30 Nisan 2007 Pazartesi

doya doya bahar:)







sanırım herkes için çok güneşli bir hafasonuydu her anlamda.hava çok güzeldi artık yaza döndüm dönücem derken heh işte döndü gibiydi.
adalardaydık pazar günü sevgilimle.minik bi aksiliğin dışında herşey çok güzel ama güzel olduğu kadarda yorucuydu.
sirkeciden kalkması gereken ada vapuru kışın yapılmayan tadilatın yaza bırakılması sonucuyla bakıma girmiş olması bizi mecburen kabataşa yönlendirdi.gitmeden önce şehir hatları müşteri hizmetlerine telefon açtım.nerden ve saat kaçta kalkıo, internetteki bilgileriniz nekadar güncel diye sordum.muhatabım bayan 12.30 da kabataştan dedi ve bana ii yolculuklar diledi:)
saat 12.20
kabataştayız
biliniz bakalım nooldu.vapur tam 20 dakika önce kalkmış.ahh ne sürpriz. dahası bidahaki vapur saat 14.00 da.yalnış bilgilendirilmekten dolayı müşteri hizmetlerini kınıyorum.hıh.....
halbuki ne de güzel simitlerimizi, suyumuzu, eriklerimizi almış yola çıkmaya tam tekmil hazırdık.bu yüzden azmettik ve vazgeçmedik.simitlerimizi hemen olay mahalinin yanındaki çay bahçesinde denizimize bakarak güzel çaylar eşliğinde içtik.birazda yürüyüş yapıp sarmaşık vaziyetimizi az buçuk atlattıktan sonra vapurunda gelmesiyle yola çıktık.
gidiceğimiz yer büyükada yani en son ada.gerçekten uzun bi yolu var git git bitmio.dışardaydık ve çok güzeldi deniz, güneş, sevgilinin elleri, deniz kokusuna karışan aşk kokusu....
zaten bi aile havasındaymışız gibiydi yan tarafımızdakilerle.onlar bize çekirdek ikram etti biz onlara erik.derken nihayet adalara geldik.insani ihtiyaçlarımızın gözetiminde daha fazla duramıyacağımızdan hemen yemek yemeye koştuk.güzel bi sultanahmet köftesi, piyaz, patates ve içicekler ve çok güzel ada manzarası.köftelerin gelmesi biraz uzun sürdü azıcık söylendim ama olsun.
neyse hemen sonra kendimizi faytonda bulduk.ata binmek ne hoş ama şu at dışkısı kokusu olmasa.heryer at b...u kokuo.kendini güvende hissetmeyen sevgilimin inelimmi artık soruları bitmeyince ve adanın en tepesine çıkmak için yürümemiz gerekince at meydanında indik.
önceden söyledim kendisine yukarda çok güzel bi manzara var gerçekten harika ama çok dik çok uzun bi rampadan ziyade yokuşu var.kabulmü?
kabul....
çık çık bitmez.dilimiz damağımız kurudu.ha geldik ha gelicez yok yine bitmez.bende çaktırmıyorum çünkü çıkalım diye ısrar eden benim.bi de düşündüm daha önce gittiğimde çok beğenmiştim ama bu 6 sene önceydi.acaba zevklerim değişmiş olabilirmi belkide şimdi güzel gelmicek fln dedim ama gerçektende yine çıktığımıza yorgunluğumuza değicek bi manzarayla karşı karşıya kaldık.
adanın en zirvesinde kilisenin olduğu yerde kayaların üstünde.o mavi mavi,pırıl pırıl bir gökyüzü enfes temiz bi hava,kalabalıktan uzak sakin huzurlu sevgiliye sarılınca dahada bi mutlu mesut.. ben, o, adalar.......
ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhh

istanbula dönmek istemio insan.başlıosunuz buralarda evler kaça acaba demeye.çoğu ev kapalı zaten.muhtemelen yazlık modunda olduğu ve sezonda açılmadığı için panjurları sıkı sıkıya kapalı.ağzımızın suyu aka aka geri döndük.dönerken faytona binmeden yürüyerek geldik ama yol çok uzunmuş. bisüre sonra parmaklarım sızlamaya başladı artık.
bi de adalara girdiğimizde bismillah kapıdan bi çıkıosunuz sağlı sollu wafflecılarla karşılaşıosunuz.o waffle kokusu aç bedenleri bi tür hipnos edio sanki ama iradenize bizim gibi yenik düşmeden ordan geçip gitmeniz gerekio.e tabii diette değilseniz o ayrı:)
işte böyle.sonra bindik yine vapurumuza döndük istanbuladönerken martılarda eşlik etti bize üstelik hemde istanbula kadar:)vapur halkıda onları boş geçirmediekmek verdiler martılara bizde neşeli neşeli onları ve arkalarındaki batan güneşi izledik.
saat 10da evdeydim.kabataştan eve dönüş çok daha uzun.umarım en yakın zamanda bu tadilat olayı biter sirkeci hattının.çünkü biz bunu en kısa zamanda yeniden yapmak istioruz.tabiiki bol vakitte gezmek istioruz adayı.hatta adalararası gidip gelmek mesela.
bakalım bi dahakine inşallah




26 Nisan 2007 Perşembe

erguvanlar

2 sene önce hemen hemen bu zamanlarda aslında tamda erguvan mevsiminde aldığım bi kitaptır ERGUVANLAR AÇARKEN. www.kitapyurdu.com'dan satın alHazin ve oldukça imkansız bi aşkı anlatan kitap yazar Bülen Akkurt'un gerçek hayat hikayesidir.Şimdilerde yeniden aklıma düştü erguvanlar açarken.Aksilikdir ya sevdiğim bi arkadaşıma vermiştim geçen sene okusun diye.Kendisi ne okudu sonuna kadar ne de okuyamadığı için geri verdi kitabımı.Ben nekes biri diilim,paylaşmayı severim ki özellikle sevdiğim başarılı bulduğum eserleri, filmleri,müzikleri mutlaka bi şekilde başkalarıda görsün,okusun kısaca haberdar olsun isterim.Ama kitaplarım konusunda bu denli hassas olupta bu kadar önemsizmiş gibi davranılması beni sinirlendiriyo açıkcası.Bu yüzden mutlaka geri getireceğini bildiğim ya da okuyacağından emin olduğum insanlara vermeyi tercih ediyorum.Geri kalanıda beni cimri pinti bilsin umursamıyorum.
Kısaca lütfen benden kitaplarımı istemeyin ille de istiosanız geri verin yaa.....sözüm meclisten dışarı!!!!

ERGUVANLAR....
G.P 'ndan gelen davetle birlikte erguvan merakım artmış bulunmakta.Cumartesi günü boğazda erguanları izleme etkinliği var.Düşünüyorum da nasıl güzel bir renk cümbüşü olucak.Diğer yandanda her tarafta laleler açmaya devam edio.İstanbul kısa süreliğinede olsa meteorlu görüntüsünü bi kenara atıp bol çiçekli böcekli bi görüntü sergilicek.hazır baharda gelmiş ya kim tutar bizi.??? dicem ama diyemiyorum çünkü cumartesi günü çoktandır ertelediğimiz eskiden birlikte çalıştığımız bi iş arkadaşımızın yeni evine gidicez.Evlendiğinden beri henüz daha hiç görüşmedik.Dün ev hediyemide aldım.Akşam kankada kalınca onuda işe taşımak zorunda kaldımki kollarım resmen koptu.:)
Cumartesi erguvan izlemeye gidemioruz ama pazar günü erkenden kalkıp sevgilimle adalara gitmeyi planlıyoruz.Planımıza engel olabilicek tek şey hava muhalefeti.Ben kepekli sandiviçler yapıcam vapurda giderken çayımızla yicez.uzun yürüyüşlere çıkıcaz,bisiklet kiralıcaz,faytona binicez.Hayali bile harika.Bian önce gelsin haftasonu noolur...hem aşkımıda çok özledim yine.o da beni özlemiş.Zaten bi ifadesi var aklımda takılı kalan.Anlatamam nasıl bi bakış olduğunu.Nasıl içten ve sevgi dolu aşk dolu.Bu duyguların yüze nasıl yansıdığına bizzat şahit olmuş ve her daim olan biri olarak ona iyiki varsın diyorum.iyiki var ve iyiki benim sevgilimsin....seni seviyorum

barış,mutluluk



insanların sıkışan elleridir barış
dünyanın masasındaki ekmektir
gülümsemesidir annenin
budur yalnızca
başka birşey değildir barış








