tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2007 Cumartesi

aşkın kitabı,aşkın tarifi,aşkın kanunu,aşkın....

aşkın bisürü çeşidi var şu aralar sinemalarda.gişenin önünde durmuş vizyondaki içimize sinmeyen 2 film arasında kararsız beklioruz.tarifimi? kitabımı? belkide otel 2 ye gitmeliyiz diyorum ama haleti ruhiyemiz tarantinonun bol laf çok kan tarzını kaldırabilicek türden diil bugün. hem sevgilimde gribal enfeksiyon geçirio oldukça uygunsuz olur yani.4.seçenek bretz bebeklerinin filmi.5,6,7 ve diğerlerini saymıorum çünkü ağza alınmıcak kadar kötü görünüolar.haa bi de lavanta kokulu kadınlar var ki en fazla annemide alıp gidebiliceğim bi film tarzında gözüküo. herhangi bi bilgim yok.bilgim olan tek film ise Aşkın kitabı....


şeytan marka giyerde süpper bi performans sergileyen Anna Hathaway bu filmde ünlü ingiliz yazar Jane Austen ı oynuo.kim demiş her filmde iyi oynucak diye ama hakkınıda yememek lazım.belkide elinden geleni yapmış bu yazarın sıradan hayatını canlandırırken.

sıkıcı ve uzun bi filmdi.allahtan güzel galeriamızın çiftli koltukları varda sevgiliyle yakın markajda kaldığından dolayı pek canın sıkılmıo.yoksa çekilicek gibi diil vallahi.
sonuç itibariyle vardığım sonuç sevgili Jane Austen in sıkıcı bi yaşamı olduğu.hiç evlenmeden bu dünyadan göçüp gitmeside ayrı bi konu elbette.
uff sıkıcı ingilizler işte.evvel ezel böylelermiş.sıkıcı aptal yaşamları,kendi kendilerine koydukları gereksiz kuralları var.

bi hafta kadar öncede Kraliçeyi izlemiştim Hellen Miller ın.kraliçenin kocasını oynayan adam ki şimdi aklıma gelmez adı -işte bu adam bu filmdede yine bi kadının kocası rolünde.kraliçenin aptal kurallar ve gelenekler içerisindeki hayatını anlatan bi filmdi o da.Blair oldukça pısırık bi izlenim verio bu filmde sanırsınız kendisi bi başbakan diilde dar gelirli bi vatandaş.komik...

hee bi de bol bol haşmetmeap sözü var.haşmetmahap diil haşmetmeap diceksiniz diye uyarıo saraya yeni gelenleri.aradaki fark neyse artık bilinmez...
bi iki gün öncede daha evvel izlemediğim için çoooook pişman olduğum Aşk Heryerde yi izledim ve aslında kendimi çoook iyi hissetme fırsatını bukadar ertelediğim için kendime kızdım.

Alin Taşçıyanın bi yazısında şöyle der:
kahve dumanı gibi hayattan yorulanlara bi film herzaman iyi gelir.
bu film bana kendimi okadar iyi hissettirdiki bittikten sonra etkisi uzunca bir süre devam etti.flmin başında bi pozitiflik yayılıo buram buram sarıo etrafını insanın.diyorki fondaki adam;dünyada şiddetler var savaşlar, nefretler var.ama hayır bence sevgide var ve dünya döndükçede olucak.
tüm bunları söylerken arkada bi havaalanı var insanlar sevdikleriyle kavuşuo.genci, yaşlısı, bekarı, evlisi, arkadaşı, dostu, küçüğü, büyüğü din, dil farketmeksizin herkes sevgiyle birbirine sarılıo kavuştukları için sevdiklerine.
filmde başrol oyuncusu yok bence hernekadar hugh grant gibi görünsede başrolde.herkes paylaşıo bu rolü.herkes birsüreliğine başrol oyunculuğunda ve film sımsıcacık sarıo insanı.
bir sonbahar günü seyredilicek enfes şekerli bi film bu hani şu yedikten sonra hala insanın ağzında tadını bırakan şekerlerden.
bu aralar yine film ve kitaplara takıldım kaldım.ayrıca geçen haftalardada daha önce izlemediğim Dabbe ve Arafı izledim.
bizden doğru düzgün film çıkmıo tmm ama korku filmi hiçmi hiç çıkmıo.tecrübeyle sabitlemiş durumdayım.iki filmde birbirinden berbat ve tıkanık.tek bi şey etrafında dönen konuları sıkışıp kalmış illede o rolü kesicem diye konuya saplanıp kalmış oyuncular bla bla...kötüydü yani.

