alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mayıs 2008 Çarşamba

ikea evimizin herşeyimi?


tüm hayatımız mobilya ve türevlerini gezmek,bişiler almak oldu şu aralar. ee evlenmek hiçde öle kolay diil. hele hele bizim gibi ince eleyip sık dokuyan, herşeyin en iyisi olsun diyenlerdenseniz işler dahada zorlaşıo.

fakat tüm bunlara rağmen evimizin tüm mobilya ihtiyaçlarını giderdik.diyebilirmki tamda evimize ve bize yakışır oldu herşey.geçen cumarteside en son olarak yatak odasını aldık sevgilimle.

gerçi alıoyoruz ama hepsi haziran sonuna doğru evimize teşrif edicek.çünkü ev teslimatımız zaten mayıs sonu haziran başında ve mobilyaların bi kısmı ithal diğer kısmıda yapım aşamasında olduğu için bukadarlık bi süreye ihtiyacımız var.

bi kaç hafta evvel ailemle birlikte mutfak edevatları eksiğimi kapatmak adına İKEA ya gittik.benim için güzel bi yerdi çünkü aldığım herşey sepete koyabiliceğim cinstendi.uzun zaman İKEA ya özentili bi biçimde hayat geçirdim. internetten online kataloğuna bakardım ve güzel şeyler olduğunu görürdüm.bunu düşünerek yine bazı modelleri sevgilimle paylaşarak onları almaya karar verdik ve tuttuk gittik İKEA ya.

öncelikle şayet araba yoksa buraya gitmek kadar anlamsız bişi olamaz.

maceramız sağmalcılar metrosunda inmeyle başladı.yakın diye yürümeye kalkışınca ikeaya giden yolun duvarlarla çevrelenmiş olduğunu gördük.buraya ulaşmak kulağını tersten tutmak gibi bişeydi.önce gidiosun sonra tekrar aynı yolu geri geliosun gibi.anlamsız bi yol.

sonrasında kafamızda almak istediğimiz şeylerin bulunduğu reyona gittik.beğendiğimiz modeli bulduk fakat iş satın alma sürecine geldiğinde kabus başladı.

ikeada satın aldığınız yada alıcağınız her şey a dan z ye modüler. ve herşey için ayrı para istiolar. buna çekmece ve çekmecenin kulbuda dahil.dolayısıyla bazen fiyat göründüğünün yukarısına çıkabilio rahatlıkla.

işin içine konuya vakıf olmayan elemanlarda eklenince değmeyin keyfimize.biz elimize tutuşturulmuş kağıtlar eşliğinde önce çekmece seçmeye,sonra kulbunu seçmeye ,onrada hamallar gibi arabaya yükleme yapmaya gittik.

tamam artık satın alıcaz dediğimiz sırada bizi yassı kutular adını verdikleri depo alanına yolladılar. elimizdeki kağıtlara bakarak bilmem kaçtaki reyonun bilmem kaçıncı rafına gidip bilmem kaçıncı numaralı kutuyu çekip çıkartıcakmışız.

depoya indik ve tabiiki herşey iyice karıştı. bi elemandan yardım istedik o da bizimle ilgilendi die tam seviniorken satın alıcağımız kutuların boyunun iki metreyi geçmesi akılda başka sorular uyandırdı.ikeada hazır edevatların dışında alıcağınız herşey para demek.

bu uzunlukta normal hususi arabaya bile sığmıcak yassı kutuları hangi mantığın yaptırdığını size söyliyim. bu kutu arabaya sığamıcağına göre sizde ikeanın nakliye bölümüne gidip paşa paşa 5 adet kutuya kadar 35 ytl,5 kutu üstünede kutu bşına 10 ytl ödiceksiniz.zaten sadece bi parça eşya alsanız bile 2 kutu. sonra zaten nakliyeyi isteme saati gibi bi lüksünüz yok. onlar hangi saati uygun görürse sizi arıolar.eğerki onlara dersenizki ben 4 gün sonra istiorum fln onlarda size diolarki hoop durun bakalım 48 saate kadar depo ücretsiz ama 48 saatten sonra ücretli. bitmedii. eğerki otuduğunuz kat 4 ve üzeri ise ve bunca yükseklikte oturupta bi de üstüne asansörünüzde yoksa katınıza kadar taşıma parasıda ayrıyeten ödiceksiniz.buda yüksek katta ve asansörsüz apartmanda oturmanın cezası:)

şaka gibi dimi.

