30 Ocak 2009 Cuma

gidişini anlatıyorum...


sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
saçlarını,gözlerini, ellerini
neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
termometrede yükselen çizgi çizgi
kim bilir nerelerde soğuyorsun

senin gözlerin var ya kadın kadın gülen
insan insan bakan gözbebeklerin
beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder
ne gelirse onlardan gelir bana
çalışma gücü yaşama direnci
mutluluk gibi kazanılması zor
mutluluk gibi yitirilmesi kolay

bir açarsın ki mutluyum
bir kaparsın herşey elimden gitmiş
RIFAT ILGAZ

27 Ocak 2009 Salı


gözlerin ya vardı aklımda
biz çoktan unuttuk dünya dediklerini.....
gece yatarken sözleriyle uyuyup yine aynı yerde aynı sözcüklerle uyandım bu sabah.uzun zamandır yeni albümler içinde dinlediğim en keyifli şarkı.hafif bir seksapalite var sanki tınısında.insanı çekişide bu yüzden olabilir.
geçtiğimiz haftalardan birinde Okan Bayülgenin programında keşfettim bu şarkılarını.daha evvelden biliodum fakat bu şarkı çok ama çok hoşuma gitti.uzun bi süre dinleneceğe benzer.Zuhal Ocay da yeni albüm çık
geçen haftasonu misafirlerimiz vardı kahvaltıya.onları ağırladık ve yine aynı misafirlere sitemizden ev kiraladık.bölecene bir çift arkadaşımız oluverdi burnumuzun dibinde:)
yine geçen hafta yoğunlukla uğraştığım bir iş vardı.şubatın ilk haftası kuzenimin doğumgünü.sevgilisi ona değişik bi sürpriz hazırlamak istedi.kuzenimin etrafında olan onu seven herkesin hakkındaki düşüncelerini öğrenmek ve bunlara adına açılan bi gmail hesabına yollamak.çocuk kuzenimin aile atarafıyla pek haşır neşir olamadığı için en büyük iş bana düştü desem yeridir.sürprizi o buldu ama ben daha çok uğraşmak zorunda kaldım.benim üstümden bol bol puan toplucak hakkatende:)ama napalım.kuenimin hatrına işte herşey..
tüm hafta onu bunu aramakla geçip gitti.hadi yazın yazdınızmı bugün yolla şu adrese yolla fln derken neyseki tamamladık,bitti.

günler aynı yavanlıkta geçip gitmeye devam ederken farkettim ki sadece haftasonlarındaki tatiller için yaşıoruz.bir hızla hafta geçio sonra son gaz haftasonu yenilip bitirilio ve aynı terane yeniden başlıo.puff.bişiler değişsin istiorum artık.başka yerlerde başka işlerle uğraşmak yada uğraşmamak.işyerinde böle boş boş durmak ne acı...:(

12 Ocak 2009 Pazartesi

uzun zamandan sonra güneşli ve güzel bir gün

İstanbulda yaşamayan yada hiç bulunmayan birileri için boğazın güzelliğinin insana nasıl iyi geldiğini anlatmak zordur.ama bikere girdiyse kanına bu meret işte ozaman değişir tüm düşünceler.

Eskişehire gitmek için haydarpaşa garında sevgilimle beklerken kızın biri bağıra çağıra telefonda bi yakınıyla konuşuo.telefondaki kişiye istanbulu yerin dibine sokucak biçimde anlatıoda anlatıo.insan ister istemez bu kız nerde oturuo ki bu kadar yerin dibine sokuo şehrimiz die düşünüosun.kazara kıyasladığı şehri duyunca şaşırısoun.ankaraymış.ankara ile istanbulu kıyaslıo.denizi olmayan bi şehirle herbi tarafı suyla çevrili başka bi şehri.boğaz fln hepsi fasafisoymuş,nasıl şehirmiş burası,berbatmış,çok kötüymüş....burası için dio,istanbul için...

bukadar kötümü bu şehir,bukadar yaşanılması zor bi yer mi?o akşam bu kızın söylediklerinden sonra düşünmüştüm,evet demiştim istanbul zor bir şehir.herkes yaşayamaz,kuralları vardır uymazsan yutar bu şehir adamı...

ama herşey bi yana insan boğazı bi kere görmeyedursun işte o an değişio istanbula dair herşey.<

başka ülkelerin başka şehirlerindede yaşanırmı bu his bilmem ama istanbul her haliyle birbaşka güzel bence.insanı kendine çeken,iyi hemde çok iyi hissettiren başka bişeyler var bu şehirde.unutmuşum,uzun olmuş ama hatırladım bu haftasonu işte yine.