ve bi başka Araf var hayatımda.Elif Şafak - Araf bu.henüz 50. sayfasındayım ama güzel gidio.tarzı olan ve bunu yapıtlarına serperek yansıtan insanları seviorum.tarantinoyuda sevişim bu yüzden.ona ait olduğunu bilmediğiniz bi filmi izlerken içinde öyle tanıdık sahneler görürsünüzki ahaa dersiniz işte buna tarantinonu eli değmiş.bu yüzden dünyanın en boktan filminide çekse mutlaka giderim.rodriguez için bişi diyemem nekadar kankiside olsa tarantinonun.
ahhh lafa daldım yine yaz yaz sevgili günlük nereye kadar.kalem tutamaz oldum sayende.dün sevgilimede söyledim.ve o da bana bu bloğu nezaman okucağını sordu.bende evlenince dedim.o bloktan haberdar ama ismini cismini ve neler yazdığımı bilmio.ilerde öğrenicek ve ben bu yazdığım ayrıntılarla onun yüzünü güldürücem her seferinde.
şimdi şuraya bi not sıkıştırıyım.
hani Aşkın kitabına gittiğimiz gün vardı ya klimadan donduğumuz gün ki dışarısıda çok serindi.işte o günün akşamı yazdım ben tüm bunları ve yine o günün akşamı seni birkere daha çok sevdiğimi söylemek istedim.hadi gülümse şimdi ve yanıma gelip beni bi kere öp bunu okuduğunda tamammı..
tatlı rüyalar hepimize....norah jones lu geceler...

5 Eylül 2007 Çarşamba

bir çift maşukkkk!!!!

sabah telefonun alarmıyla uyanıyorum hemde büyük ihtimalle onunla aynı dakikalar içerisinde.çok önceden planlanmış bi olayı(benim ısrarlarımla )gerçekleştirmek için saat 9.15 e sözleştik.bunun için erkenden kalkıp hazırlanıp yol almak gerek.
istikametimiz SAPANCA-MAŞUKİYE

içimde bir sevinç bir sevinç eminönü vapur iskelesinde buluştuk sevgilimle.amacımız haydarpaşaya geçip oradanda tren yolunu kullanarak sapancaya gitmek.eminönü kadıköy vapur iskelesinden sabahları 20 dakikada bir kalkan vapurlar haydarpaşaya mutlaka uğruo ama öğleden sonra bu sistem değişio.
saat 9.55 de haydarpaşadayız.ilk iş olarak biletlerimizi alıoruz ama küçük bir hayalkırıklığı yaşıoruz çünkü trenler şehir içindeki banliyolar gibi.isteyen bulduğu yere oturuo ve fiyatıda 7 ytl.yani kompartıman, yani kendimize ait bi masa yada koltuk, şööle ayağımızı uzatıp yatabilicğeimiz yatak vb hiçbişey yok.bildiğimiz yolcu trenlerinden işte hatta biraz daha rahatsız olanı çünkü ilerleyen zamanlarda uzun olan yol,durulması gereken birsürü durak,sıcak ve insan kalabalığından dolayı tren yolculuğu keyif olmaktan çıkıo.
trene binmeden önce önündeki çay bahçesinde bişiler yiyoruz ve haydarpaşa temalı fotoğraflar çekilioruz.
söylenildiği gibi saat tam 10.35 te tren hareket edio.önümüzde 14 adet durak var.sırayla büyükderbent,maşukiye ve sapanca.biz maşukiyede inicez sonrasındada diğer yerlere uğrucaz.bi aksilik olmazsa saat 1 gibi orda olmamız gerek.yoldayken biraz tedirginiz vaktimizin gezmeye yetmiyeceğini düşünüoruz ama bu telaşımızın boşuna olduğunu bikaç saat sonra sukutu hüsrana uğradığımızda anlıcaz.
hava çok sıcak, çok nemli.şehir hatlarındaki trenler yapıları itibariyle daha havadar koltukları daha yukarda ve genelde kapıları açık kafalar dışarda sarkık kullanıldığı için bu tarz bi terleme sorunu çok yaşanmaz.ama bu hatta sürekli duraklar arası binen insanlar ağlayan bebekler,öğle sıcağı fln derken ciddi bi terleme problemi çekioruz.sevgilim ipod dinlemeye başlıo çocuk seslerini duymamak için bende yanımdaki kitabı okumaya başlıorum.koltuklar zemine fazlaca yapışık yerden yükseliği bu derece az olunca camlarda vasisdas tarzı olunca bayılmamak elde diil.cümbür cemaat gidirouz sanki sapancaya
birazdan iniceğimiz durak maşukiye çünkü önümüzdeki tabelada bu yazıo.hazırız, beklemeye başladık.fakat tren durmuo ama biz bunu 2 hattın birbirine çok uzak olduğuna veriyoruz.istasyona yaklaştığında yavaşlayan trenle iniceğimiz yere geldiğimizi anlıoruz.

fakat o da ne!!!
aman allahım.durak kaçırmış olmamız imkansız ama biz yinede sapancadayız.e hani maşukiyede olucaktık.şaşkın şaşkın inioruz trenden ne yapıcağımızı bilemeden, afallamış bi durumdayız.