evimiz 3 oda bi salon. her birini zevkle ve keyifle döşedik.fakat iş ikeadan oturma odasına uyduruk bi tv ünitesi ve kitaplık cd lik almaya gelince en az tüm evi döşemiş kadar yorulduk ve yıprandık.

isveç ithal ürünlerini ucuza satıyoruz mantalitesi altında ucu sivri kocaman bi kazık yatıo haberiniz ola.onun dışında yekpare şeyler almak içinse oldukça ideal bi mekan.

ordan bukadar yıpranmış bi vaziyette çıkınca haliyle kendimizi bi taksinin kollarına atmak istedik.tam taksiyi çevirdiğimiz anda başımızda bi adam belirdi ve söylenmeye başladı.

vay efendim ikeanın taksi servisi varmış sonra eşyalarımız kayboluomuş da onlardan sormucakmışız o karışmazmış kaybolsunda görürmüşüz...

aman allahım diye resmen kaçtık sevgilimle. zaten ehlikeyf olan sevgilimi iyice çığrından çıkardılar. bana söylemesede sanırım içinde bidaha oraya gitmemeye yemin etti:)


8 Şubat 2008 Cuma

aaa millet çıldırmış yaa.sevgililer günü için dayatılan fiyatları duyunca çıldırmamak işten bile diil.sewgilim o gün için rezervasyona çalışırken nekadarmış diye sordum şans eseri.360 ın verdiği fiyat kişi başı 200 ytl, LEB-İ DERYA RICHMOND 120, FERİYE RESTAURANT ise 170.bu insanlar ne kadar iyi biliolar para kazanmayı böle.hayır benim sevgilimde bu adamların zihniyetlerine kanmış hangisine yaptırıyım die fikrimi soruo.

burdan söylüorum.hiçbirineeee....

neyseki vazgeçirdim sevgilimi bu işten.biz o gün buluşucaz normal günlerimizdeki gibi.hediyelerimizi verip yemeğimizi yicez yine herzamanki gibi.eğer biraz şanslıysak gittiğimiz restaurantta sevgililer günü diye ekstradan ikramları varsa onuda yicez.hepsi bu...

bu arada sanırım o bana ya bir cep telefonu yada bir fotoğraf makinesi aldı.bende ona deri bir evrak çantası aldım, istediğinden.

şimdi düşünüorumda geçen sene 360 da kutlamıştık o günü.ama tam o gün şehir dışında olduğu için bikaç gün sonraya saklamıştık bu kutlamayı.yemek,ikramlar ve sonrasındaki gece klubü esnasında içilen alkolde dahil normal standartlarda ödemişti sevgilim hesabı.oysa şimdi kişi başına gelio o ödediğimiz para...

piyasayı hareketlendirmenin yollarından biri zaten bu tip günler ,bayramlar,yılbaşı,doğumgünleri,davetler,partiler,sevgililer günü....off al al nereye kadar.oysa benim harcamalarımı kısıp kendi evimiz için eşyalar almam gerek.herşeyi aileden beklemek olmaz diğmi.benimde biraz katkım olmalı.en azından habire kıyafet, ayakkabı ve gereksiz kozmetiklere para vericeğime biraz daha tutumlu olup para biriktirmeli yada olmadı daha gerekli şeyler almalıyım.

yani tüm bunları umarım yaparım:)bu arada kozmetik dedimde....sevgilim geçen gün bana bi yazı attı.bu yazı AYÇA ŞENBAŞKAN 'ın Radikal'deki bir kremle alakalı yazısı.kremin adı mutlaka herkesin bildiği çok ucuza satılan bir krem olan LAPİTAK ile alakalı.

Lapitak kreminin el ve vücut olanlarıda var sanırım ama ayça şen in bahsettiği ayak için olanı.okadar övüyoki kremi bende problemli ayaklara sahip olduğum için bintürlü bakım yaparım ayağıma.bisürü paralar veririm ayak bakımına ve kozmetiğe.hatta çok terlediği için bi dönem isviçreden krem bile getirtmiştim eczacı bi tanıdığa.

ama bu Lapitak öyle güzel ve etkili bi krem ve aynı zamanda topuk yumuşatıomuşki öle böle diil. dio Ayça Şen.

geçenlerde Carousel deki Watsons da alışveriş yaparken gördüm yine Lapitak'ı ve fiyatını sorunca ucuz diye itibar etmeyip almadım.3,50 lira idi ve benim verdiğim paraların çok çok altındaydı.inanmadığım için ve ucuzdur vardır illeti dediğim için almadım yine.alışmış bünye fazladan vermeye abidik gubidik kremlere...