arkadaşlarımızla birlikte bebekteydik Divan da.enfes boğaz manzarasının tam kıyısında yaptık kahvaltımızı.bi parça erken kalkmayı, uykumuzdan feragat etmeyi göze alarak şehir henüz uyanmamışken yada cumartesi olduğu için biçokları için iş günü sayılacağından sakin sakin yaptık kahvaltımızı.

buraya kadar gelmişken şöle bi dolaşmamak olmazdı elbet kıyısında boğazımın.havada bizden yanaydı üstelik,nerdeyse günlük güneşlik.yürürken sohbetler edildi,resimler çekildi,balıkçılar izlendi hatta belki özenildi,insan şu yalılarda yaşasa hiç yaşlanırmı acaba die iç geçirildi...
buraya misafir olarak gelebilmek bile güzel.iyiki istanbuldayım ve buralıyım...

hazır buralardayken daha evvel görmediğimiz İstinye Park'a gittik sonrasında.diğer alışveriş merkezlerine göre çok çok kaliteli ve güzel buldum.özellikle alışveriş merkezinin içinde dışarda bi sokağa girmişsin havasını andıran bi yer var.İstinye pazarı.

kurukahveciden,meyve sebze pazarına,restauranttan,çocuk eğlence yerine kadar bambaşka bi yer.kim düşünmüşse hakikaten iyi düşünmüş.
Günaydın Restaurantta akşam yemeği yedik ama baya kalabalık ve servis aşırı yavaş fakat bunun dışında etleri güzel. yemekten önce ikram ettikleri hakiki zeytinyağında baharatlı zeytinlerde muhteşem ,zaten bunu yiyince nerdeyse doyuyosun.kahveciden hazır çekilmiş kahvelerimizide aldıktan sonra arkadaşlarımızla birlikte eve gidioruz.neskafe ve pasta olayından sonra nihayet şöle uzanıp keyif yapma vakti gelio demek isterdim ama maalesef öle olmuo.

ertesi gün alışverişe gitmeye karar verdiğimizden sevgilim işle alakalı bi raporu yazarken bende üşenmiorum başlıorum temizliğe.önce yerler süpürülüo,sonra silinio,ufak çaplı toz alma hadisesi.saat 11 olmuş.işte şimdi dinlenme vakti gelio.zaten bisüre sonrada sızıoruz:)

insan bazen günü en verimli haliyle kuıllanabilio.çok nadirde olsa buna bizzat tanık olabiliorum.belki erken kalkmamızdanda kaynaklanıo olabilir ama günü dolu dolu yaşadığında hani günün hakkını vermek die bi tabir vardır işte tam bunu yaptığında insan kendini gerçekten iyi hissedio.keşke herzaman böle olsa ama tabiiki imkansız...

pazar günü geniş geniş kahvaltımızı yapıoruz.karar veriorum benim kahvaltım Divanınkinden daha güzel ve zengin:)sabah krep yaptım.mihaliç peynirlerinin arasına pastırmaları koyup pişirmek istediysemde mihaliçler eriyince görünüşü garip ama tadı güzel bişi oldu.kahvaltı sonrasındada bakırköy galeria,carousel ve capacity arasında alışverişlerimizi yaptık.en ciciburunlu markalar bile %50 indirimdeydi,geri kalanlarsa %70 e kadar uzanıo.bizde maalesef bi parça sınırı aşarak baya bi alışveriş yaptık.

yollar boştu.sanırım soğuk olduğundan kimse dışarı çıkmamış.eve çabucak döndük.menümüzde bi gün önce aldığım mırlan filetoları vardı.önden sıcacık tarhana çorbası, kocaman karışık yeşil salata ve balıklarımızla günüde kapatmış olduk.

umarım iyi bi hafta bekliordur bizi...:)

7 Ocak 2009 Çarşamba

günler günlerin ardından
seni unutmak mecburiyetindeyim
seni sevmeler cumhuriyetinde
gözyaşlarıııım kafiye olsun diye diil

...
bu şarkıyı dinlerken hadi dedim bişiler karalıyım sanal defterime güne dair.az evvel çarşamba pazarına gittim.pazarlar garip yerler.meyveyi sebzeyi ölecene capcanlı yemyeşil görünce ihtiyacın olmasa bile alma ihtiyacı duyuyosun.dayanamadım roka ve göbek kıvırcık aldım bi de brokoli gördüm çok taze görünüşlüydüler,neyapıcağımı bilemeden onuda aldım.
yolda gelirken düşündüm.sağlıklı yaşıcam diye çırpınan bi manken kızımız bu sebzenin çorbasını öve öve bitiremiodu.annemi ve teyzelerimi pilates manyağı yapan bu hatun kız ebru şallıdan başkası diil elbette.bi de balkabağı çorbası var mutlaka tavsiye ettiği ki bi rivayet vardı o sıralar bu hatın kız hamileyken sırf bu çorbayla beslenmişde ondan zeytin yutmuş gibiymiş karnı,hiç kilo almamışmış.bizler gibi homidi gırtlak diil tabi.hamileyiz die abartmaya lüzum yok ama toplumsal baskı şekerim. sen yemesen anan yedirir, o olmasa kayınvaliden, sonra kocan ve bilimum herşeyi çok bilen görmüş geçirmiş teyzeler fln fln.derken bi bakarsın 25 kg almışsın.pufff.vermem gereken kg lar var.onları vermeden hamile kalıcam die ödüm kopuo :-[