Bundan 20 yıl sonra , yaptıkların değil yapamadıkların içinüzüleceksin.
Dolayısıyla halatları çöz. Limandan uzaklara yelken aç.
Rüzgarı yakala araştır, düşle, keşfet.
Yapabileceğin kadar söz ver.Sonra Söz verdiğinden daha fazlasını yap.
Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık tavuktur.
Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır.
Günün sonunda kendini bir sokak köpeği kadar yorgun hissediyorsan,
bu belki bütün gün hırladığın içindir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin.şimdi başla!.
şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim.
Kimi zaman içindeki sessizse uzmanlardan daha fazla güven.
Aerodinamik yasalarına göre , o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu.
Herhalde bunu Ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor
Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar sonunda,
en çok istediklerinin satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
Öteki insanlardan daha akıllı ol.Yalnız bunu onlara söyleme!
Mutlu olmanın en garantili yolu bir başkasını mutlu etmektir.
HAYATTA YA TOZU DUMANA KATARSIN ,YA DA TOZU DUMANI YUTARSIN.
İyi çalışan ,sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.
İnsanın tüm evrende kesin olarak düzeltebileceği tek bir şeyvardır:
KENDISI...

24 Nisan 2007 Salı

de colores




buna bayılıyorum.bu kadının sesi ve bu şarkısı bende ayağa kalkıp dans et me duygusu uyandırıyo.


joan baez dinliyorum bayadır.eskiden daha çok dinlerdim ama arşiv genişledikçe biraz daha geride kalıo bazen.you tube dan nasıl bloga müzik konulduğunu bilmediğim için;eğer içinizde benim gibi dans etme hevesi ve hippi ruhu mevcutsa gelen baharla birlikte sizi kimsenin kınamıyacağı bi ayda olma avantajıyla mutlaka bu şarkıyı dinleyin.


JOAN BAEZ
De Colores* * * * * * * *
herkeste oluomu bana olduğu gibi bilmiorum ama nezaman zararlı bişeyler yiyip içsem mesela sigara!!! üstüne bi bardak yeşil çay içince kendimi arınmış temizlenmiş daha küçük bir ihtimalle sigaranın yarattığı kötülüklerden daha az etkileniomuş hissi uyanıo.bu yüzden o sıralarda içtiğim yeşil çayı daha bi hevesle daha bi şifa getiriceği umuduyla,psikolojisiyle içiorum.saçmalık işte ama japonlarda böyle yapmazlarmıymış.efsane gibi...hani yemeği mutlulukla yersen kilo almazmışsında eğer moralin bozuksa ve yediğin yemekten keyif almıyosan kilo olarak geri dönermiş sana yediklerin bla bla bla.

düşünüyorum ben hep mutlulukla yerim yemeğimi.hatta öyle zamanlarım olduki gerçi bu eskidendi ama olsun oldu sonuçta;yemeklerden daha büyük keyif almak istediğimde bi ara diyete girerdim.kısa süreliydi ama olsun.ve nezamna bu tip ufak dietler yapsam arkasındna yediğim tüm yiyecekleri sonsuz memnuniyet ve şükürle yerdim.tabii bu dediğim gibi çok eskidendi.kilo sorunumun en fazka 2kg kadar olduğu zamanlar....

ahhhhhhhhh...özledim o günleri ama yeme alışkanlığımızında nekadar değiştiğiyle doğru orantılı aslında.daha az aburcubur daha az fast food anne yemeklerinin yendiği öğle saatleri sabah kahvaltıları poça börekten uzak daha hareketli bi hayattı işte.şimdiyse 10 saat boyunca oturmam gereken bi işim var.temel ihtiyaçlar dışında yerimden kalkamıorum.hatta nezaman böyle bi girişimim olsa mutlaka telefonum çalıo.olmuo işte.işyerinde nekadar hareket edebiliosa insanlar ancak okadar hareketim var benimde.ve bunun bedeli olarakta 6-7 kg kadar fazlalık.

