26 Temmuz 2007 Perşembe

tatile çeyrek kala........

işte büyük gün geldi.yarın!

2 büyük bavul,3 makyaj ve bakım kremlerimin olduğu makyaj çantalarım,12 çift ayakkabı,bir adet ıvır kıvır çantası ve ben:=)

giyebilme ihtimalimin olduğu herşeyi yanıma aldım.lain tühh keşke alsaydım demeyi sevmiorum.hiç giymesemde ben,mle birlikte olmalılar bence.hem zaten arabayla gidicez.bavul taşıma sıkıntımız yok.

yarın akşam iş çıkışı bir aksilik olmazsa gidicez babamla yazlığa.sevgilimde cumartesi sabahı intikal edicek olay mahaline.15 gün harika bir tatil yapıcaz.o çok istediğimiz,beklediğimiz,hayalini kurduğumuz tatili.

laptopta bizimle birlikte gelio.dün akşam sevgilimle birlikte vatan computer'a gittik.benimkinin şarj cihazında bi sorun vardı ve temassızlık yapıodu.tatile çıkmayı bekliodum çünkü orda ihtiyacım olmucak kendisine.ama ne yalan söyliim servisten çıkarken elimde boş notebook çantasıyla kalınca hastanede bebeğini bırakmış anne gibi hissettim.yavrum emin ellerde ama eminim:p

sevgilimin laptopunu alıoruz yanımıza.çünkü onun ipodunun jarj olayı pc ile halloluo ve izlememiz gereken bi yığın film ve de lost dvd leri var.bitirmemiz gerek acilen.

lostta izlediğim bi sahneden beridir canım 3 gündür fıstık ezmesi istiodu.clarie ıssız adadaki arkadaşlarından birinin şu an ne yemek istersin sorusuna cevaben fıstık ezmesi dedi ve eli ile şööle kavanozun içine parmağını daldırıp yalıcaksın bi dediiiiiiiiiiii,ben koptum.

o günden beri elime fıstık ezmesi kavanozu alıp parmağını içine daldırıp yemek istiodum.dün şirkettik çocukalra baktırdık ama tabiiki bulamadılar buralarda.ve dün vatandan dönerken yolda yine krizmin tutması üzerine daha fazla dayanamayak evimizin ordaki markete girerek fıstık ezmesi yerine sarellenin fındık ezmesini aldım.en küçük boyundan aldım ama dün akşamdan bu yana nerdeyse bitti.işede getirdim sabah simitle beraberde yedik.nefsimi doyurabildimmi???yoo hayır.gerçek fıstık ezmesi yiyene kadar olmaz.tabii acilen bulup yemem gerek yoksa nefsimi doyurıyım derken baya b, kilo almış olucam:)

bu akşam bim'e uğramayı düşünüorum orda vardı fıstık ezmelerinden biliorum...

sen gelmeden önce heryer karanlık

dünya ıssız dünya durgundu bilmem ne için....

ammaann petrol canım petrolll...

böle şarkı olurmu bilmem ama az önce listeden bu şarkı çıktı.keyifliyim ya tahammül edebilirim rahatlıkla....

bu arada eğer yetiştirebilirsem işten güçten kendime bi mp3 dvd si yapıcam.laptopumdaki şarkıları yedeklemiştim.ziplerin arasından çekip çıkartmam lazım.meşakkatli biraz yani.o yüzden bi duruma bakalım...

ohoooo saatide 5 yapmışız yine.az kalmış şurda nedirki bir buçuk saat vınnn die geçiverir canıııım....

az evvel sevgilimede onda olupta bende olmayan ve izlemeliyim dediğim filmlerin listesini yolladım mms ile.mesaj alındı yazmış.kendisi çarşamba gününden beri tatilde.bir rehavet çökmüş durumda leyla gibi gezio.alışkın değil tabii bünye bööle boş durmaya.ha babam çalış çabala git gel.benden daha formda olucağı kesin tatil konusunda.ben biraz arkadan takip edicem galiba.ama farketmez lakin uzun bi tatil bizi beklio.şööle akşam üstleri sahilde yürüyüşlerin yapıldığı bi tatil gibi mesela.bu arada planlarım dahilinde sabahları erken kalkıp bisiklete binmeyi yada kumda hızşı yürüyüş yapmayı sonrada eve gidip yatmayı planlıorum.bunu nekadar uygulamaya geçebilirim bilmem ama var işte böle şeylerde aklımda sağlıklı yaşam adına....

fındık ezmemi alıyım zeynepten. başımı sola çevirince gözüme takılıp duruo.alıyımda yanıbaşımda dursun dimi:==)))

22 Temmuz 2007 Pazar

anne yemeği

oturuorum...yeni yıkanmış yumuşatıcı kokularını rüzgarın burnuma getirdiği çamaşırların hemen arkasındayım.elimde kitabım, ayaklarımı başka bi sandalyeye uzatmış,akşam güneşinin kattığı hafif bronzluğumla ve içerden gelen kıyma, soğan, domates karışımının enfes tadıyla bütünlemiş karnıyarık kokuları arasında okuyorum.elimde bi kalem geleceğe taşıyabiliceğim cümlelerin altını itina ile çiziorum.
kaçamak gülümsemelerin yüzüme kattığı pembeleşmenin aynısını şu andada yaşıorum.arada bir durup havayı soluorum.arkadan seçim sandıklarının sonuçlarını dinleyen babamın kısa ve net seslerine basket sahasındaki çocukların potaya top atış sesleri karışıo.
ve evde anne yemeği,tencereye makarna suyu koyuyo.az sonra içine biraz tuz ile sıvıyağ atıcak yapışmasınlar diye birbirlerine...bişiler sölüo yaparken belkide bugün üçüncü söyleyişi.hafta içinde neler pişirebiliceğimi öğütlüo.fasulyeyi bitirin,bak karnıyarıkta yaptım o da kalır,kabaklardanda yoğurtlu kabak salatası yaparsın.çiçeklerime su vermeyi unutma tamammı kızım...menekşelere suyu bittikçe,diğerlerine hergün bi şişe...yarım yarım dinliorum lakin tüm tekrarlarını sayarsak zaten bi bütün ediyolar.
karşı blokta birileri sesini açmış biçimde aşık veysel dinlio,şaşırıorum...sevgilim arıo bilmiorum ona hissettiğim huzuru yanıstabiliomuyum yeterince.çünkü çok huzurluyum...
içimden bi an önce bunları yazmak gelio ve eskiden olduğu gibi resim yapmak...
yalnız başına kayalıkların üstüne oturmuş ufka bakan kızın resmini yeniden yapmak istio canım.elimdeki kurşun kalemime bakıorum bu uygun diil diorum resim yapmak için.yumuşak uçlu karakalemler gerek ve resim kağıdı 35 e 50...
az sonra kalkıp göbek kıvırcıktan salata yapıcam.içine biraz domates soğan ve biber doğrucam.az miktarda hakiki zeytinyağını ve sirkeli limonlu suyuda ekleyince masaya geçicez.gündelik hayattan bahsedicez.mesela seçimden.içimdeki huzuru heryere götürmek isticem ve benimle birlikte gelenlerle paylaşmayı sonuna kadar...
eskiden akşam ezanı eve girme saatimiz demekti şimdi aklıma geldi azanın sesini duyunca.günboyu sokakta oynadıktan sonra okunan ezanla evimizin balkonuna bakışım geldi sonrada.ve müezzin son cümlesini okumadan ezanın,evimin zilini çalışlarım...ne güzeldi ozamanlar,nekadar reel hayattan uzaktaydık.tüm isteklerimiz küçücük çabaları gerektiren basit şeylerdi.bir tane televizyonumuz vardı ve hepimiz orda toplanırdık.pazar günleri kimsenin işi çıkmazdı çünkü çalışmıoduk ve eve ekmek getiren bizi iyi yaşatmaya çalışan masraflarımızın her birini tüm bonkörlüğüyle karşılayan sadece babamdı.güzel pazar kahvaltılarımız hiç bitmedi.halada öyle.aslada bitmicek sanırım ve lütfen bitmesin...
güzel günlerdi.büyüdük artık büyüdüğümüzü sanarak.halbuki bazen kendimi ufacık,minnacık hissediorum hala sevgi ve ilgi besleyen 7 yaşındaki küçük bir kız gibi.
bu sabah uyandığımda babamın yatağından kalkıp markete gittiğini görünce annemin yanına sıvıştım tüm sersemliğimle.öptü beni annem küçük bi kız gibi.sevdi yanaklarımı.kızım benim dedi,güzel kızım benim...rüyamı anlattım sonra.gözümüzün çapağı üstündeyken güldük baya.o nasıl rüya öyle dedi.ama çok güzeldi bi görseydin dedim...ewt çok güzeldi...
bazen hayat hep bu güzellikte hiç durmadan gitsin istiorum.çünkü ben en çok ailemle mutlu ve huzurluyum...allahım kimsenin sevdiklerini kimseden benimkileride benden ayırmasın dilerim...
mutlu pazarlar....

