret yapmak icap ediodu elbette.bu seferde sevgilimin akrabalarıyla bayramlaşmaya gittik.2 teyzesi var sevgilimin.ikisinide ziyarete gittik.annesi ananesşnin yanına eskişehire gitmişti dolayısıyla onu göremedik ama ben bayramın birinci günü arayıp hem müstakbel kayınvalidemle hemde ananeyle bayramlaştık.cıvıl cıvıl bi konuşma oldu ki ananesi bayılmış bana.kayınvalidem giderken sevgilimden aldığı resimleride götürmüş ananecim bakıp bakıp sevmiş beni:)sağolsun .onlar öyle, teyzeleri ayrı zarif ve sevgi dolu insanlar.beni içlerine sokucaklar yani o denli bi sevgi halleri vardı.büyük teyzesi şal örmüş bana.ne zarif bi davranış.emek sarf etmiş ve çokda güzel olmuş.paltomun içindeki siyah şalı çıkarıp çantama koydum ve onunkini taktım kapıdan çıkarken.öyle memnun olduki,bende çok sevindim memnuniyetine.küçük teyzesi ve aileside ayrı ciciydiler.okadar güzel ağırlandım okadar iltifata maruz kaldımki zaten her ikiside sağolsun evlatları yerine koyup annecim die hitap ettiler bana.sağolsunlar çok sevdim her ikisinide.
vee bayramın son günü.evde oturarak dinlenebildiğim bişeyler okuyup odamı düzenleyebildiğim dahası sadece kendime vakit ayırabildiğim ama buna rağmen hala sevmemeye devam ettiğim bi gündü.pazarrrrr.
böyle geçti gitti işte koskoca 5 gün.az diil yani ama nasıl geçti orası meçhul.zaten hep bi koşturmaca var hayatımızda hep biyerlere yetişme telaşı.öyle bi çarkki bu bu telaşlardan bilinçsizce soyutlandığı an insan ne yapıcağını bilemio.okadar işlemiş içimize hep bi telaş içinde olma olgusu.
vee zaman geçio gidio son hızıyla.kaçırdığımız trenlere bakarken yaşadığımız kısacık hüzün anları gibi hissettiklerimiz.daha dün nerdeydim şimdi nerde die düşünürken bile okadar hızla geçioki zaman insan aldırış etmio bi vakit sonra.
geçen sene bu zamanlarda sevgilimle tanışalı henüz 3ay olmuştu.beni aşkıyla doldurmaya başlayalı sadece 3 ay.oysa şimdi bu cümleyi kurararken diorumki 15 ay olmuş.halbuki dün gibi hatırlıorum heycanı mutluluğu hala içimde o günlerin.dün akşam onunlada konuştuk tüm bunları.bizim sevgimizin nabzı hep yüksekti hep tavandaydı çok şükür.ama elbette kendi kendine olmadı tüm bunlar.sevgilimin emeği büyük ilşkimizde.ben yapı itibariyle biraz daha sinirliyim ve çokda eyvallahım yoktur herşeye.ama o beni hep dengede tuttu.olgunluğuyla, bilgisiyle, sevgisiyle yoğurdu ilşkimizi.ve bugünlere geldik işte.liseli aşıklar gibi olmak ne hoş bi bilseniz.küçücük bi busenin verdiği sevinç,birbirimizi gördüğümüzde parlayan gözlerimiz,ışıldayan ruhumuz...herşey o denli güzel ve yolundaki insan ister istemez ewt dio biz birbirimizin layığıyız,biz birbirimize göreyiz hatta birbirimiz için yaratılmışız...biliorum bisürü insan bunu diyerek başlıo güzel şeylere ama nerde noluyosa artık, nerde teller gevşiosa bişiler ters gidio ve ilişkiler başkalaşıo ve o birbirini çok seven iki insan birer yabancı oluverio.
elbette bu da iki kişilik.yaparkende yıkarkende başrolde hep iki kişi var ilişkilerde.hep karşındakinden beklememek,dürüst olmak herşeye rağmen onu sevmek,küçük sorunları büyütmekten vazgeçmek ve özverili olmak...umarım o olmayı istemediğim insanlaran biri olmam ve ilişkimiz, sevgimiz ve adım attığımız bu yol bizi daima mutluluğa götürür.
cumartesi sipariş ettiğimiz yüzüklerimizi almaya gidicez ve haftayada sözümüz olucak.bu pazar günüde araştırma yaptığımız evleri görmeye gidicez.yuvamızı bulmaya yani:)