neyse konudan sapmıyım.bu brokoli kah evdeki karnıbaharlara eklenerek beşamelli bi yemek olur kah kremalı brokoli çorbası.bilmiorum neyapacağukkhh...
şu sıralar başladığından beri ailecek(kocam ve ben)takdir ettiğimiz bir dizimiz var ki adı CANIM AİLEM dir.gerçekten keyifle ve gülerek izlioruz.melihanın:SAMİM SENİ ÖLDÜRÜRÜÜÜM demesine herkes gibi bizde hastayız.yığınlarca evde bisürü meliha ve bi okadarda samimle yaşayıp gidioruz. tüm melihalar(bizler)samimlerini(kocalarını) öldürmekle tehdit edip duruolar arkasındanda hallerine gülüolar.bunca dizi arasında tutunabilmek gerçekten bi başarı bence.ama haksızlık yaptılar çcuklar dün akşam samime.yazık! insanın adı çıkmayagörsün bikere.bunuda geçelim...

kocamın yılbaşı armağanı olarak internetten sipariş ettiği Boyut Yayıncılıktan çıkan MURDOCH yemek kitapları serisi var.aslında bizim böle bi kitaptan haberimiz yoktu elbette ama bi dergiye abone olunca aynı yayın grubuna ait bu kitapları satmak için baya bi koşturdular.10 kitaptan oluşan bu serinin fiyatı biraz yüksek geldiği için önce vazgeçmiştim sonra eşim tekrar alalım die teklif edince aldık.ama boyuttan diil çünkü internet üzerinden satış yapmıolarmış illa telefonla satmak istiolar bizde telefonda bilgilerimizi vermek istemioruz.bu yüzden DNR dan satın aldık hemde 30 lira daha ucuza.:)sanırım boyut çalışanları buna çok içerledi yaklaşık 3 kişi aradı sonrasında, nerden aldığımı sordular fln.neyse sonuçta o kitaplar artık benim.ben müşteriyim ve daimi haklıyım :)ehehe

güzel şeylerde var elbette ama bazı tarifler uçuk malzemelerle dolu.mesela ev yemekleri kısmında ahtapotlu bilmemne bilmemnesi var.yani ahtapot kaç kişinin evinde pişerki.anlaşılan yurtdışındakilerin evinden eksik olmuo.bi de bol bol domuz eti ve adını sanını duymadığımız bisürü şarap çeşidi var yemeklerin içine konulan.bunların yanında şahane şeylerde yok diil elbette ama şimdi düşünüorumda bu kitaplara gerçekten ihtiyacım varmı die?çok da yokmuş.benim babalar gibi sonsuz bilgi dağarcığım,internetim varken hiçbişeye gerek yokmuş meğer.

geçen haftasonu yakın bi kız arkadaşım ve annesi ev oturmasına geldiler.menüm arasından
CAFE FERNANDO nun yaptığı MANDALİNALI CHEESECAKE de vardı.ahh iyikide vardı.bikaç aşamalı ,belki biraz uzun sürüo diğer cheesecake tariflerine nazaran ama cidden nefis ve dokusu bambaşka krem gibi kaygan ve yumuşacık hafif, ferah bi tatlı oldu.bunda hiçbir aşamayı atlamamında etkisi var elbette ama bu tarif bi harika cidden.aynı cheseecakenin portakallı ve limonlu versiyonlarınıda denicem eminim en az mandalinalı kadar iyi olucaktır.dünyanın tüm cheesecakelerini seviorum...yaşasınnn...

bi de şu Hadisenin eurovision şarkısını pek beğendiğimi dile getirmek isterim.başarıyı alkışlayamayan bisürü ıvır kıvır sanatçı kardeşlerimiz yine tutturdular neden inglizce neden türkçe diil fln die ama nedense türkçe yapılan şarkıların başarısızlıklarını unutup duruolar her seferinde.bu böle şekerim.hem gayet güzel sölemiş hem de ingilizceside gayet düzgün duruo dinlerken.oyumuz Hadiseye...:)DUM TEKH TEKH... :-]