20 Temmuz 2007 Cuma

filmler......

bu aralar en sık yaptığım şeylerden biri lost dvd lerini izlemek bölüm bölüm.işyerinde bile izler oldum hatta boş zamanlarda.mesela bugün bol bol izleyebilicem die tahmin ediorum internette sört yapmak yerine.çünkü bugün cuma ve şirket genelde boş oluo.

aslında kendimi biraz dada kültürel bulduğumda söylenebilir diğer zamanlarıma göre.daha çok kitap okuorum mesela...kitaplar alıorum kendime.hatta internette bile bişi okuyamıodum bi aralar.artık okumaya başladım yavaş yavaş.benim gibi okuma delisi birisi nasıl olurda bu hale geldi bilmiorum ama sanırım bu konuda iyileşme evresindeyim:)

geçen haftalarda izlediğim bikaç film var aklımda yazmayı istediğim.3 adet film izledim değişik zamanlarda ve yarımşar cdler halinde.bunlardan birisi :POLİS....

musa rami(haluk bilginer) mesleğinde başarılı ve emekliliği yakın bi polistir.hayatında arka arkaya vuku bulan olaylar zincirinin yanısıra kendisinden 40 yaş küçük üniversite öğrencisi funda(özgü namal)'a aşık olmuştur.izmitliler adlı bi mafyayla başı dertte olan musa rami enteresan biçimde yakınlarını kaybederken birde üstüne kanser olduğunu ve çok az ömrünün kaldığını öğrenerek hayatta kalma, ömrünü tamamlama mücadelesini verir.

film şimdiye kadar izlediğim tüm abuk sonlardan daha abuk bi sona sahiptir.neyi neden ve niçin yaptığını anlamadığınız bi sona hazırlanırken çok anlamsız biçimde filmi bitiriyor yönetmen.
ilk cdsini izlerken çoğu zaman kaliteli amerikan polisiye filmlerinden yapılmış çakma bi türk filmi olduğu izlenimine kapılmışken, ikinci cd deki seyirciye heycanını yitirten ve bayağılaşan, basitleşen, çok ucuz bi amerikan filmine dönüşmesi hayallerimi yıktı diyebilirim.
haluk bilginerseverlerden olarak hala kendisine sempati duymak isteyen varsa polis filminin sadece birinci cd sini izlesin ve bıraksın derim ben.....


(burda oldukça karizmatiktir kendisi)






ikinci film ise TRAINSPOTTING
iskoçyada geçen iyi bir yaşammı yoksa istediğin gibi bi yaşammı sorunsalı arasında geçen bi film.itiraf etmeliyimli film oldukça keyifli ve sürükleyici.eroininin bir insanı nekadar uçlara taşıyabiliceğinin, ne denli sapkınlıklara götürüp, neler yaptırabiliceğinin ölümlerin, acıların, en yakınlarının bile yokolup gitmesinin ne denli acıtmadığının ve iyi bi işe, iyi bi yaşama güzel bir ev, lüks bir arabaya, aileye, çocuklara sahip olmanın ve tüm bunlara sahip olurken çekilen ızdırabın insana sonunda ne kazandırdığını sorgulayan yokoluş ve varoluş arasında gidip gelen güzel bir film.

birbirinden uç karakterlere sahip bir grup gencin yaşam şekillerini birbirlerini ne denli etkilediklerini anlatırken bazı çarpıcı sahnelerlede karşılaşıosunuz.örneğin eroinman bir annenin herşeyden habersiz bebeği ortalıkta dolaşırken yerlerde bulduğu eroini yiyerek yüzüne bakılamaz durumda beşiğinde canverişi çok dramatikti.ve yine başroldeki adamımızın uyuşturucuyu bırakmaya çalışırken girdiği haller,uyuşturucuya bırakmaya karar verme aşamasındaki hazırlıkları mesela kendini bi odaya kapatıp yığınlarca süt ve vb yiyecek malzemeleriyle başbaşa kalıpta kriz anında herşeyi yerle bir edişi...bi uyuşturucu hap uğruna poposunun arasına sakladığı hapları diare olupta iğrenç bi klozete oturup yaparken kaybetmesi ve klozetin deliğine ellerini sokup onu aramaya çalışırkenki rezilliği... gerçekten etkileyiciydi...
filmin sonunda hakkatende nereye gidioruz dio insan.bunca şeye sahip oluoruz peki ya sonra???
sonrasının olmadığını anlatmaya çalışıo film belkide.herkesin kendine aldığı feyzler farklı olsada insanın nasıl sürekli egosunun peşinden koştuğunu, nasıl iflah olmaz bir nefse sahip olduğunun anlatılışıdır film.