bu arada kurban bayramıyla alakalı çok fazla tepki gösteren insanların yazılarını okudum internette ara ara.islam dinine mensup olanların neden kurban bayramında kurban kestiklerine dair sorgusuz sualsiz bilgileri vardır elbette ama sanırım olmayanların bilgisi olmadığı gibi saygısıda yok.neden bu bayramda kurban kesildiği hakkında bir gıdım bile bilgileri yok.dahası olayı iyice ajite edip canilikle suçlayanlarda var ve hatta allahın verdiği canı allah alır diyerek canlıların yaşamasını savunanlarda.kurban kesmenin dinimizde zaten Allah kelamı olduğunun sanırım bilincinde değiller,olmalarınıda beklemiyorum.
öte taraftan biliniyorki bu insanlar akşam yemeklerinde yada gittikleri lokantalarda hatta fast food satan tüm restorantlarda sanki yedikleri şey bi hayvanın eti diilmiş gibi rahatlıkla midelerine götürüolar.vejeteryan olanları bu konuda anlamak kolay ama hem et yiyipte hem kurban kesenleri canilikle suçlamak oldukça çelişkili.elbetteki usulsüzce kesmeye çalışanları kınamak gerek ama diğerlerine laf söylemek ve bunu iğrenç ve kötü bişeymiş gibi yorumlamak ve hatta lanse etmek bence yanlış.et geçmiştede gelecektede en kıymetli ve pahalı yiyecektir ve böylede olucaktır.kurban bayramının asıl amacı kesilen eti maddi durumu elvermediği için yiyemeyenlerle bu vesileyle paylaşmaktır.avrupanın nasıl çok saçma görünen bazı adetleri ananeleri ve dinen yaptırımları varsa buda ondan farklı bişey değildir.onların adetlerini avrupalıdır ne yapsa iyidir etiketi altında övüp kendi memleketinin adetlerini yeren, kınayan insanları anlamakta zorlanıorum açıkcası.ben nasıl başkalarının dinlerine hatta bir hayvana iman edilen (hinduizm) dinlere bile saygı gösteriosam başkalarıda lütfen benim dinime ve gerektirdiklerine saygı duysun.ve sırf fevrilik, sivrilik yapmak, farklı olmak için avrupalı! gibi davranmaya çalışmasın lütfen.biraz saygı diliyorum en azından başkalarınınkine saygı gösterdiğim kadar...
iyi haftalar

17 Aralık 2007 Pazartesi

soğuk...

ellerimi ısıtmakta zorlanıorum bu aralar şayet yanımda sevdiğim yoksa.sabahtan akşama, geceden sabaha buzz gibiyim.ısınmamakta direnio bedenim en sıcak ortamlarda bile.

birdenbire nasılda soğudu hava.yaşayamadığımız kışlara inat sert, semsert geçio mevsimimiz.ve daha henüz aralıktayız.

günlerdir bişiler karalamıorum buraya.aslında bisürü olup biten var hayatımla alakalı.ve hepside güzel şeyler.ilerde hatırlanması gereken olaylar ama yazamıorum işte.canım istemio.

geçen hafta son gaz geçip gitti bile.hiçbişey anlamadım.nezaman bitti nezaman yeni haftaya başladık.üstümde sürekli hadi gece olsunda uyuyım artık hali var.ama artık iş başa düştü.artık bişiler yazma vaktidir dedim ve sıvadım kollarımı...

öncelikle geçen haftasonu müstakbel kayınvalidem ve 2 kızkardeşi teşrif etti evimize benim ailemle tanışmak için.herşey çok güzeldi,aksi giden hiçbişey olmadı.bol bol sohbet edildi, samimi olmaya çalışıldı,yenildi,içildi...

herşey fazlasıyla iyiydi yani.her iki tarafta birbirleriyle mükemmel bi uyum sağladı.çok şükür...

zaten bütün hafta sevgilimle bunun mütalasını yapıp durduk.bol bol güldük, üstüne konuştuk aa şölede demiş aa bölede gülmüşler gibi sohbetler yaptık.



cumartesi günü artık alyanslarımızı alma vakti geldiğini düşündüğümüzden dolayı Kapalıçarşıya gittik.aslında tüm bunların öncesinde her ikimizde internetten alyanslara bakıp birbirimize postalıoduk.bu da güzel, şu da fena diil diye paslaşıp duruoduk.ama illaki yakından görmemiz ve hatta elimize takarak denememiz gerekiodu.

herneyse cebimizde bazı kuyumcuların adresleri eminönünde buluşup havanında fena olmaması sebebiyle yürüyerek çıktık Kapalışarşıya.