tren istasyonunun önünde taksiler var.bilir kişiler atlıolar taksiye.biz ise öncelikle noolduğunu anlamaya çalışıoruz ve bi markete danışıoruz.ve anlıoruzki tren maşukiye durağında durmuo.direk sapancaya gelio.çok büyük sorun diil aslında çünkü maşukiyede inmiş olsaydık sapancayıda görmek için mutlaka gelicektik zaten.
bakkaldan bazı yapmamız gerekenler konu sundabilgiler alıyoruz yol hakkında.ve sapancanın gezilicek tek bir yeri olan gölüne gidiyoruz.SAPANCA GÖLÜ
önünde bol bol restaurantların ve deniz bisikletlerinin olduğu bi göl burası.kısa bir kordonu var yürüyebiliceğimiz
ama 2 adım bile atmak istemioruz çünkü söylemiştim hava çok sıcak.
ve maşukiyeye gitmek için minibüse binioruz.sapanca ile maşukiye arası 17 km.yol boyunca ilerleyen yeşilliklerden başka da bişi yok.ısrarla içimden görülmesi gereken yerleri görmediğimizi düşünüorum ama hayır böle bişi yok.sapancada hafif şöle tepeden bakınca olan biten ne varsa görülebilirmiş hissi var.okadar küçük ve hiçbir özelliği olmayan bi yer.maşukiyeye giderken gözümün önüne internetteki sapancaya ait fotoğraflar gelio ve övgü dolu yazılar.sonra bi arkadaşımın maşukiyede çektirdiği pozlar.bi gölün üstünde ahşaptan yapılmış güzel bi mekan.sapancanın açtığı yaraları maşukiyenin kapatıcağı inancıyla yolda ilerlioruz.


-MAŞUKİYE-

ve ewt maşukiyedeyiz.hemen önümüzde taksilar var ama sarı diiller.hususi araba görünümündeler.burası ilk izlenim olarak insana taşra havası uyandırıo.küçük bir taşra kasabası ve bizde sanki buraya yeni tayin olmuş genç çiftiz:)
e bu genç çiftin karnı acıktı ve üstüne sütlük çokda yoruldu ve bunaldı.taksicinin yanına gidio sevgilim rotamızı belirlemek adına.burasıda sapancadan farklı olarak nispeten daha hareketli bi yer.ve şelale dedikleri bi yer var. bu şelaleye giderkende solda konuşlanan birsürü yiyecek içicek ve konaklama gibi tesisler var.
taksici konuşkan bizi kendince en iyi bulduğu yere götürüo.en tepede bi tesis burası ki taksicininde tanıdığı.inerken --ilgilen koçum gibi nidalarala güya bizi sahiplenio. fakat biz taksiciye ihanet edip bi dolaşalım diyerek mekan sahibini kandırıoruz ve daha aşağılara daha kaliteli bi yer bulmaya odaklanıoruz.
sapancanın şaşkınlığını maşukiyeyle atıoruz azda olsa.heryer tesis burda ve fix yiyecek köy peyniri, köy mantarı ve tabiiki alabalık.
hatta yemek yediğimiz yerde alabalıktan başka bi et cinsi seçeneğimizde yoktu.aşağı inerken bu dediğim yerde hamaklar gördüğümü illede oraya gidip konaklamamız gerektiğini sölüorum ki orayı buluoruz.
tüm insani ihtiyaçlarımız ayyuka çıkmış durumda.uzun büyük bi alana yapılmış bu tesiste bunca boş masanın arasından masa seçmekte zorlanıoruz.alabalık havuzunun yanında bi masaya yakınlaşıoruz.az sonra kendilerinden 2 tanesini midemize indiriceğimiz tehditlerini bakışlarımla savuruorum.alabalıklar içiçe oynaşıolar başlarına gelicekten habersiz.küçük alanlı bi hafızaya sahip olmaları bu açıdan süper.lakin ben bi balık olsam ve insan gibi hafızaya sahip olsam mesela şööle 70 sene öncesini çok net hatırlayabilicek kadar. kafayı yerdim herhalde.milyonlarca ölüme şahit oluosun ve insan denilen varlık seni binbirtürlü zevkle yiyo.kötü bi durum...
oldukça rahatlatıcı bi yer bulduk kendimize nihayet.yanımızda akan dere misali alabalık havuzu, yeşillik, kuş sesleri, orman, sessizlik....önümüzde güzel bi çoban salata.kiremitte mantar kiremitte köy peyniri ve kiremette balık.(balık çok lezzetli diildi bu arada çünkü zaten alabalık güzel bi balık diil.keşke peynirlisini yeseydim)
bir güzel yiyoruz üstünede kahvelerimizi içioruz ama bu köy peyniri kısmında durmak istiorum lakin çok lezzetliydi.servisleri almaya gelen çocuğa soruorum nerden alıosunuz die.tesisin aşasğısında bi yer ismi verio.en taze ve en güzel orda olur dio.peqi nasıl yapıosunuz bu peyniri böle güveçte diye soruorum.kendince tarif verio.ona göre peyniri güvece kalınca yerleştirioruz ve üstüne başka hiçbişey koymadan fırına veriyoruz.tabiiki bu söylediğine prim vermiorum.hesabı ödedikten sonra- haa bi de fiyatlar heryerde aynı.tüm tesislerin balık, mantar, peynir fiyatları hep aynı.rekabet sıfır yani-sallana sallana aşağıya geldiğimiz yere inioruz.ve çocuğun tarif ettiği peynirciye gidioruz.görüntü olarak köy peyniri işte çokda farkı yok.tadıda mathaf bişi diil.eve gidince bi hal çaresine bakmak lazım diye düşünüorum.