bu da filmin soundtrackından bi parça...LOU REED... zaten iggy pop lar lou reedler havada uçuşuo bolca:)


vee son filmim:PARAMPARÇA AŞKLAR VE KÖPEKLER

filmin adındanda anlaşılacağı üzerine ortak paylaşımlarının aşk ve köpeklerin olduğu bi yapıt.ne alaka diye düşünüo tabii insan ama filmde 3 ayrı hayatın nasıl birbirleriyle etkileşebildiklerini gözlemlioruz.

birinci hikayede kardeşinin karısına aşık olan genç bir çocuğu izlioruz.onunla kaçma planları yaparken ve bunu gerçekleştirmek için paraya ihtiyaç duyduğundan sahip olduğu en sevdiği köpeğini dövüşlere götürür.köpek çok ii iş çıkarır ve oldukça fazla paralar kazandırır.fakat genç çocuk kazandığı her parayı kaçıcağı kıza yani kardeşinin karısına verir.ve bi gün artık tamda kaçmaya yeticek paraya sahipken kardeşi ve karısı onun paralarınıda alarak kaçarlar...

diğer hikayede ünlü bir mankenle evli bi adamın ki bu adam aynı zamanda kızın patronu ve adamın sahip olduğu dergiye ciddi kazanç sağlamış biridir.herşey gayet güzel giderken adam kadına koskoca dev bir afişin olduğu kızın boydan resminin olduğunun görülebiliceği bi daire alır ve bu dairedeki mutlu dakikalarından sonra kız kısa bi süreliğine arabasıyla dışarı çıkar fakat aniden birinci hikayedeki çocuğun arabası kızın arabasına çarparak vücudunda ciddi biçimde hasarlar açar.taaki kız bacaklarından birini kaybedene kadar acı çekme süreci vardır.adamla ilişkileri mahfolur fln fln...

üçüncü ve son hikayade ise hayatını çöplerden kazanıo gibi görünen ve çöp ten bir evde köpekleriyle yaşayan zavallı görünümlü bi adam arada sırada para karşılığında bazı adamları vurmaktadır.bunlardan biride çook eskiden kendi öz kızından ayrılmak zorunda bırakılarak üvey babayla yaşamaya devam eden annesinin kocasıdır.adam kızının onu bilmemesi ve tanımamasına, eski karısınında görmezden gelmesine dayanamayıp kızın üvey babasını yani eski karısının yeni kocasını öldürür.ve gizlice evlerine girerek kendini tatmin eder.

filmde bu üç hikayenin bi noktada mutlaka birbirlerine değdiğini ve bi şekilde etkilediklerine tanık oluoruz.yanılmıosam 1991 yapımı olan film çok etkileyici olmasada yinede izlenilmelidi bence...

güzel günler
:))

18 Temmuz 2007 Çarşamba

güzel günler...yerini daha güzellerine bırakıcak güzel günler...
bi hafta oldu galiba yazmayalı.ama okadar hoştuki yaşadıklarım.birlikte birgünlüğünede olsa elele gözgöze tatile gidişimiz,otobüs yolculuğumuz,yaşadığımız özel zamanlar,güneş,kum,sahildeki restaurant,çektiğimiz fotoğraflar,biz...
her güzel şey gibi çabucak biten geçen zamanlar...

otogarda başlayan kavuşmamızı takiben sadece gece uykumuzun bizi ayırabildiği nadir zamanlardan biriydi.yalnızca üstbaş değiştirmek için uzaklaştık birbirimizden.kumbağdaydık...güzel zamanların tam içindeydik.neyi yazsam,hangisini anlatsam???hepsi öyle güzeldiki...
zaten birlikte yaptığımız tüm hareketler özel ve güzeldir bizim için ama bu sefer çok daha farklıydı...bende saklı kalsın:)
bunun dışında aile fertlerimden biriyle abim ve eşiyle tanıştırdım sevgilimi.tabiiki geçer not aldı.aksi imkansız:)
yanyana uzanırdık ve ıslaktı çimenler...
nekadar güzeldin sen nasıl eşsiz bir yazdı...
bu tatta geçicek bi tatilimiz var önümüzde.ayın 28.nde.15 gün boyunca hep yanyana olucaz.her a'nımız birlikte geçicek.şimdiye kadar görmediklerimizi, şahit olmadıklarımızı yaşıcaz.
belkide bunun ferahlığından yada özlemimi bi parçada olsa gidermiş olduğumdanmıdır bilmiorum ama içim bir kuş kadar hafif,kanatlanmaya hazır bi okadarda.
resimlerimize bakıorum diğer taraftan.ikimizde çok güzeliz.ruhumuzun aydınlığı, sevinci belkide yansıyan ama gerçekten diğer zamanlardan daha güzeliz.bakan diil gören gözlerle konuşuorum elbette.çünkü biliorum o resmi çekilirken hangi ruh hali içerisinde olduğumu.ne denli mutlu hissettiğimi, belimden ellerini kavuşturup poz verdiğimizde esine.
ve yine biliorumki onu böle güzel zamanların arkasında durarak yolcu ederken neler hissettiğimi.beni yanına alıp götürmediği için hissettiğim kızgınlığı.ewt sonuna kadar biliorum bu hissettiğim şeyin saçma olduğunu.hem götürmek istemeyen o diil, gitmeyen gidemeyen benim.ama insan böle duygu değişimlerinde saçmalayabilio elinden geldiğince.yeni hüzünlü tablolara tema olmak ancak bu şekilde mümkün.sonrada gidip sahile yayılıp kumlara gömüp başımı iki elimin arasına ağlamaklada sonlandırabilirim bile hatta.ki yaptımda.
sevdiğinle uzun süre birlikte olup hiç ayrılmadan, sonrada böle mecburi bi yolculuğa göndermenin zorluğunu algılamış bulunmaktayım.
onun açısından dahada zordu aslında herşey.bırakıp giderken bana el sallarken ve istanbuldan daha uzak biyere tekrardan yolculuk yapmak zorunda kalırken, evine diil otel odasına giderken,sevdiğin kızı arkanda bırakırken herşey dahada zor oluo eminim.
ayrılıp kavuşmanın sevinci ve hüznüyle geçen bi haftasonuydu işte.tabiiki hafızamda hep güzel anlarımız takılı kaldı.bugün çarşamba ve haftanın ortası gelmiş.bir buçuk hafta sonra allah bir mani vermezse birlikte yelken açıcaz mutlu günlere.
bizi bekleyen çoook güzel günlere
:)

13 Temmuz 2007 Cuma

huzur.....

hızlı ve huzurlu bi haftaydı benim için.

yaklaşık 4 gündür evde yalnızım.ilk gün çok farklı gelsede hatta geceleri azıcık korkmuş olsamda evde kimsenin olmaması hali bana fazlaca iyi geldi.kendimi ve düşüncelerimi toparlamama,ruhumu özgür bırakmama yardım etti.elimdekileri düşünme ve kıymetini bilme zamanıydı bu 5 gün benim için.