çarşı oldukça kalabalıktı.hani nerdeyse her dükkanda üç beş müşteri var.allah bereket versin işler iyi gibi görünüodu.

bakıcağımız alyansçılardan biri Pırıltı Alyans.internetten okadar çok baktımki bu sitenin yüzüklerine yani nerdeyse vitrindeki ürünlerinden çıkarıcam yani.fakat karşılaştığımız sahne beni baya bi sükutu hüsrana uğrattı.çalışanlarla birlikte toplamda 5 kişinin girebiliceği kadar büyüklükte bi yermiş burası.sıkış tıkış bişiler bakmaya çabaladık ama ikimizde hoşnutsuzuz tabii.ilgilenen kişilerde biraz negatifti.denediğimiz ve benim illaki bu olur dediğim yüzüklerin hiçbirisini ya beğenmedim yada beğendiğim elimde güzel durmadı.

kriter olarak beyaz ve sarı altın karışımı olucak ve mutlaka tek taş pırlantamla bir huşu içerisinde uyum göstermeliydi.ama olmadı.

çıktık ve burayı ararken gördüğümüz benimde internetteki aramalarım esnasında rastladığım başka bi takıcıya girdik.ModernAlyans...

burası diğerine oranla daha ilgili daha alakadar ve daha ferahtı.baya bi koleksiyonu yakinen inceledikten ve parmaklarımızda denedikten sonra bikaç tanesini finale (sevgilimin deyimi) çıkardık.benim elimde duran modelin erkek için olanı sevgilimde güzel durmayınca farklı bi setin erkek yüzüğüyle kombinasyon yaptık.ve sonucunda her ikimizinde çoook içine sinen bi alyans oldu ikiside.karar verdikten sonra parmak ölçülerimiz alındı ve benim yüzük üstünde değişikliğini istediğim bazı ufak detaylarda not edilip kaporasıda verildikten sonra ayın 26sında teslim almak üzere sözleştik.tabbi 26sı çarşambaya geliceği için biz 29unda gidicez kısmetse.

her ikimizde alyansların resimlerini yüksel pikselli cep telefonlarımızdan çekmeye çalıştıysakta bi türlü istediğimiz sonuca ulaşamadık.yanımızda fotoğraf makinesi de yoktu.çok fazla spot ışık olması ve dolayısıyla aşırı aydınlık bi ortamdan dolayı ne yaptıysak yüzükler çok parlak çıktı ve ayrıntıları görünmezleşti.artık teslim aldğımızda çekeriz bol bol resimlerini.

bu arada eğer yine bi aksilik olmazsa ayın 5.de sözlü bir çift olucaz.o akşam hem istemeye gelicek ailesi hemde söz kesilicek...

yüzük işini hallettikten sonra baya bi rahatladık aslında.üstümüzden kocaman bi yükü daha kaldırmış olduk.sevgilim zor beğenen birisi olduğu için baya bi çekinceliydim bu konuda.eyvah ya istediğimiz gibi bişi bulamazsak diye düşünüp duruoduk ama hiçte öle olmadı.bi uyum içerisinde hallettik bu işimizide.

ee kapalışarşıda olunca mutlaka Sultanahmetide gezmek gerekirdi diğmi.öncelikle sevgilimin işyeri orda olan yakın bi arakadaşını aradık.ama istanbulda olmadığı için bizde öncelikle yemek yemeye Sultanahmet Köftecisine gittik.