üstünden 2 hafta fln geçti.dün iş arkadaşım güzellik uzmanı olan ablasından testerını getirmiş bu Lapitak'ın . tamamen tesadüfi olarak...ama ayak diil el kremini...elime kremi bi sürdüm.aman allahım muhteşem...hiçbi krem elimi şimdiye dek böle yapmadı açıkcası...okadar yumuşak ve pamuk gibi olduki.resmen çok farklı bi dokuya büründü cildim...

çok utandım kendimden.bu şekilciliğimden, sabitliğimden ve denemediğim bişeye burun kıvıran halimden.

şimdi en yakın zamanda Lapitak'ı gördüğüm yerde mutlaka alıcam.ve pamuk gibi topuklara ellere ve vücuda en yakın zamanda kavuşucam...

27 Eylül 2007 Perşembe

ayakkabılarrrrrrrr










geçen hafta pazar günü alışveriş çılgınlığımın sonucunda sahip olduğum 6çift ayakkabımı paylaşmalıyım sevgili günlükçüm.biliorum içinden bana oha,çüşş fln diyo olabilirsin ama cevahir benim istedğim yazlık ayakkabılarla dolup taşmaktaydı,üstelik benim ayak numaram,üstelik hepsi şahane.sevgilime 4tane aldım dedim.korkmasın benden diye.masraflı kız demesin diye ki 4 bile ona maşallah dedirtti.6 olduğunu duysa napar bilmem artık.
seviyorum ayakkabıları napıyım elimde değil.

2 Temmuz 2007 Pazartesi

özlenilicek günler,tatil alışverişleri.....

bütün haftasonu limonlu bahçede içtiğim naneli limonata tadında geçti.çok güzeldi yani.zaten aşkımla olupta farklı olması imkansız:)

cumartesi günü işten çıkmak için sonsuz bi heycan hissettim.sevgilimi görüceğim gündü çünkü o gün.son dakkada çıkan bisürü şeyide hallettikten sonra kaçarak çıktım yine herzamanki gibi işten.

sanırım herkes ama herkes tatilde.yollar boştu ama daha önemlisi bakırköy çok boştu hemde şaşılıcak cinsten.istanbul bize kalmış sevgilim gelmiş ohh yaa.sakin sakin, tıklım tıkış olmadan dolaştık durduk ne güzeldi.

alışveriş yaptık yine herzamanki gibi.yeni bir dijital makine aldık teknosadan.şık,güzel bişi.sonra deniz şortu aldık vakkaramadan.bisürü çeşit rengarenk çok alternatifli deniz şortları var.en azından bizim baktığımız lacoste dan ve diğer mağazalardan çoook daha fazla seçenekliydi.bi de bermuda aldık aşkıma krem rengi akşamüstleri giyilebilen cinsten.çook yakıştı sevgilime.güzel bacaklım benim ouuuuvvvvv:)

geliğe gittik aç karnımızı doyurmaya sonrasında.
ikimizde döner yedik.bahçe katıda varmış geliğin bilmiodum.ilk önce bahçeye geçtik ama baya sıcak gelince klimalı mekanlarına geçtik yine.bu seferde üşüdüm ama neyssee:)


rüzgarlı bi hava olmasından dolayı ve benimde kırmızı pileli asla rüzgarlı havada giyilemicek bi etek giyerek yapmış olduğum eşşekliktem dolayı baya bi zorlandım hareket ederken.mesela town da bi kafe var.oraya çıktık.en üst katta açık bi yer.otururken bile eteğim açılabiliodu yani o derece bi rüzgar vardı.sonra ordan içeriki kısma girdik soğuk bişiler içtik.sonrasındada önce taksiyle dönücektimki baktım minibüs durağı boş bende vazgeçtim taksiye binmekten minibüse bindim.sevgilimle öpüştük hadi görüşürüz dedik ben basamaklarına bastım minibüsün tam arkamı döndüm el sallıcam sevgilime ve okadar eminimki orda olduğuna, fakat dönüp bakışımla ensesini görmem bir oldu.çok şaşırdım afalladım.asla yapmaz böle bişeyi.yani daha minibüse binmeden dönüp arkasını gitmez.sanırım çok üzüldüm bi kaç defa msj çekmeyi düşündüm üzüldüğüme dair fln ama sonra vazgeçtim.normalde araç kalkana kadar bekleyen insan döndü arkasını gitti.hayatta trip yapan biride değildir üstelik nitekim trip yapılıcak bi pozisyonumuzda olmadı aksine çok mutlu mesuttuk.tabii ben dayanamadım akşam beni aradığında söledim.işinmi vardı dedim hiçbişi sölemedinde arkanı dönüp gittin ben çok bozuldum kırıldım fln die.dalgınlığına geldiğini söledi öpücükler verdi, özür diledi.yaptığı şeyin farkına ben söyleyince varmış ewt haklısın bile dedi.sanırım gerçekten dalgınlığına geldi ki böyle davranabilicek bi insan asla değil.aşkıma burdan sonsuz öpücükler yolluorum.tv den slm sevgi msjları yollayan tipler gibi oldum. bi de el sallıyım:))