ve işte o an olan oldu.son zamanlardaki huzursuz memnuniyetsiz mutsuz agresif ağlak halim gitti, yerine pozitif daha çok gülümseyen mutlu bi insan geldi.üstelik kendime oynadığım bi mutluluk oyunuda diil bu.gerçekten iyi hissediorum kendimi.üstelik tatile çıkmamada daha bisürü zaman olmasına rağmen.

bendeki sular durgun bu aralar kısacası.hayatta gerçekten daha acı ve altıntan kalkılamaz gerçekler var.ölüm var mesela.ki bundan daha acısı yok hayatta.

bi yakınımızın eşi ölmüştü 2 sene önce.okadar üzüldü ve yıkıldıki diğer dümya dertleriyle karşılaştığında ya da başka türlü sıkıntılar yaşayan insanların hüzünlenmeleri karşısında okadar katılaşmışki ben hayattaki tadılabilicek en büyük acıyı tattım.bundan gayrısı beni acıtmaz derdi.haklı.

günlerce barış akarsunun ölümüne üzüldük.başına gelen olaydan kimimiz feyz aldı kimimiz almadı.tv de cenazesini izlerken ağlayarak düşündüm.bi annenin evladının ölüm acısını çekmekten daha zor ne olabilir die.cevap bulamadım.hani ölen ölüo ve gidio ama asıl iş geride kalanlarda oluo.bundan daha zor ve dayanılması imkansız bi acı olmasa gerek.Allahtan tüm evladını yakınını sevdiklerini yitiren insanlara sabır diliorum.

işte bu olaylardan sonrasında sanırım biraz daha kendime dönüp düşündüm canımı sıkan şeyler neler die.yanıma annem geldi.bi an onun yokolduğunu düşündüm.başına bişi geldiğini.düşüncesine bile dayanamdım.hal böyleyken hazır sevdiklerimizi henüz yitirmemişken başka başka gereksiz dünyevi olaylara bukadar takılıp kalmak niye d,ye düşündüm ve kendime çok kızdım.

şimdi daha iyiyim çünkü unuttuğum bir sırra erdim şu günlerde....herşey daha güzel olucak inşallah.....



11 Temmuz 2007 Çarşamba

BUGÜN


ayın ondördü bugün
bulutlu dolunaysız bir gökyüzü gördüğüm
sarı saçların bağlamış her yanını
kimini çözmek kolay
kimi kördüğüm

gönlüm kilitli sandıkta
seninle büyümüş açamadılar
sana götürsünler diye
sevgimin birazını yükledim kuşların kanatlarına
uçamadılar....

........
(MEHMET ALİ KALKAN)

10 Temmuz 2007 Salı

aslında yazıya bodozlama dalmak istiorum ama hayır yapmıcam.yılmaz erdoğanın hijyenik aşklar adlı kitabında yaptığı gibi saçma bi slm, merhaba yazısıda yazmıcam.burası benim günlüğüm geçen yada geçmeyen günlerimin yazılı delilleri ve seneler sonra baktığımda geçmişi okuduğumda her eskiye dönüşün verdiği lezzet gibi bu da aklımda güzel hisler uyandırıcak.defter yerine burayı kullanıorum eskiden yaptığım gibi.
hepsi bu....
istemeye istemeye, yorgun argın, kızgın ve de kırgın vazgeçmiş, çökmüş, başım ağrırken, uyumak için kendimi zorlarken, kendi sesimde dahil olmak üzere dış dünyadan gelen tek bi sese dahi tahammül edemezken çıktık yola...
bilemezdim elbette bu kadar iyi geliceğini, beni yeniliyeceğini, kendimi iyi hissettireceğini....
ah şu beyin yorgunluğu... bldiklerimi, sevdiklerimi bile unutturur oldu bana...ama artık hatırlamam gerektiğinde buraya bakmam yeterli olucak.
yolculuk için iyi bigün.gittiğimiz yer aslında özlediğim ama yinede gitmek istemediğim bi yer.kadınsal rahatsızlığımın tuttuğu bi günde uzun yolculuklara çıkamıcak kadar yorgun hissettiğim bi zaman dilimiydi bu.
bi saat erken çıktım cumartesi işten.üstümde hafif bi dalgınlık ve anlamsız bi kırgınlıkta mevcuttu.sebebini bilmediğim ağlamalara tanık oldum sabahtan beri o gün.ben sildim... gözyaşlrım yeni yerlerini aldı.sildim yine geldi.yine ağladı, yine sildim. yolda son bikaç damla daha kalmıştı onlarıda sildim bitti...
bifiil ağladım 2 gün boyunca.sebebi:abidik gubidik şeyler işte.dünya dertleri...duygusal zayıf bi dönemimdeyim beni her yönden yaralayabilirler bu aralar.mikroplara ve parazitlere açığım kısaca...
annem, babam, ben...muhteşem üçlü.aldılar beni işten çıktık yola.önce neden bukadar geciktiklerine bozuldum sonrasında oturduğum arka koltuğada eşya yığmalarına.insan bazen anlayamıo bagaja sığmayan eşyaların boş olan arka koltuğada koyulabiliceği gerçeğini.nitekim kızdım bende..bananeydi...istemiodum onları..sıkış tıkışmı gidicektim 2 saatlik yolu.. bla bla bla.
huzurlu ve sorunsuz bi yolculuktu.kumbağa girerken hep aynı şeyi hissederim ve düşünürüm.

ömrümüz olduğu sürece ufak tefek değişiklikleriylede olsa burayı her sene görücez.sezon sonları artık toparlanıp giderken yazlıktan istanbula sanki bidaha gelmicekmişiz hüznünü taşırım her defasında.yaz bitti demektir çünkü ve uzun kara kışları beklediğimiz günlerdir.ve durumu kurtarabilicek en fazla bi tane sonbahar vardır elimizde.elde var bir deyip, birin varlığına sevinemediğimiz günler işte.adı üstünde sonbahar.bahara veda...
geldik....herzamanki gibi eve gidiş yönümüze kurulmuş yine semt pazarımız.çanak çömleği, patatesi, soğanı çektirdik yine tekerleklerin etrafından.geçtik gittik evimize.
ne tuhaf aslında herşeyin aynı kalması.insan düşünüo bukadar değişirken tüm dünya bazı şeylerin aynı kalması ne garip.çekyatımın düşen ayağı bile aynı paralelde kaldırınca düşüo yine.ne bi derece az, ne bi derece çok.
seviorum burayı.cırcır böceklerinin hiç durmadan ötüşünüde,gecelerimi kabusa dönüştüren sivri sinekleride,envai çeşit adını bilmediğim bazılarıyla yeni tanıştığım böcekleride.....
üstümdeki yorgunluğu tarif edemem ama acil plaja inmem gerek bekleyen arkadaşlarım var, cup diye dalmamı bekleyen denizim var,kumum var, güneşim var.hep söylerim ben kış çocuğuyum güneşe herkesten biraz fazla hasretliğim bu yüzden diye.
biraz lafladıktan sonra arkadaşlarla attım kendimi denize.nasıl güzeldi su temizdi, yüzülesiydi.dışarısı soğuktu ama olsundu farketmezdi,üşümek bi parça yaşadığını hissetmekti.nasıl olsa az sonra sıcaktan bayılınıcaktı...