,maşukiyede tren durmadığı için ondan bi önceki durağa yani büyükderbente gitmemiz gerekio.taksiye atlıoruz.taksici sağolsun çok iyi, alakalı bi amca.tren saatlerini öğrenmek için bi arkadaşını bile arıo telden bizim için.saat 5.08 de kalkan bi tren var.gişeye doğru yaklaşıoruz bilet için ama kapalı. bi adam görüoruz sevgilim yine danışmak için yanlarına gidio.sıcaktan mayışmış olan adamlar bize o gişedeki çalışanın tren saati piyasaya çıktığını ve gişeyi açtığını daha olmadı biletimizi trenden alabiliceğimizi söylüo.
güzel....
durağa geçip beklioruz.yarım saat var önümüzde.yoldan geçerken sevgilimin benim için kopardığı olmamış ayvayı kemirmeye başlıoruz birlikte.ve çok tatlı sevgilim bana 50 ytl harçlık verio.çok utanç verici bi durum ama benim salaklığım yüzünden yanımda sadece 10 ytl var.salaklık işte...neyse ...
tren gelio bu sefer genelde uyuyarak geçirioruz yolculuğu.pestilimiz çıkmış durumda ve trende yine çok havasız.bu sefer bostancıda inip denizotobüsüyle bakırköye geçmeyi planlıoruz.dönüş gidişe göre daha kısa gibi gelio.inioruz.bostancı deniz otobüsleri saatte bir kalktığı için 45 dakika beklemek zorundayız.bi çay bahçesinde bişiler içioruz aldığımız dergilere gözatarak geçirioruz vaktimizi.
klimalı ortamda medeniyete daha yakınmış gibi durarak süzülüo otobüs suyun üstünde.dalgalardan her atlayışında içimden bişiler gidio.bu his beni öldürüo çünkü midem bulanıo bu gibi durumlarda.allahtan yarım saate kadar varmış oluoruz bakırköye.
fazla seramoniye gerek yok.sahilden ayrılıoruz.herzamankinin aksine hep o beni bindirirdi taksiye o yolcu ederdi bu sefer ben devralıorum bu görevi.
sevgilimi geçirip meydana doğru yürürken bi aksesuarcıya uğrayıp 3 adet küpe alıorum.ve kendimi eve atıorum bi süre sonra.
gerçekten çok yorgunum.saat 10 buçuk gibi sızmaya başlıorum.elimdeki sigarayı küllüğe koyucak kadar bile mecalim yok.ortalığı yakmadan kendisini söndürüp uykuya dalıorum...
yarın tüm gün evde olucam ve dinlenicem dinlenicem dinlenicem..bu benim iç sesim...ama bi de dış sesim var ki o yarın olduğunda ne söyler görüceeezzz

18 Ağustos 2007 Cumartesi

tatil mekanımız

sevgilimin kaldığı otelden çektiğimiz fotoğraflar.hepsi gelecek günler için
birer anı olucak.her baktığımızda gülümsediğimiz:)





26 Temmuz 2007 Perşembe

tatile çeyrek kala........

işte büyük gün geldi.yarın!

2 büyük bavul,3 makyaj ve bakım kremlerimin olduğu makyaj çantalarım,12 çift ayakkabı,bir adet ıvır kıvır çantası ve ben:=)

giyebilme ihtimalimin olduğu herşeyi yanıma aldım.lain tühh keşke alsaydım demeyi sevmiorum.hiç giymesemde ben,mle birlikte olmalılar bence.hem zaten arabayla gidicez.bavul taşıma sıkıntımız yok.

yarın akşam iş çıkışı bir aksilik olmazsa gidicez babamla yazlığa.sevgilimde cumartesi sabahı intikal edicek olay mahaline.15 gün harika bir tatil yapıcaz.o çok istediğimiz,beklediğimiz,hayalini kurduğumuz tatili.