minibüste yanımda gayet edebiyle oturan bi adam vardı.eve yakınlaştığım bi yerde bu adam indi yerine hanzoların kralı bi adam oturdu.ama adamın tipine bak çay demle.okadar kıl ve kroo.2 kişilik koltuklarda oturuouruz ben cam kenarındayım.baktım bu önce bacaklarını kocaman açarak oturdu.sığamıo ya ayıcık koca yere.bi de ikide birde kafasını çevirip bana bakıo.kıllandım tabiiki iyice.sonra bu hafiften oturuşunu düzeltmeye çalışır gibi yapıp dahada yayılarak oturdu e böle oluncada iğrenç vücudu bana değmeye başladı.ben tabiiki bu saniyeden itibaren dayanamadım.beyfendi kendinizi toplayıp daha düzgün otururmusunuz dedim.vay efendim düzgün oturuomuş.bende dedimki bacaklarınızı kapatarak oturmayı deneyin dedim.e burası ikili koltuk dedi.iyi ya dedim 2 kişi oturucak burda tek kişi diil toparlanın dedim.sizden öncede bi bey oturuodu burda gayet normal oturuodu onun gibi oturmayı deneyin dedim.mırıl mırıl bişiler söledi baktım gayet düzgünn oturuo. heh dedim demekki biliomuşsun adam gibi oturmayı adi kroo.
nedir bu tip adamların sorunu bilmiorum.adam okadar abazaki gömleğinin kolunun kumaş kısmının değmesine bile razı.o derece had safhada yani.bende hayatta bu tip olaylarda sessiz kalabilen biri değilim.değil benim başıma başkasının başına gelipte tanık olsam bile olaya girişirim yanii.ne münasebet cnm hem görsel olarak hem kendi başımada gelse neden tahammül ediyim böle bi olaya.kıçı kırık insanlar için hemde:o


işte öle böle geçti birgün daha.eve giderken adamın biri yanıma yaklaşıp çok hoş olduğumu tanışıp tanışamıyacağımızı sordu.sinirli sinirli baktım sanırım anladı ve gitti.birazdan sevgilimin safranboludan bize getirdiği cevizli yaprak helvasıylan çekme helvasını tadıcam.bi de safranboluya özgü kumaş pantalon istemiştim onuda getirmiş bebeim.mmuucckkss

esin bizde dün akşamdan beri.evlerinde tadilat olduğu için bizde kalıcak tüm haftasonu.çok sıkılmış hadi gel artık die aradı yoldayken.yemekten sonra bisüre sohbet ettik sonrada daha fazla dayanamadım vurdumkafayı yattım sevgilimi aradıktan iyi geceler öpücüğümü aldıktan sonra.



********************************************

pazar sabahı gayet güzel kalktım kahvaltı hazırlıorum salçalı sosis yapıcam.annem herzamankiğ muhalefetiyle ille bişi bulucak sanki yemin etmiş bu aralar ne yapsam şekeri fazla unu çok koydun fln gibi habire bişi söylüo ben tamam haklısında desem devam edio söylenmeye.