yüzdüm sonrasında yüzdüm, daldım, çıktım...
güneşe döndüm yüzümü ayçiçeği gibide dolaştım etrafında sonrasında sigara içtim esen rüzgarın eşliğinde karnımın açlığını suyla bastırdım sonrasında.açık hava insanı acıktırıo naparsın...
eve çıktık sonra...ılık bi duşun ardından patates kızartması ve hamburger köftesinin olduğu kaçamak bi masaya kurulduk.yedik hiçbişey düşünmeden...dolaşmaya çıktık sonrada.bakalım dedik neler var değişen gözümüze yabancı gelen.
:)belediye herzamanki gibi çok çalışmamış bu yıldada.hemen hemen herşey aynı.bazı ufak farklılıklar var elbette ama hepsi bu...
esinle çıkmıştık yürüyüşe.dönerken kumsala indik akşam çökmek üzereydi, hava kararmaya başlamıştı.banklardan birine oturduk yine ufka bakarak sigaralarımızı içtik konuşmadan.şöle olsa böle olsa dedik.ikimizinde içinde özlem vardı.o gelicek güzel günlerini bekliodu herşeyden ve hayatın tüm sürprizlerinden habersiz.bense geç gelmiş olan mutluluğun sahibini özlüodum ahh diodum keşke yanımda olsa...önümüzden bi çift geçti.bende böle dolaşabilicekmiyim bu kumsalda onunla böle elele dedim.az kaldı bi hafta sonra dedi.sanki bilmiomuşçasına bu gerçeği duyunca sevindim.evet bi hafta sonra onunla burda elele gözgöze ayaklarımız suda dolaşabilicektik.ne mutluluk....
biraz uzandım döndüğümüzde ama vakit hala geç değildi.başka arkadaşlarımızda gelicekti civar yazlıklardan onları bekledik bisüre.gittim eve süslendim,giyindim.bu sefer ailece çıktık dışarı.annem babam ben ve kuzenim..(o da aileden biri gibi teyze ana yarısı biliosun)
kokoreç diye tutturunca annem, nihayet bitane buluverdik ve nitekim gayette güzeldi.aptal avrupa birliği topluluğu yasakladı ya canım kokoreçimizi. kendilerininde neler yediğini bilioruz kokoreç yanında oldukça günahsız kalıo ama malum uyum çalışmaları işte.bir asyalının avrupaya uyması nekadar zor anlaşılıo işte burdanda.biz kokoreç sevioruz ve vazgeçmekte istemioruz.birliğinizide alın başınıza çalın demek gelio içimden ki diorumda ama sadece dediğimle kalıorum.
yemeklerimizi beklerken hemen yanındaki kitapçı dikkatimi çekio.oraya girip kitapları inceloruz esinle.%50 indirim yapıo kitapçı herkes okusun die verdiği paraya acımadan.
kitap almıorum lakin alasım yok yeni kitap almışım zaten bi hafta önce.ilgimi çekende bişi bulamayınca sadece göz gezdiriorum raflara.
babam seslenio yan taraftan.kokolar gelmiş.yiyoruz yapan adama elinize sağlık diyerek teşekkür edioruz.babam yemekten anlar.iyi yemeğide mutlaka takdir eder.çıkıoruz.burdan dondurmacıya gidioruz.ben herzamanki gibi peynir helvasının üstüne bi top sade dondurma yiyorum ve bu ikisinin lezzetine bikez daha hayran oluorum.
istanbulda peynir helvası yok bu arada.bi kere g.o.p da bulmuştuk ama o da lezzetli diildi.buradakiler tekirdağın hakiki sütünden günlük yapılıo ve herkesin seviceği ısrarla yemek istiyeceği türden bi yiyecek diil.ama bence nefis bi tatlı.içeriği ise sadece süt,şeker, tereyağ ve peynirden ibaret.tel tel sarı bi rengi var ve oldukça tatlı.bu yüzden onu tolere edicek tek yiyecek olan sade dondurmayla yemek gerekio.yedim sonuna kadar mmmm nekadar özlemişim bu tadı:)
eve döndük yine.misafirler gelmiş.yanlarına çıktım bi süre sohbetlerine katıldım.saat 2 ye geliodu daha fazla dayanamayan bedenim uyku vakti geldi die zillerini çalmaya başlayınca kendimi yatağıma attım.
uyku işi psikolojik bi durum.ben yatak ayıran biriyim.bi sene oldu burda yatmayalı. buna rağmen sanki kendi yatağımmış gibi rahatlıkla uyudum yine.başkasının evindeki yatakta uyumam gerekse şayet her defasında huzursuz uykularla boğuşurum ama burda en son bi sene önce yatmama rağmen hiç yadırgamıorum...
uyandım... sabah 7.48.ve hiç uykum yok.ama uyumalıyım çünkü bugün tatil.yatağın içinde dönme vakti.10 a kadar döndüm ve çok şükür kalktım.güzel bi kahvaltıdan sonra yine denize indik ama bu sefer beach clube.herşeyde olduğu gibi burasıda ticarileşmiş iyice.girerken para alıolar oturuosun yastıkların üstüne adamın biri gelio yine para istio.tartıştım elbette.dalgamı geçiosunuz dedim. ben buraya bu yastıklarda güneşlenmek için geliorum zaten yoksa boş çimlere niye para veriyim dedim.adam itiraz etti o emir kuluymuşta yetkili değilmişte fln da filanda.ozaman dedim git ya yetkilini çağır ona konışıyım yada bu sölediklerimi ona ilet.yerleşmiş bulunduğumuzdan oturduğumuz yere mecburen çıkartıp para vermek durumunda kaldık.ama bidaha gitmicem.eskimiş pislenmiş yastıklarını alsınlar başlarına çalsınlar.tek niyetleri ve dertleri şuncacık sezonda gelen müşteriyi nasıl daha hızlı soyarız.tabii 3 ay çalışıp 9 ay yatmak zorundalar haklı olarak.dolayısıyla herşey burda ateş pahası ve 2 katı.
malum sebeplerden dolayı denize giremeyince bende koruyucalarımı sürerek uygun biçimde güneşlendim bisüre.ama havanın çok sıcak olmasından dolayı daha fazla dayanamayıp çıktım eve.güzel bi duş aldıktan ve yemeğimi yedikten sonra uzandım bisüre.bisiklete binmek istedim ama lastiklerinin havası inikti.sorun etmedim.yakın bi yerde bisiklet tamircisi var beni oraya kadar idare eder die düşündüm ama üstüne bende binince iyice lastikler yayıldı.zor bela gittim tamirciye.o da ne? kapanmış ve çok uzak bi yere taşınmış.oraya kadar bu lastiklerle gidemeyeciğimi düşündüğüm için ve geçen sene fazla hızlı kullanmaktan kaza yaptığım için korkup eve geri döndüm.amacım biraz dolaşmak ve sevgilimle geçiriceğim tatil için ona uygun bi konaklama yeri bulmaktı.bende bisikleti eve bırakıp yayan çıktım yollara.