laptopta bizimle birlikte gelio.dün akşam sevgilimle birlikte vatan computer'a gittik.benimkinin şarj cihazında bi sorun vardı ve temassızlık yapıodu.tatile çıkmayı bekliodum çünkü orda ihtiyacım olmucak kendisine.ama ne yalan söyliim servisten çıkarken elimde boş notebook çantasıyla kalınca hastanede bebeğini bırakmış anne gibi hissettim.yavrum emin ellerde ama eminim:p

sevgilimin laptopunu alıoruz yanımıza.çünkü onun ipodunun jarj olayı pc ile halloluo ve izlememiz gereken bi yığın film ve de lost dvd leri var.bitirmemiz gerek acilen.

lostta izlediğim bi sahneden beridir canım 3 gündür fıstık ezmesi istiodu.clarie ıssız adadaki arkadaşlarından birinin şu an ne yemek istersin sorusuna cevaben fıstık ezmesi dedi ve eli ile şööle kavanozun içine parmağını daldırıp yalıcaksın bi dediiiiiiiiiiii,ben koptum.

o günden beri elime fıstık ezmesi kavanozu alıp parmağını içine daldırıp yemek istiodum.dün şirkettik çocukalra baktırdık ama tabiiki bulamadılar buralarda.ve dün vatandan dönerken yolda yine krizmin tutması üzerine daha fazla dayanamayak evimizin ordaki markete girerek fıstık ezmesi yerine sarellenin fındık ezmesini aldım.en küçük boyundan aldım ama dün akşamdan bu yana nerdeyse bitti.işede getirdim sabah simitle beraberde yedik.nefsimi doyurabildimmi???yoo hayır.gerçek fıstık ezmesi yiyene kadar olmaz.tabii acilen bulup yemem gerek yoksa nefsimi doyurıyım derken baya b, kilo almış olucam:)

bu akşam bim'e uğramayı düşünüorum orda vardı fıstık ezmelerinden biliorum...

sen gelmeden önce heryer karanlık

dünya ıssız dünya durgundu bilmem ne için....

ammaann petrol canım petrolll...

böle şarkı olurmu bilmem ama az önce listeden bu şarkı çıktı.keyifliyim ya tahammül edebilirim rahatlıkla....

bu arada eğer yetiştirebilirsem işten güçten kendime bi mp3 dvd si yapıcam.laptopumdaki şarkıları yedeklemiştim.ziplerin arasından çekip çıkartmam lazım.meşakkatli biraz yani.o yüzden bi duruma bakalım...

ohoooo saatide 5 yapmışız yine.az kalmış şurda nedirki bir buçuk saat vınnn die geçiverir canıııım....

az evvel sevgilimede onda olupta bende olmayan ve izlemeliyim dediğim filmlerin listesini yolladım mms ile.mesaj alındı yazmış.kendisi çarşamba gününden beri tatilde.bir rehavet çökmüş durumda leyla gibi gezio.alışkın değil tabii bünye bööle boş durmaya.ha babam çalış çabala git gel.benden daha formda olucağı kesin tatil konusunda.ben biraz arkadan takip edicem galiba.ama farketmez lakin uzun bi tatil bizi beklio.şööle akşam üstleri sahilde yürüyüşlerin yapıldığı bi tatil gibi mesela.bu arada planlarım dahilinde sabahları erken kalkıp bisiklete binmeyi yada kumda hızşı yürüyüş yapmayı sonrada eve gidip yatmayı planlıorum.bunu nekadar uygulamaya geçebilirim bilmem ama var işte böle şeylerde aklımda sağlıklı yaşam adına....

fındık ezmemi alıyım zeynepten. başımı sola çevirince gözüme takılıp duruo.alıyımda yanıbaşımda dursun dimi:==)))

4 Temmuz 2007 Çarşamba

günün içinden geçenler

dün akşam itibariyle sevgilimin divx listesini ele geçirmiş bulunmaktayım.200 kadar film var izlenilmeyi bekleyen.bu arada yine sevgilimin eline lost'un birinci sezon cd leri geçmiş.o henüz 3 bölümünü izledi.hepsini tamamladıktan sonrada bana vericek bende izlicem.çok merak ediorum neymiş bakalım şu lost olayı.

bugün ayşe abla işyerine gelmedi.dolayısıyla yine yemeksiz aç ve sususuz.şayet biz onun kadar işe gelmemezlik etseydik hemde haber vermeden,çoktaan işten atılmış olurduk herhalde.her işimizi kendimiz görmek zorundayız kısacası.sularda kesilmiş aksi gibi.dışardan yemek söyledik az evvel karışık pide ve fırında sütlaç.beklioruz...