neyse ben sosis yapmaya başladım o sırada sevgilim aradı onunla konuştum geldimki yine bana dönüp çok salça koymuşsun dedi.bende söylenmeye başladım herşeye bişi sölüosun fln die.ve böylece tartışma uzayarak kavgaya dönüştü.çok gereksizdi hakkaten keyifsiz bi kahvaltı yapmak zorunda kaldık.alelecele bişiler yiyip kalktım masadan yavaştan hazırlandım.dışarı çıkıcaktım sevgilimle.giyindim çıktım araca doğru giderken sevgilim aradı.o da babasıyla kavga etmiş.biz böle iki kavgacı tip buluştuk ve bizim dışımızdaki dünyayı yok saydık bi süre.önceki planımız ortaköydü ama sonra vazgeçtik.karaköydeki tünelden beyoğluna çıktık.yıllar var bu tüneli kullanmayalı.öğrencilik hayatımda eski sevgilimim işyerininde karaköyde olmasından dolayı çok sık kullanırdık burayı.ama üstünden çok zaman geçti.salihlerin dükkanıda başkalarının olmuş artık onlarda sırra kadem bası noldu herbiri bilmem.

sonra tünelden çıktıktan sonra tramvay durağı var hemen çıkışında orda oturup birer sigara içtik.karnımız aç olduğu için aynı anda iikimizinde içinden geçen bambi büfeye
gidip kaşarlı döner yeme fikrini uyguladık.sağolsun malzemeden hiç çalmadıkları için bambidekiler bol kaşar, bol döner olunca dürümün içindekiler her nekadar sonunu yiyemesemde midemi bulandırdı.hemde baya bulandı.sıcakta bu kadar ağır ve yağlı yiyecekler çekilmio ve banada çok dokundu.2 saat sonra fln anca düzeldim.

dieselin önünden geçerken çoktandır sevgilimin istediği bi kot vardı ona bakmaya karar verdik.fakat o kot çok kötü durunca benim istediğim beğendiğimi denettirdimki bi kot bukadar güzel durur selvi boylu sevgilime.gerçekten çok yakıştı.e aldık tabii bi de şapka aldık yanına.
sonra megavizyona girip tatil kitaplarımızı aldık.ben elif şafak'ın 2 kitabını aldım.MAHREM www.kitapyurdu.com'dan satın al ve ARAF www.kitapyurdu.com'dan satın al.o da orhan pamuğun CEVDET BEY VE OĞULLARIY'la www.kitapyurdu.com'dan satın al FUTBOL VE KÜRESELLEŞME www.kitapyurdu.com'dan satın al kitabını aldı.kitap alışverişimizide yaptıktan sonra tatile çıkmaya iyice hazır hale geldik.


eğer bi aksilik olmazsa temmuzun son cuması çıkıcaz izne.yuppiii:)

alışverişten sonra limonlubahçeye gittik.burası gerçekten egzotik biyer.limon ağaçlarının altında oturmamızdanmı kaynaklanıo bilmiorum ama gerçekten huzurlu bi yer.hamağı olan bi kısma geçtik.biraz hamağa yattım biraz sevgilimin kucağına ben çilekli milkshake
söledim o limonata
.sonra ben onun limonatasına çok bayıldım değiş tokuş yaptık.limonlu bahçenin tadı içtiğim limonatayla birlikte damağımda kaldı.gerçekten nefis ve farklıydı. anlıodu insan gerçekten taze limondan yapıldığını o derece yani.sonrada birlikte eve doğru yola çıktık.otobüste ayrıldık içimde kocaman bi hüzün daha ilk dakikalarda başlıyan bi özlem....


15 gün sonra görüşücez bi daha.ondan sonra seçim içim gelicek ve gitmicek bidaha geri.zaten tatile çıkıoruz son haftasındada.lütfen çabuk geçsin ama şu dönem.hem tatile hem sevgilime çook ihtiyacım var çünkü.o sarılıp öpüşü yine aklımda takılı kaldı zaten.

özledimmm daha şimdiden.sabah msj çekmiş 5 te geldim diye.bende o yolda die sabaha kadar huzursuz uyudum,biçok defa uyandım...

tez zamanda kavuşmak ümidiyle ...m&t

29 Haziran 2007 Cuma

galatada akşam yemeğimiz...

nasıl rüzgarlı güzel bi istnbul akşamıydı.bu güzel günü değerlendirebiliceğimiz en güzel yerlerden biriside galataydı tabiiki.

geçen sene sık sık gittiğimiz galata köprüsünün altındaki ON NUMARA'dan bahsediorum.pufidik armut koltuklara oturup istanbulun siluetine ve marmaraya karşı,ışıl ışıl bi seyirle sohbetin koyuluklarına kuytuluklarına dalıosun.güzel olmayan yemek bile sana koymuo, devam ediosun.