kumbağ küçük bi yer ve heryer yürüme mesafesindedir.aklımdaki yerlere doğru giderken ki bunlardan biride limanın oralarda biyerdi.giderken yol üstünde denize karşı sandalyelerin konduğu bi çay bahçesi gördüm.hemen oturup herzamanki gibi karadut çayı söyledim.ama adam yanlış anlayıp normal çay getirdi.gerçi sonrasında telafi için karadutumu getirdi ve parada almadı:)içerken sevgilim aradı.onunla konuştum. o da bulunduğu yerkedi festivale yakın bi yerde yemek yiyomuş.karşılıklı özlemler içinde konuştuk, hasret giderdik kendi çapımızda.sonrada bakıcağım yerlere baktım saat 9 buçuğa kadar dolaştım.pansiyonlara apartlara otellere baktım.


bu tip konularda kumbağ sıkıntılı bi yer. yeterince kaliteli hizmet vermezler ve çok para isterler.aynı paraya güneyde herşey dahil bi otelde konaklayabilirsin mesela.ama burada hem pahalıdır, hem mekanlar kötüdür, hemde yeterince iyi hizmet vermezler.bikaç yer yazdım aklımın bi köşesine.sevgilimlede mülakatını yaptık sonrasında.


işim bitince eve döndüm.bizimkiler dışarı çıkıolardı yürüyüşe.gitmedim yeni yürüyüşten gelmiş biri olarak.geceliğimi giydim kendime bi soda açtım balkonda pinekledim bisüre.sonrada saat 11 buçuk gibi yatağıma girdim.çünkü ertesi gün pazartesiydi ve ben sabah 5 buçuk otobüsüyle istanbula dönücektim.


şimdiye kadar hep arabayla gidip geldiğim için zaman ve araç sorunu yaşamamıştım hiç.ya geç kalırsam ya yetişemezsem gibi telaşlardan dolayı rahat uyuyamadım. yine sivrinin tekide musallat olunca iyice uykum kaçtı.


sabah 5e 10 kala uyandım binbir sıkıntıyla.babam beni gara bıraktı ve otobüs kalkana kadar bekledi.zamanında kalkmayan otobüsten dolayı biraz sinirlenip tartıştı yetkili adamla.ille sesini yükselticeksin yoksa susup oturursan kimse işini yapmıo.


buçukta kalkması gereken araba 20 kala kalktı.ve tıngır mıngır gittik.tekirdağda durdu bisüre.sonrada istanbula doğru yola çıktı.ama hem yavaş gitmesi hemde sürekli durup yolcu almasından dolayı normalde bi buçuk saatlik yolu 3 buçuk saatte gelebildik.arayan arayana tabii.bilerek yüksek sesle söylendim arabada telde konuşurken. düşüncesiz fikirsiz insanlar.günün o saatinde belliki bizler işimize gücümüze yetişmeye çalışıoruz. keyfi yada gezmeye gitmek için sabahın 5inde yola çıkmayız hoşş.saat 9 15 te istanbul otogarındaydım. çok geç kalmıştım işe. 8 buçukta başlıo mesaim ve 9 15 te hala otogardayım.işe haber verdim gecikicem die.ordan eve gitmem gerekiodu.araca binip önce eve uğradım sonrada işe geldim.sabahın 5nden beri yolda olmaktan dolayı harap ve bitap düşmem normaldir tabiiki.on buçukta işe geldim. yorgun argın işe güce daldım ama vakit geçmekte zorlanıo.telefonumu yanıma alıp yukardaki bilardo odasındaki 3lü koltuğa yatmaya gittim uygun fırsatını bulunca. patronlardan biri ofise gelirse zeynep haber vericekti.çıktım tam uzandım telefon çaldı.gelmişler....


bahtsız bedevi ben gerisin geri yerime döndüm.eve giderken iyice yorgunluk çöktü.hemen duşa girdim ama evde yalnız olmamdan dolayı keyfim iyiydi.babam annemle birlikte yazlıkta kaldı çünkü.bi hafta kalıcak.bende istanbuldaki evimizde yalnızım.bu hafta istediğim gibi yaşayabilirim yani:)


ama canım sıkıldı bisüre sonra.sevgilim arayıp soruo sürekli ama yinede sıkıldım.kendime bi sandiviç yaptım çay demledim yanına.kuruldum tv karşısına.ilk önce heroes un birinci sezonundan bi bölüm izledim.sonra discovery de lavlarla alakalı ilginç bi belgesel vardı onu izledim.tv 8 de venüsün güzelleri adında tipik bi fransız filmi vardı.ona baktım bisüre.balkona çıkıp sigara içtim arada.sonra cemil ipekçininde olduğu ve çok yapay bi görünüme sahip moda bilmemnesi adlı yarışma programını izledim.sonrada yastığımı pikemi alıp kapıları kitleyip ayaklarımı kremleyip ışığı kapatarak tv karşısında uykuya daldım.


sabah 6 gibi uyandım kendi yatağıma geçtim ama telefonlardan birini almayı unutmuşum.sabah işe gitme saatim çaldı.kapadım alarmını ve tekrar uykuya daldım.normalde her sabah sevgilimi ben uyandırıorum.ben aramayınca o da merak etmiş aramış.ulaşamayınca telaşlanmış diğer teli aramış.bende uyuyorum ve telefon çalınca alarm çalıo die telefoa baktım.ama hayır sevgilim arıodu.saate bi baktım 8. 03.hemen kalkıp hazırlandım son gaz evden çıkıp işe geldim.herşey yolundaydı.ve saat 5 olmuş.işteyim yani ve bu yazıyı yazıorum.güneşten kızarmış yerlerim yavaştan bronzlaşmaya başlamış.akşam bakırköye gidip alışveriş yapmak istiorum küçük çapta ama bakalım hala karar vermiş diilim.