şu yeni gelen kız daha bi senesi dolmamasına rağmen izin isticekmiş bu yaz.bize sordu siz nezaman çıkıcaksınız die.bende dedim biz 1 sene olmadan izne çıkmadık.benimki özel bi durum ama dedi.şayet böle bi ayrımcılık yaparlarsa çıngar çıkariciiim haberiniz ola...

bu akşam esra gelicek bize yemeğe.yemekte semizotuyla makarna var.kaynatıp durucaz yani bütün gece.bi cihanı çekiştirip uzatıcaz,bi semihi..arada benim aşkımdan bahsedicez lakin konuşulucak pek bi yanı yok zaten.güzel düzgün atraksyonsuz giden bi ilşki bizimkisi.aşkla dolu sevgiyle dolu...nazarlardan korusun Allahım...

böle işte günlük hayat.arada çalışıorum klima bacaklarımı donduruo.patronlar gelip gidiolar.bi yaz havası hakim işyerimize.insanlar aylaklık peşinde kafamızda işin dışında herşey mevcut.şezlonglarda güneşlenirken hayal ediorum kendimi arada.sonra sıkılıorum yüzüstü dönüp yanıma aldığım kitabı okuorum.çok bunalırsam serin sulara atlıorum.buz gibi su içiorum sonrasında kana kana.simitçi geçio plajdan sşmit alıp yiyorum.çocuk ve dalga sesleri arasında geçio zaman ve ben aradaki uyuklamalarımla gerçekle hayal arasında gidip geliorum.

güneşin bedenimde oluşturduğu yorgunluğu banyo sonrası mayışmalarımla destekliorum ve öğleden sonra uykusuna yatıorum.hayat bu dinginlikte ve tembellikte devam edio günler boyunca.



hep sölerim...

hiç bişeyi dert tasa etmicek kadar rahat,large hatta 3lü koltuk kadar geniş bi insan olmak gerek.aksi halde hayat çekilicek gibi diil çünkü...

ben yemeğe gidiorum.....

21 Haziran 2007 Perşembe

UYKU???








kabus gibi geçen bir gece.kendi yatağımda diildim.uyuyamadım,uyuduğumda çok geç olmuştu.nefes alamıo gibiydim.çok sıcaktı.bi sivrisinek durmadan başımın üstünde gezip durdu ve sonunda muhtelif yerlerimden ısırarak sırra kadem bastı.yetmezmiş gibi erken gece uykusuna geçen yeğenim arda gecenin bi yarısı akşam sütünü içmeden uyuduğu için görevini icra etmek üzere uyandı.bir biberon ballı sütünü söylene söylene içti.sevgilimi aradım belki uyumamıştır diye.teleonda sevdi beni azıcık,şımarttı birazda.



sigarayı fazlalaştırdım bugünlerde.huzursuz uykulara teslim ettim kendimi böylece.çünkü sanırım rahat nefes alamıorum.bırakmaya karar verdim olmuo böle.



zaten bozuk olan sinirlerim tavan yapıp beni canımdan bezdirmeye kesin kararlı.pozitif düşünüorum secret taki gibi ama hayır,olmuo.çünkü pozitif düşünmek için hissetmekte gerek aynı zamanda.
dünyada secret safsatası diye bişey var ki bu aslında tüm dünyaca iç huzurumuzu kör kuyulara attığımızın göstergesi oluo.zaten kişisel gelişim kitaplarından ve konularını içeren herhangi tüm basın yayın organlarından hiiiç hazetmem.bi secretçılıktır gidio bakalım hayırlısı.bi arada ferrarisini satan bilge pek meşhurdu.hatta bekledik bi süre bu kitaptan sonra bakalım kaç ferrarili abimiz satılığa çıkarıcak diye arabalarını ama ıhhh işe yaramadı robin s.sharma abimizin öğretileri.feyz alamadık onun hayatını bi türlü.
bla bla bla



dün iş çıkışı randevu aldığım kuaföre gittik manikür pedikür için.sağolsun amelyacığım bir saat sadece pedikürümle uğraştı.ayak peelingi masajı fln derken bayaca bi şımarttı beni yani.koştur koştur gittim abimlere nitekim yaprak dökümü başlıodu ve üstelik sezon finaliydi.acılarımız son bulmadı
vesselam.fikretle,alirızayla ,leylayla içlenmeye dertlenmeye devam edicez önümüzdeki sezondada.ama bu dizi cidden ödülü haketti artık ya. dizi başlarken kendimi tutmasam ağlamaya başlar bitene kadarda salya sümük giderim yalnız başıma olsam.bukadarmı güzel oynar tüm oyuncuları.hele o leylanın son delirmiş performansı muhteşem.fikret(bennu yıldırımlar)ondan hiç bahsetmicem.yani ayrı ayrı hepsi çok ama çok iyiler.