burası herdaim tıklım tıkış bi yer.ve dolayısıyla hizmet kalitesi oldukça düşük.garsonlar mutsuz ve asık suratlı ve aşırı telaşlılar.daha masaya otururken köfte yaptırıorum die lafa girdi zaten en başında.ewt köfte yicez başka bişi varmıki zaten burda:)





serviste ona keza.herşey ezbere yapılıo.köfteler lezzetli ama bu lezzette bi köfteyi heryerde yiyebilir insan.mesela bizim Bursada Zeynel de yediğimiz köfteler muhteşemdi.servis çatalları ve bıçakları yumuşacık köfteleri bile kesemicek kadar körelmiş ve üstlerinde yaşamın tüm izleri mevcut.çatallar bıçaklar çizik içinde çok yıpranmışlar.sevgilimede dedim.buranın sahibi burdan çok fazla para kazanıo ve nasıl olsa böle gidio diye şu çatalları bıçakları değiştirmeye tenezzül bile etmio.neden bu zihniyet bilmiorum.çok az müşterisi olan ve hiçte meşhur olmayan mekanlarda bile bunlardan binkat güzel servislere rastlayabilirken bukadar meşhur olan biyerde böle bişeyle karşılaşmak bence üzücü.

zaten bizde hızlıca yiyip üstüne helvamızıda yedikten sonra Sultanahmet camiisinin







sevgilim beni her daim mutlu eden ve bunun için uğraş veren birisi.bende en az onun kadar gözünün içine bakıorum.güzel adımlar bu attıklarımız ve herşey Allaha şükür iyi gidio bi aksiliğimiz olmadı hiç şu güne kadar.umarımda olmaz ve hep bu denli severiz ve sayarız birbirmizi...





pazar günü 9 gibi uyanıp şahane bi pazar kahvaltısı hazırladım annemle babama.beraber yedik içtik.babam ve arkadaşı kurban işini halletmek için dışarı çıkıcaktı.önce annemle babama hediye almak adına başka bi plan yapmıştık ama teyzemin ille buraya gelin beraber bi alışveriş merkezine gidelim demesiyle bizde babamın arabasına atladık beraber gittik.teyzemlerde verdiğimiz türk kahvesi molası sonrasında gittiğimiz alışveriş merkezinde babama Yeşil Kunduradan güzel bi siyah bot aldım ki çok içime sindi.normalde daha doğumgününe var ama ben şimdiden almak istedim.yılbaşı ve söz heycanı fln derken sıkışmıyım istedim.çokda iyi ettim buraya gelmekle.hem benim hem annemin içinde sindi aldığım hediye.Kotondanda kendime bi elbise aldım yine.adet edinmiş gibi nezaman kotona girsem illaki kendime bi elbise alıp çıkıorum.hastalık gibi oldu:) yine aldım bitane annemin bıdı bıdılarını dinleye dinleye.habire kıyafet almamdan şikayetçi ve dolabımın bi gün yıkılacağını iddia edip duruo:) eh pekde haksız sayılmaz hani...

işimizi hallettikten sonra kuaförden almış olduğum randevuyu unutarak annemle teyzeme hadi gelin size kahve ısmarlıyım dedimki aklıma geldi.apar topar kuaföre gittim.bayram üzeri işlerimi hallettim.amelyacığımında pazar olması sebebiyle çok müşterisi yoktu rahat rahat hallettik işlerimizide.bana badem yağını önerdi kaşlarıma sürmem için.denicem bakalım.

kuaförden sonra babamla annemin yanına yani teyzemlere gittim.bi aile yemeği yedik hep birlikte.menümüzde arnavut ciğeri,el eriştesi,yoğurt çorbası,salata ve hünkar beğendi vardı.afiyetle yedik içtik.

yemek ve çay faslından sonra eve döndük.dışarının çok soğuk olması sebebiyle arabadan apartmana koşar adım gelirken aklımda sıcak ev hayalleri vardı.ama ben kapıdan çıkarken üstüme vazifeymiş gibi termostat ayarını yanlışlıkla 8 dereceye indirdiğim için hayallerim sadece hayal olarak kaldı maalesef.buzz gibi bi eve girdik benim yüzümden.dolayısıyla banyo yaparkende, yapmazkende, uyurkende, uyanırkende hep üşüdüm.hatta öyleki hala üşüorum:)

sabah zor bela kalktım nihayet ısınmış olan yatağımdan.buzz gibi havaya çıkınca gözlerimden yaşlar boşaldı bisüre.allahtan makyaj yapmadım yoksa tümden akıp gidicekti yüzümden aşağı.işe geldim güç bela bi de ne göreyim:şirkettede elektrikler kesik.dolayısıyla doğalgaz ve klimada çalışmıo.bu soğukta olabilicek daha kötü bi durum varmı acaba.1 saat sonra geldi elektrikler ama içim dışım hala buzz gibiydi.öğlene kadar montumla oturdum.çinden yazan bazı müşteriler havanın nasıl olduğunu sorduklarında onlara kısaca montumla oturuorum die cvp verdim.onlarda gülümseyerek soğuk galiba orası dediler.:)

galiba değil soğuk burası anam babam yaaa.böyle işte.zeynepciğiminde bugün sınavı var erken çıktı.koskoca şirkette bir başımayım yönetim katında ve bayadır durmadan yazıorum.ama artık noktalama zamanı geldi.