şimdilik huzurluyum ama yalnızlık zor bişeymiş hakkaten.konuşucak, sataşıcak, paylaşıcak, ha diyince yan odadan çıkıcak birinin olmaması fena bişi.allah kimseyi yalnız bırakmasın diyerek yazıma noktayı koymak istiorum.(nokta):))





4 Temmuz 2007 Çarşamba

günün içinden geçenler

dün akşam itibariyle sevgilimin divx listesini ele geçirmiş bulunmaktayım.200 kadar film var izlenilmeyi bekleyen.bu arada yine sevgilimin eline lost'un birinci sezon cd leri geçmiş.o henüz 3 bölümünü izledi.hepsini tamamladıktan sonrada bana vericek bende izlicem.çok merak ediorum neymiş bakalım şu lost olayı.

bugün ayşe abla işyerine gelmedi.dolayısıyla yine yemeksiz aç ve sususuz.şayet biz onun kadar işe gelmemezlik etseydik hemde haber vermeden,çoktaan işten atılmış olurduk herhalde.her işimizi kendimiz görmek zorundayız kısacası.sularda kesilmiş aksi gibi.dışardan yemek söyledik az evvel karışık pide ve fırında sütlaç.beklioruz...

şu yeni gelen kız daha bi senesi dolmamasına rağmen izin isticekmiş bu yaz.bize sordu siz nezaman çıkıcaksınız die.bende dedim biz 1 sene olmadan izne çıkmadık.benimki özel bi durum ama dedi.şayet böle bi ayrımcılık yaparlarsa çıngar çıkariciiim haberiniz ola...

bu akşam esra gelicek bize yemeğe.yemekte semizotuyla makarna var.kaynatıp durucaz yani bütün gece.bi cihanı çekiştirip uzatıcaz,bi semihi..arada benim aşkımdan bahsedicez lakin konuşulucak pek bi yanı yok zaten.güzel düzgün atraksyonsuz giden bi ilşki bizimkisi.aşkla dolu sevgiyle dolu...nazarlardan korusun Allahım...

böle işte günlük hayat.arada çalışıorum klima bacaklarımı donduruo.patronlar gelip gidiolar.bi yaz havası hakim işyerimize.insanlar aylaklık peşinde kafamızda işin dışında herşey mevcut.şezlonglarda güneşlenirken hayal ediorum kendimi arada.sonra sıkılıorum yüzüstü dönüp yanıma aldığım kitabı okuorum.çok bunalırsam serin sulara atlıorum.buz gibi su içiorum sonrasında kana kana.simitçi geçio plajdan sşmit alıp yiyorum.çocuk ve dalga sesleri arasında geçio zaman ve ben aradaki uyuklamalarımla gerçekle hayal arasında gidip geliorum.

güneşin bedenimde oluşturduğu yorgunluğu banyo sonrası mayışmalarımla destekliorum ve öğleden sonra uykusuna yatıorum.hayat bu dinginlikte ve tembellikte devam edio günler boyunca.



hep sölerim...

hiç bişeyi dert tasa etmicek kadar rahat,large hatta 3lü koltuk kadar geniş bi insan olmak gerek.aksi halde hayat çekilicek gibi diil çünkü...

ben yemeğe gidiorum.....

3 Temmuz 2007 Salı

elişi





Savaşhaberleriyle dolu

renkli gazete sayfalarını

katlayıp bir çocuk üstüste

kesiyor özene bezene

elindeki makas ile

Ve insanlar oluşuyor kağıttan
tutuşmuşlar elele


2 Temmuz 2007 Pazartesi

özlenilicek günler,tatil alışverişleri.....

bütün haftasonu limonlu bahçede içtiğim naneli limonata tadında geçti.çok güzeldi yani.zaten aşkımla olupta farklı olması imkansız:)

cumartesi günü işten çıkmak için sonsuz bi heycan hissettim.sevgilimi görüceğim gündü çünkü o gün.son dakkada çıkan bisürü şeyide hallettikten sonra kaçarak çıktım yine herzamanki gibi işten.

sanırım herkes ama herkes tatilde.yollar boştu ama daha önemlisi bakırköy çok boştu hemde şaşılıcak cinsten.istanbul bize kalmış sevgilim gelmiş ohh yaa.sakin sakin, tıklım tıkış olmadan dolaştık durduk ne güzeldi.

alışveriş yaptık yine herzamanki gibi.yeni bir dijital makine aldık teknosadan.şık,güzel bişi.sonra deniz şortu aldık vakkaramadan.bisürü çeşit rengarenk çok alternatifli deniz şortları var.en azından bizim baktığımız lacoste dan ve diğer mağazalardan çoook daha fazla seçenekliydi.bi de bermuda aldık aşkıma krem rengi akşamüstleri giyilebilen cinsten.çook yakıştı sevgilime.güzel bacaklım benim ouuuuvvvvv:)

geliğe gittik aç karnımızı doyurmaya sonrasında.
ikimizde döner yedik.bahçe katıda varmış geliğin bilmiodum.ilk önce bahçeye geçtik ama baya sıcak gelince klimalı mekanlarına geçtik yine.bu seferde üşüdüm ama neyssee:)


rüzgarlı bi hava olmasından dolayı ve benimde kırmızı pileli asla rüzgarlı havada giyilemicek bi etek giyerek yapmış olduğum eşşekliktem dolayı baya bi zorlandım hareket ederken.mesela town da bi kafe var.oraya çıktık.en üst katta açık bi yer.otururken bile eteğim açılabiliodu yani o derece bi rüzgar vardı.sonra ordan içeriki kısma girdik soğuk bişiler içtik.sonrasındada önce taksiyle dönücektimki baktım minibüs durağı boş bende vazgeçtim taksiye binmekten minibüse bindim.sevgilimle öpüştük hadi görüşürüz dedik ben basamaklarına bastım minibüsün tam arkamı döndüm el sallıcam sevgilime ve okadar eminimki orda olduğuna, fakat dönüp bakışımla ensesini görmem bir oldu.çok şaşırdım afalladım.asla yapmaz böle bişeyi.yani daha minibüse binmeden dönüp arkasını gitmez.sanırım çok üzüldüm bi kaç defa msj çekmeyi düşündüm üzüldüğüme dair fln ama sonra vazgeçtim.normalde araç kalkana kadar bekleyen insan döndü arkasını gitti.hayatta trip yapan biride değildir üstelik nitekim trip yapılıcak bi pozisyonumuzda olmadı aksine çok mutlu mesuttuk.tabii ben dayanamadım akşam beni aradığında söledim.işinmi vardı dedim hiçbişi sölemedinde arkanı dönüp gittin ben çok bozuldum kırıldım fln die.dalgınlığına geldiğini söledi öpücükler verdi, özür diledi.yaptığı şeyin farkına ben söyleyince varmış ewt haklısın bile dedi.sanırım gerçekten dalgınlığına geldi ki böyle davranabilicek bi insan asla değil.aşkıma burdan sonsuz öpücükler yolluorum.tv den slm sevgi msjları yollayan tipler gibi oldum. bi de el sallıyım:))