dün reklam arasında camdan başımı uzatıp bi sigara içiyim dedim.normalde abimlerin evinin orası canlıdır kıpır kıpırdır.yalanım varsa noolıyım etraf bir sessizliğe bürünmüş sokaktan çıt çıkmıo.millet erkekli kadınlı karılı kocalı oturmuş muhtemelen yaprak dökümünü izlio die geçirdim içimden.vay bee dedim ne diziymiş.



sabah yataktan kalkarken aklıma zeynebe telefon açıp beli tutulmuş,boynu tutulmuş gibi ufak tefek yalan söylemesini istemek geldi.ama iş bilinci öne çıkıp yine geldim işe.



dün izin için belli bi tarih söylememekle birlikte yaklaşık günler içinde bu hakkımızı kullanıcağımızı söyledik ilgili şahsa.daha hazirandayız fln dedi ama biz yinede erkende olsa söylemeyi tercih ettik.işlerine gelmeyen şeyler konusunda balık hafızalı oldukları için sanırım.



bizimde böle sıkıntılarımız var işte.hakkımız olanı isterken bile sıkıntıya düşüp nasıl sölücez nasıl edicez nasıl yapıcaz oluoruz.bu izin bizim hakkımız ama sıkıntısını yaşıoruz söylemeden evvel.aynı şeyi vergi iadelerimizi isterkende yaşadık hemde kaç defa.düşünceden yoksun mahlukatlar oldukları için elli defa vergi iade paralarımızı istemek zorunda kaldık.3ay sonra verdi buna rağmen.sanki cebinden çıkıo anasını satıyım.



şimdilerde tek dileğim bi an önce iznimi kullanıp burdan birsüreliğinede olsa çekip gitmek.zaten işler kötü.yığınlarca kredi borçları var ve birsürü çek.takastan kıl payı dönen şahsi çekleri,habire dönen diğer müşteri çekleri,durgun piyasa,ithalatı duran aksesuarlar ve diğer sebeplerden dolayı bugüne geldik.işler kötü.dün zeyneple konuştuk.kimse iç açıcı konuşmaz oldu artık burda.bari bizi çıkartsalar işten.yapamıoruz ya bi türlü.çekip gidemioruz ya.işimiz kolaylaşıcak en azından.tazminatımızıda alır çekip gideriz dioruz.yani işten çıkartılmaktan mutlu olucaz kısaca ama herşey şu anda çok havada.allah sonumuzu hayır etsin.











5 Haziran 2007 Salı

geçmeyen zaman,gelmeyen tatil:(


günler aynı sıkıcılık ve boğuculukta geçio.daha doğrusu geçmio.zamanı ittirip duruyorum çünkü kendisi bu işyerindeyken geçmeyi hala öğrenebilmiş değil.akşamlarıda bilhassa son gaz geçio ve ben hiçbişeye yetişemediğimi düşünüorum.bir kısır döngü adeta...

aslında şu yaz saati uygulamasından önce böyle şeyleri az yaşayan bi insandım ama şimdi tahammül seviyem diplere vurduğundan ve burda kaldığım her dakikanın koca bi zaman kaybı olduğunu düşünmemden dolayı çok daha fazla sıkılıorum.

bugün hiç kelime kirliliği yapmadım.minimum ve gerekli miktarda cümlelerim oldu.mecburi cümleler yani.zeyneple bile konuşmadım hatta msn'i yüzüne kapattım.istemiorum konuşmak.içimdeki ses zaten her daim bangır bangır bağırıo.duymadıkları ve sadece benim duyabiliceğim bişi olduğu için onlara hiç konuşmuyomuşum gibi gelio haliylen.

ne yapabilirim diye düşünerek geliorum her allahın günü.iş mi değiştirmeliyim bilmiorum ama öte yandan bu düşünce beni geriyo.yeniden, yeni baştan bişeylere başlamak, yeni ortam, yeni insanlar ve yeni PATRON!!!! bu kısmı özellikle çok önemli elbette.

onlarada katlanamıyorum.şu aralar hiçbi zararları dokunmuo olsa bile yinede katlanamıorum.aslında ben bu aralar kendimede katlanamıorum.

sakinlik.................

ben diilim bunları yazan lakin bugün hiç konuşmadığımı ve burdan çıkana kadarda bunu uygulayacağımı söylemiştim kendime.dolayısıyla bunları yazan parmaklarım.onlarında ağzı var biliosunuzki.ağzı olanın konuşması icap ettiği gibi konuşuolar işte habire.

saçmalık.............

tatilim fena halde geldi.bu sefer habire beni sobeler oldu dahası bende artık ebelenmekten kaçamaz oldum:(

sobeeee...............

akşama evde balık olması gerek.şimdi anneme bi telefon açıyım içicek bişiler varmı sorıyım eğer yok ise bi diet kola kapıyım bakkaldan.fena halde asitli bişiler istio canım.
yuppiii...............
diete halen devam elbetteki.bu da sıkıo beni.spora gidebilicek saatler içinde çalışabilseydim istediğim herşeyi kasmadan yiyebilir,her yediğim şeyin kalorisini hesap makinesiyle hesaplamaktan kurtulabilirdim.

ama azimliyim.4 kg daha verdimmi bu iş biter.sonrası koruma programı ,,,,,sonrası allah kerim......