sıcak bi çay geldi bunları yazarken.bikaç fırtta bitirdim onuda ama biraz daha iyiyim şimdi.umarım bisonraki yazım güneşli bi güne bakar...
iyi haftalar.


14 Aralık 2007 Cuma

10 Aralık 2007 Pazartesi

su


"Kâinatta ne varsa suda yaşadı önce;

Üstümüzden su geçer doğunca ve ölünce

Su duadır, yakarış, ayna, berraklık, saffet;

Onu madeni gökte altınlar gibi sarf et."

Necip Fazıl Kısakürek

5 Aralık 2007 Çarşamba

ISLAK ZAMANLAR


ASTAR

Şimdi çalışır durumda görüntü katmanlarımız
Neyle astarlanırsan yanmayız yüksek fırınlarda
Saçlarımız kızıl pas, dilimiz kayış
Deltalara yağan yağmurlarda
Islanmadı içimizin cam yünü
Kurgusu kaderine terk edilmiş oyunlardı
Parçalandı dağıldı
Bir zamanlar her şeyi bir arada tutan
O büyülü mıknatıs
Hayatımızdaki her figür çıktı yerinden
Şimdi bu yeni gözlerle
Görmek ve alışmak
İçimize durmadan akan onca yıl
Sığa çıkmış çökelti
Her birimizi başka biri yapacak



MURATHAN MUNGAN
yağmurlu ve gri bi havaya açtım bugün gözlerimi.üstümde tuhaf bi yük öylecene yattım yatağımda bi süre.biliodum bugünün hüzünlü geçiceğini.ne olduysa gece uyurken sabah uyandığımda ağlak bi haldeydim.öyleki işe yürüyerek gitmeyi bile göze aldım bu havada.rahat rahat ağlayabiliceğim bi ortam yarattım aklımsıra kendime.olurda ağlamam gelir o esnadada otobüste, minibüste olurum ve ağlayamam dökemem incilerimi işte ozaman daha çok hüzün basar ve altından kalkamam die yürüdüm bugün uzunca.ve ağladım tüm yol boyunca yüzümü şemsiye ile kamufle ederek diğer insanlara karşı.evden çıkarkende yanıma mendilimi almıştım.müzik çalarımdada hüzünlü, vurucu şarkılar çalıodu.herşey hazırdı işte ağlayabilmem için ki başarılıda olduk.

ben nedensiz sevinçlere kapılabildiğim gibi nedensiz hüzünlerede kapılabilen bi insanım.sokakta gördüğüm acınası bi hal burnumun direğini sızlatabilir kolayca.ve hemen içimi çekebilirim ağlamaya hazırlık aşamasında.

şirketten içeri girerken dinlediğim şarkının son sözü:eğilmeyen kırılmaya mahkum hayatta idi.msn iletime yazdım az önceçve sürekli dinlediğim bi şarkının bu denli doğru bi içerik taşıdığına ilk kez tanık oldum.

ewt eğilmeyen kırılıodu bu hayatta.esnek olmak gerekiodu hayatımızdakilere karşı.sert katı camlar kişilikler kurallar koyamıyoduk insanlarla aramıza.illa bi elastikiyet gerekiodu ilşkilerimizde.ne kadar nefrette etsek illaki politik bi hal oturtmalıydık mizacımıza.gerektiğinde kullanabilmek için hep yanımızda taşımalıydık.

ben politik biri olamamanın cezasını çok çekiorum.birisini sevemiosam seviyomuş gibi davranmak onuruma dokunuodu.yalan söylemek riyakarlık yapmak olarak addediodum.ama anladımki başkaları tarafından kabul görende bu maalesef.

eğilmeyen kırılmaya mahkum hayatta....


en çirkini en güzel kılan...

bişey var ki herkese yakışan...

ağlamak...