minibüste yanımda gayet edebiyle oturan bi adam vardı.eve yakınlaştığım bi yerde bu adam indi yerine hanzoların kralı bi adam oturdu.ama adamın tipine bak çay demle.okadar kıl ve kroo.2 kişilik koltuklarda oturuouruz ben cam kenarındayım.baktım bu önce bacaklarını kocaman açarak oturdu.sığamıo ya ayıcık koca yere.bi de ikide birde kafasını çevirip bana bakıo.kıllandım tabiiki iyice.sonra bu hafiften oturuşunu düzeltmeye çalışır gibi yapıp dahada yayılarak oturdu e böle oluncada iğrenç vücudu bana değmeye başladı.ben tabiiki bu saniyeden itibaren dayanamadım.beyfendi kendinizi toplayıp daha düzgün otururmusunuz dedim.vay efendim düzgün oturuomuş.bende dedimki bacaklarınızı kapatarak oturmayı deneyin dedim.e burası ikili koltuk dedi.iyi ya dedim 2 kişi oturucak burda tek kişi diil toparlanın dedim.sizden öncede bi bey oturuodu burda gayet normal oturuodu onun gibi oturmayı deneyin dedim.mırıl mırıl bişiler söledi baktım gayet düzgünn oturuo. heh dedim demekki biliomuşsun adam gibi oturmayı adi kroo.
nedir bu tip adamların sorunu bilmiorum.adam okadar abazaki gömleğinin kolunun kumaş kısmının değmesine bile razı.o derece had safhada yani.bende hayatta bu tip olaylarda sessiz kalabilen biri değilim.değil benim başıma başkasının başına gelipte tanık olsam bile olaya girişirim yanii.ne münasebet cnm hem görsel olarak hem kendi başımada gelse neden tahammül ediyim böle bi olaya.kıçı kırık insanlar için hemde:o


işte öle böle geçti birgün daha.eve giderken adamın biri yanıma yaklaşıp çok hoş olduğumu tanışıp tanışamıyacağımızı sordu.sinirli sinirli baktım sanırım anladı ve gitti.birazdan sevgilimin safranboludan bize getirdiği cevizli yaprak helvasıylan çekme helvasını tadıcam.bi de safranboluya özgü kumaş pantalon istemiştim onuda getirmiş bebeim.mmuucckkss

esin bizde dün akşamdan beri.evlerinde tadilat olduğu için bizde kalıcak tüm haftasonu.çok sıkılmış hadi gel artık die aradı yoldayken.yemekten sonra bisüre sohbet ettik sonrada daha fazla dayanamadım vurdumkafayı yattım sevgilimi aradıktan iyi geceler öpücüğümü aldıktan sonra.



********************************************

pazar sabahı gayet güzel kalktım kahvaltı hazırlıorum salçalı sosis yapıcam.annem herzamankiğ muhalefetiyle ille bişi bulucak sanki yemin etmiş bu aralar ne yapsam şekeri fazla unu çok koydun fln gibi habire bişi söylüo ben tamam haklısında desem devam edio söylenmeye.

neyse ben sosis yapmaya başladım o sırada sevgilim aradı onunla konuştum geldimki yine bana dönüp çok salça koymuşsun dedi.bende söylenmeye başladım herşeye bişi sölüosun fln die.ve böylece tartışma uzayarak kavgaya dönüştü.çok gereksizdi hakkaten keyifsiz bi kahvaltı yapmak zorunda kaldık.alelecele bişiler yiyip kalktım masadan yavaştan hazırlandım.dışarı çıkıcaktım sevgilimle.giyindim çıktım araca doğru giderken sevgilim aradı.o da babasıyla kavga etmiş.biz böle iki kavgacı tip buluştuk ve bizim dışımızdaki dünyayı yok saydık bi süre.önceki planımız ortaköydü ama sonra vazgeçtik.karaköydeki tünelden beyoğluna çıktık.yıllar var bu tüneli kullanmayalı.öğrencilik hayatımda eski sevgilimim işyerininde karaköyde olmasından dolayı çok sık kullanırdık burayı.ama üstünden çok zaman geçti.salihlerin dükkanıda başkalarının olmuş artık onlarda sırra kadem bası noldu herbiri bilmem.

sonra tünelden çıktıktan sonra tramvay durağı var hemen çıkışında orda oturup birer sigara içtik.karnımız aç olduğu için aynı anda iikimizinde içinden geçen bambi büfeye
gidip kaşarlı döner yeme fikrini uyguladık.sağolsun malzemeden hiç çalmadıkları için bambidekiler bol kaşar, bol döner olunca dürümün içindekiler her nekadar sonunu yiyemesemde midemi bulandırdı.hemde baya bulandı.sıcakta bu kadar ağır ve yağlı yiyecekler çekilmio ve banada çok dokundu.2 saat sonra fln anca düzeldim.

dieselin önünden geçerken çoktandır sevgilimin istediği bi kot vardı ona bakmaya karar verdik.fakat o kot çok kötü durunca benim istediğim beğendiğimi denettirdimki bi kot bukadar güzel durur selvi boylu sevgilime.gerçekten çok yakıştı.e aldık tabii bi de şapka aldık yanına.
sonra megavizyona girip tatil kitaplarımızı aldık.ben elif şafak'ın 2 kitabını aldım.MAHREM www.kitapyurdu.com'dan satın al ve ARAF www.kitapyurdu.com'dan satın al.o da orhan pamuğun CEVDET BEY VE OĞULLARIY'la www.kitapyurdu.com'dan satın al FUTBOL VE KÜRESELLEŞME www.kitapyurdu.com'dan satın al kitabını aldı.kitap alışverişimizide yaptıktan sonra tatile çıkmaya iyice hazır hale geldik.


eğer bi aksilik olmazsa temmuzun son cuması çıkıcaz izne.yuppiii:)

alışverişten sonra limonlubahçeye gittik.burası gerçekten egzotik biyer.limon ağaçlarının altında oturmamızdanmı kaynaklanıo bilmiorum ama gerçekten huzurlu bi yer.hamağı olan bi kısma geçtik.biraz hamağa yattım biraz sevgilimin kucağına ben çilekli milkshake
söledim o limonata
.sonra ben onun limonatasına çok bayıldım değiş tokuş yaptık.limonlu bahçenin tadı içtiğim limonatayla birlikte damağımda kaldı.gerçekten nefis ve farklıydı. anlıodu insan gerçekten taze limondan yapıldığını o derece yani.sonrada birlikte eve doğru yola çıktık.otobüste ayrıldık içimde kocaman bi hüzün daha ilk dakikalarda başlıyan bi özlem....


15 gün sonra görüşücez bi daha.ondan sonra seçim içim gelicek ve gitmicek bidaha geri.zaten tatile çıkıoruz son haftasındada.lütfen çabuk geçsin ama şu dönem.hem tatile hem sevgilime çook ihtiyacım var çünkü.o sarılıp öpüşü yine aklımda takılı kaldı zaten.

özledimmm daha şimdiden.sabah msj çekmiş 5 te geldim diye.bende o yolda die sabaha kadar huzursuz uyudum,biçok defa uyandım...

tez zamanda kavuşmak ümidiyle ...m&t