dün esrayla buluşup beyoğluna KONYALI'ya gittik ve 3 tane istediğim ve getirttiğim saatler arasından hiç tahmin etmediğimi çoook beğenerek satın aldım.burdan mutlaka bunu alırım dediğimi hiç beğenmedim.getirttiğim kahverengi olanında ise beni huzursuz eden bazı detaylar vardı onuda eledim ve sona kalan beni çarpan asil ve gösterişli bi havaya sahip olanını aldım.her ihtimale karşı değiştirme kartınıda opsiyonlu olarak 1 aya kadar uzattırdım.nitekim daha doğumgününe çook var:)

ordan doğru arabayı otoparktan alıp galataya gittik.saat 9 buçuktu ve açlıktan sırıtoduk artık.uzunca bisüre ne yiyeceğimize karar veremeden bakınıp durduk ve sonunda her ikimizde çıtır tavuk ısmarladık.fakat çıtır dedikleri okadar çıtırki yerken diş kıran cinsten.semsert ve kapkara olmuş.sanırım yakmışlar biraz.ama okadar açtıkki önemsemeden indirdik mideye.ardından güzel sohbetlerin eşliğinde türk kahvelerimiz içip saat 11 gibi kalkıp eve gittik.esralarda kaldım haliylen.klimada vardı evlerinde. malum sıcaklardan dolayı klimalı mekanlara cennet gözüyle baktığım için artık,aa klimada var sizde hadi gidelim... modundayım.

soyunup dökündükten sonra içtiğimiz kahveler bizi kesmedi birer neskafede evde içtik.bisüre daha onu bunu çekiştirdikten sonra sızar gibi yataklarımıza gömülüp uykuya daldık.

her zamanki başka biyerde kalmışlığın verdiği sersemlik tam üstümde duruo.akşama kadarda gitmez.zeyneple aramız onun gereksiz depresif tavırlarından dolayı bozuk.kendisi ya hastadır,ya regl olucaktır,ya müşteriye kızmıştır yada depresyona girmek üzeredir.haftada sadece bir gün rastalayabiliriz ii gününe.diğerlerinde mutlaka arıza çıkartır.zaten sayesinde bende negatif biri oldum çıktım.şu işyerine geldiğim zamanlarda bölemiydim.hayır!!! aksine en pozitif bendim aralarında ama artık diilim sayelerinde.

velhasıl şimdi konuşmuoruz.garip ama bu işyerinin dışındakilerle hahah hihihi kahkahalarla konuşur kendisi.ama sana bana en ufak bi sıkıntısında agresifçe davranır.

yeter artık bunu çekemem.madem öle konuşmayız iş ilişkimiz dışında olur biter...o da kakara kikiri yapabilicek insanlarla konuşmaya bana fazla gördüğü güler yüzü başkalarına vermeye devam eder. en iyisi bu!!!

şimdi öğle yemeğine çıkıcam.fasulye ve pilav varmış.kesin cacıkta vardır.:(

ama beni sevindiren çok güzel bişey var.çok şükürki sevgilim gelio,aşkım gelio.yarında, pazarda birlikteyiz. doya doya sarılıcaz birbirmize ve hep yanyana durucaz:)

bu yüzden hiçbişey canımı sıkamıcak...:))))

10 Haziran 2007 Pazar

haftasonumuzz


ya ben artık ondan ayrı eve gitmek istemiorum.ayrılır ayrılmaz özlüorum işte napıyım.:(

yine güzel geçti günümüz ve yine istemeye istemeye ayrılıp kendi evlerimize gittik.yeter artık bu böle sürüp gitmez.beklediğimiz bi zaman var o zamana kadar bu böle olucak ama ben çok özlüorum yaa.

yol çalışmaları sebebiyle geç buluşup gittik capıtole.olsun önemli diil geç oldu ama kavuşunca yokoldu gitti herşey,tüm sıkıntılar.