11 Nisan 2007 Çarşamba

yağmurlu ağlayan genç kadın


AH CANIM NASIL İSTEMEZ ŞİMDİ KURULUP ŞÖÖLE TELEVİZYONUN KARŞISINA.ENFES Bİ ZUHAL OLCAY FİLMİ İZLEMEK MESELA.HAZIR İSTANBULUN BAHAR YAĞMURUNUDA YAKALAMIŞKEN...
ELİMDE EN SEVDİĞİM İÇİCEĞİM.KAHVEM...
YANINDA DÜNDEN KALMA KURABİYELER HAFİF BAYATLAMIŞ...
ÇOK RAHAT Bİ KOLTUKTA OTURMAKLA UZANMAK ARASINDA..
İZLEMEK VE DÜŞÜNMEK HAYATI...
AHHHH........
AHHHH........

11 Şubat 2007 Pazar

param yok pulum yok malım mülküm olmasın ziyanı yok...


Kalabalık,yol çalışması,trafik,asvalt düzenlemeleri,gs maçı ve diğer tüm olumsuz faktörler deliler gibi alışveriş yapmamıza maalesef engel olamadı syn dinleyiciler.güneşli tarafından gelen poyrazın etkisiyle eyüpten gelen karayel keşişlemenin şiddetli birleşimi ile sapkın ruhlarımız alışveriş esnasında ortaya çıkarak kendilerini kıyafet adı verilen kumaş parçalarıyla ihya etmiş bulunmaktalar.bunlar hem yağdılar hem gürlediler.sonuç:ay sonu gelmeden boşalan cüzdan,ödenmesi gereken ama olmayan paradan dolayı asgarisini ödemek zorunda kalan iki zavallı haşere(biz)…ama inan bana sevgili günlük hiç mühim diil.çünkü canım sağolsun yağuuuuuvvv.:)işin en güzel kısmı şu ki;ben pazarlardan nefret ederim bu sayede süper bi Pazar gününe sahip olmuş oldum.hem bu arada boş durmadım sevgili blog.sevgilimide son kez gördüm sarıldım öptüm kokladım….son dediysek cumartesiye kadar aaaaaaaaaaa.
Yalnız bazı (alışkanlıkmı sapıklıkmı artık adı her neyse) huylarımız ortaya çıktı.şimdi biz manyaklar gibi sanki hiç başka restaurant yokmuş gibi taksime her gittiğimizde sevgilimlede olsa başka arkadaşımlada olsa gider mutlaka dilekte
yemek yeriz.esrayla karnımız acıktı ne yiyelim diye düşünürken cevahirden çıktık ordan profiloya giderken dileğin başka şubesini gördük ve sanki, kırk yıllık ahbabımızı görmüş gibi sevindik.hayır onca güzel yemek yenicek mekan varken neden ille dilek.bundan sonra söz verdim kendime gitmicem uzunca bisüre dileğe.sende şahit ol artık.
Neyse bisürü güzel alışverişin yanında sevgilimede hep siyah gömlek giy giy giy noolur giy diye yalvarırken aklıma siyah gömlek alma fikri geldi.kendisi tutkulu bi yaratık olduğu için (kısaca ben kaliteli giyimden hoşlanıo diyim siz tiki diyin)efendim vakkoda siyah gömlek aradım.ewt yanlış duymadınız vakkoda.w dahil vakkoları gezdim siyah gömlek kıtlığı gelmiş gibi bulamadım.bitanesinde buldum ki içeriye girdim reyona yaklaştım.tek bir adet siyah gömlek öölecene bana bakıodu.yanına gittim,usulca uzandım..ve ewwttt amacıma ulaşmış buldum kendimi.oooo artık beniiiiiimmmm.çok mutlu oldum ama işin garibi şu ki herkes yasa bürünmüş gibi siyah kravatta yok yani kalmamış,siyahlı kol düğmeside yok.kısaca siyaha dair hiçbişi yok.neyse bu sevgililer gününde benim için çok özel olan bi hediye ile noktalıorum.şık bir kol düğmesi.mutlu bir izdivac yaparken taksın istiyorum.ve işte siyah gömlek aldım ama asıl hediyem kol düğmesi.gömleği başka zamanmı vermeliyim.çünkü bi de kalpli kurabiyelerde yapıp ayrı bi kutuya koycam.neyse o gün gelince bakarız artık.işte böle sevgili günlük.hayat bir dipsiz kuyu dön döne döne dönnnnn.
Placebo açın syn dinleyiciler….sleeping with ghosts….hadi şimdilik eyvallahhhhhh.