yapmamız gereken alışverişler vardı ona.pantalon, ayakkabı gibi.işimiz bitince sevgilim bana bugün izin günün olsun diyip kfc tavuklarından ısmarladı ve o nefis ekmeğinden.o ekmeğin tarifinide bigün denemeliyim.çok fazla nefis bişi çünkü.sonra benim gitmek istediğim üsküdarda deniz kenarında paşalimanı kafe vardı.oraya gittik.belediyenin tesislerinden biriymiş bu yüzden bayaca kalabalıktı ama şansımız yaver gitti deniz kenarında bi masaya yerleşmiş bulduk kendimizi.hava zaten süperdi.türk kahvesi içtik sevgilimle karşılıklı,sohbet ettik bolca ve sonrasında ben kazandibi yedim o kızarmış dondurma.kazandibinin çok kötü olmasından dolayı benle dondurmasını paylaştı bende onunla iğrenç kazandibimi paylaştım.bi parça kazandibiyi üstü kızarmış dondurma ile yiyince daha katlanılır oldu.çaylarımızı içtik bakışarak ve gülüşerek.arkadaşlarımızdan bahsettik,galataya gidiceğimizden.belediye tesisleri pek ucuzmuş onca şey yedik içtik çok cüzi bi bedel ödedik.sonra yine elele vapura gittik.vapur bizi bekliodu kalkmak için.bindik, güverteye çıkıp göğsüne koydum başımı ölecene eminönüne gittik.inerken babam aradı.nerdesiniz siz diye.bakırköydeki patlamadan dolayı.yok dedim biz karşıdaydık bugün.halbuki bizde o patlama esnasında orda olabilirdik.en sık gittiğimiz yer bakırköy.şans eseri orda diildik bugün.sonra beni otobüsüme bindirdi.bi filmden bahsetmiştim ben sohbet ederken.BÜYÜK ADAM KÜÇÜK AŞK diye.şükran güngörün filmi.eve gidince onu izlicem demiştim.o da filmi bildiğini ama izlemediğini söylemişti.şükran güngörün adı aklımıza gelmedi.ve ben yıllarr yıllar sonra yıldız kenterinin kocasının müşfik kenter olmadığını öğrendim.ne cehalet diğmi.???insan şaşıo kendine bi de bişi biliorum diye geçinirim.pehhh.neyse yolda giderken adamın adını düşünüodum bende.tam o sırada msj geldi sevgilimden.

-aşkım adamın adı şükran güngördü galiba diye.

hayret ettim bize.insan aynı anda aynı şeyi hemde bizim dışımızda bi konuyu dü,şünürmü?düşünürmüş meğer.şaşırdım yine herzamanki gibi.halbuki bu okadar çok oluoki bize.aşkımızın büyüklüğüne kalplerimizin bir oluşuna her defasında şaşaıorum işte.ey aşk sen nelere kadirsin....

eve gitmeden önce markete uğrayıp yemek bloglarından birinde gördüğüm kızarmış süt adlı bi tatlıyı yapmaya karar verdim ama sos için üstüne marmelat yerine çikolata sos aldım.mısır nişastası gerekiomuş eve girip tarife bakınca farkettim tekrar inip marketten onu aldım.azimliyim ille yapıcam onu.sonra başladım yapmaya.4 saat bekletin dio ben en fazla 1 buçuk saat bekeletebildim.sonra tatlının 2.aşamasına geçtim kızartma işine.bi güzel altlı üstlü kızarttım yağda.çikolata sosunuda üstüne döktüm sıcak sıcak servi ettim çekirdek aileme.ilginç bir tad ile karşılaştılar ama yorumlar iyiydi.babam mesela çok sevdi.bana biraz ağır gelmekle birlikte yinede sevdim.belkide blog sahibinin dediği gibi marmelat döksem daha ii olucaktı.sonra günlerdir evden nete girmediğimi ve boş yere adsl parası verdiğimi hatırlayınca bi msn e giriyim bari dedim.sanal camia ne durumda merak ettim.hakan die biri eklemişti geçenlerde.nasılsınız tuğba hn fln dedi.sonra birsürü yazdı çizdi.meğer ben bunu 11 ay önce kadar silmişim.ee dedim.benim dürüst olmadığımı düşünüomuş.düşünüorum ki ben bu insanı silmekte haklıyım.embesilliği su götürmez bi gerçek gibi ortada.aradan onca zaman geçmiş kalkmış benim adresimi bulmuş eklemiş ve bana dürüst olmadığımı söylemek için sohbet edio.sevinmeli aslında. madem kendisi dürüstlük abidesi ve bende tam tersiyim benim gibi biri hayatından çıkmış işte daha ne istiosun.hayır sanki özel muhabbet yaptık adamla.ben onu silmeyi tercih etmişim. değil hayatımda msn listemde bile görmeye tahammülüm yok demekki ki silmişim.daha neyin hesabını soruosa kamill.:o

manyakmı arıosun.bi dolu var ya.akşam akşam onunla uğraştım.töbe estf............

sevgilimle konuştum bu arada.iyi geceler diledi bana bende ona.öpücükte attım güzel yanaklarına.rahat uyusun benim canım aşkkım.

mummmcccckkkkkkkssssss


28 Mayıs 2007 Pazartesi

misss gibi ekmekler.......

dün beşiktaştan döndükten sonra semtimize yakın bi banka şubesine doğru yürüdüm.herkesin bildiği evkur, evdiz, evyap tarzı yerlerden birinde bi bayan mağazanın önünde bi aleti tanıtıodu.benimde bu aralar merak saldığım bi alet bu.
ekmek yapma makinesi.
kız ekmek yerine bu sefer kek yaptığını söylerken önünde durma mecburiyeti hissettim.nitekim kek pek nefis kokuodu.izlemeye başladım ve kızın keki kabından çıkartmaya çalışmasını izledim.kek binbir güçlükle çıktı.çünkü sıcakken hiçbişey kabından çıkartılmaz.bi parça beklemeniz gerek bunu herkes bilio.bıçak darbeleriyle kız keki çıkardı ve benim gibi meraklı bakışlarla duran kalabalığa dağıttı.kek nefisti.fiyatını sordum.150 ytl imiş.ve 3 saat içinde enfes bir ekmek ile keki çıkartabiliomuş.üstelik malzemeyi karıştırmaya yada mayalamaya uğraşmamıza gerek yokmuş.kendi karıştırıp kendi bekleterek mayalayıp kendi pişiriomuş.tembel işi yani.




bi zamanlar emel ile jale vardı.tefalin ürünlerinin kullanıldığı bi yemek ve bilgilendirme programıydı.aletlere bakarak vay bee fln diyip gösterdikleri tüm aletleri birer birer gidip almıştım o gazla çeyizime.:)orda emel her yemek yapışında şunu söylerdi.
-düğmeye basın ve unutun,o size kendini hatırlatır.
aletler akıllıydı hakkatende kendi kendine pişirio ve vakti gelincede sönüolardı.ozaman tefal çok ama çok pahalıydı.yerine birsürü alternatif marka çıktı ki herşey bizi dahada hareketsizleştirmeye yönelik aslında.
bunlardan bana en komik geleni pilav pişirme makinesi ki ozaman o tefal programında bile asla cazip gelemedi bana gelseydi şayet gider alırdım.ama gelmedi çünkü saçma bi alet gözüyle bakıorum şu zamana kadarda bu değişmiş diil.bir diğeride türk kahvesi makinesi.pazarlarda satılan fişe takmalı 1 ytl ye satılan kahve pişiricilerin yerini almaya çalışan 100 ytl lik bu cihazlar bana çok antipatik gelio.böle bişey için onca parayı vermek ve sonucunda lezzetsiz, kahvenin rahiyasını içine veremicek kadar yüksek hızda pişiren bi alete sahip olmak asla hayallerim arasında diil ve olamıcakta.dedim ya saçma ve gereksiz. nitekim yüzlerce yıldan beri gelenek halini alan ve kültürümüzün taaa içine girmiş dibine yerleşmiş olan türk kahvesi kısık ateşte mümkün olduğunca yavaş ve elektronikten olabildiğince uzak pişirilmesi gereken nadide bi içeceğimizdir.boşuna diil yani o guzine yada mangal üstünde pişirilen kahvelere bayılıo ve sonsuz keyifle içio oluşumuz.en güzel kahve en yavaş pişan kahvedir.diğmi?


şu ekmek yapma makinesine gelince.aslında kafama yatmadı diil.ekmek yapmak biraz mleşakkatli bi uğraş gibi gelio.takip ettiğim bloglarda herkes harıl harıl kendi ekmeğini kendi yapıo.oldukça cazip bişi aslında çünkü mis gibi tazecik tek seferde tüketilebilicek envai çeşit ekmek yapabilirsin bu makinayla.ekmek alma yada ekmek bitmiş taze ekmek için fırına gitme gibi dertelerdende yırtmış oluruz.


mesela aklımda zeytinli bi ekmek var.olsaydı böle bi makinam ilk yapıcağım bu olurdu herhalde.işin garibi dün anneme bahsettiğimde abimde eşine bu makinadan almak istiomuş.bi erkeğin buna merak salması ve dikkatini çekmesi hele hele abim gibi bu tip konulara hiç bi yakınlığı olmayan bi adamın bunu dile getirmesi çok ama çok enteresan.sanırım böle gitmicek ve bizim evimizede bi ekmek yapma makinesi giricek gibi.