yazda gelio.dietimin 2.günü.yeşil çay içtim.5 çayı misali diet bisküvili ara öğünüm ve normal çayımda yanımda şimdi.portishead çalıo arkada,,,,,give me a reason....şu aralardaki takıntılarımdan biri yine PORTİSHEAD...üstelik nerdeyse tüm parçaları...bi de pzar gününden bu yana insanın üzerine yıkanmasına rağmen sevgilisinin kokusu sinermi,yada sanki şuralarda yanımdaymış gibi kokusu oldukça net bi biçimde burnuna gelirmi???
gelmez desede birileri banane!!!!
gelio işte yalanmı söylüoruz hayret ya....
bitti:))))

23 Nisan 2007 Pazartesi

yalnızlık


Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
...
(sunay akin)

23 NİSAN NEŞE DOLUCAK AMA DOLAMIYO İNSAN


dietimin ilk gününden merhaba.elimde bir adet sarı elma bardağımda anason+biberiye+rezene karışımı çay.fonda eskilerden alpay-fabrika kızı.yoğun bi iş gününü sonlandırmamıza yaklaşık 1 saat 45 dk var.bikaç blog okudum.yemek bloglarıydılar.açıkbüfe'nin sayfasına neden daha önce bakmadığımı düşündüm.çünkü çok güzel tarifleri var oldukça modern.ve benim gibi cheescakeleri çok sevio.
bi çok insanın tatil yapmasına rağmen bunu yeterince dert etmedim bugün hernedense.oysa kıskançlıktan kudurabilirim ve üstüne bisürü şey düşünüp yapamadığım şeyler için acı çekebilirim.tam zamanı halbuki ama hayır yani cnm bugün çalışmak istio.garip diğmi??
nerdeyiiiiz
nerdeyiizz
seninle biz nerdeyizki nerdeyiz.
anlaşılır yanı yok hayatımın
sevişir gibi sevmek istemez canım
birsürü haller içinde halim
seni sevmeye hüküm giydim

sertap erenerin bu albümündeki hemen hemen tüm şarkıları sanki tam da baharda dinlenesi parçalarmış gibi geliyo.ve insanda garip rüzgarlı bi etki bırakıo.esintili bahar
esintili diyince dün bahara aldanıp oldukça ince bi kılıkta dışarı çıktım akşam oluncada bi üşüdüm bi üşüdümki sorma.
cumartesi ve pazar günü farkettiğim bişey var.çok telaşsız sıkıntısız biyere yetişme çabalarından uzak ama biokadarda doluydu.
geçenlerde kına gecesi eylemini gerçekleştirdiğimiz arkadaşımın cumartesi akşamı nikahı vardı.sevgilimle beraber oraya gittik sonrasında esinde bize katıldı.bir düğünden çıkabilicek maximum malzeme ne ise hepsi çıktı.eğlenceli bol atraksyonlu şaşırtmalı bi düğündü.mesela gelinle damat piste zeminden yukarıya çıkan camdan bi asansörle geldiler.hertaraf sisler içinde fln.tarkan konserinde gibiydik.şaşırdık tabii biz davetliler.sonra dev bi ekranda projektör yardımıyla her ikisininde bebeklikten başlayan resimlerinden oluşan bi slayt gösterisi yaptılar ki içlerinde benimde bulunduğum oldukça muzip bi resimde mevcuttu..:)
çok güldüm kendime..dahası o a'nı hiç hatırlamadığımı farkettim.
üzerinden ne çok zaman geçti.
10 sene.dile kolay tam 10 sene.insanın hafızasını zorlatan uzun bi zaman.
hakkatende büyümüşüz hemde hiç farketmeden.

büyümüş adam olmuşuzda yuva kurmuşuz.
fotoğraflara bakarken o slayt esnasında kimse görmeden 2 damla gözyaşı döktüm aslında.allahtan kimse farketmedi.düğünler beni bi biçimde hüzünlendiriyo.çünkü yeni bi yaşama başlamak eskiyi bi kenara kaldırmak geriye itmek ikinci plana yerleştirmek gibi bişey benim için.ve eskiye sıkı sıkıya bağlı bi yaratık olarak ben;bu tip durumlarda aşırı duygusal reaksiyon gösterebiliyorum.
işin asıl can sıkıcı kısmı şu ki;ben henüz evlenmedim ve bu koşullar altında nasıl evleniceğimi nasıl ardımda bırakıcağımı nasıl yeni bi hayata güçlü bi biçimde başlıcağımı bilmiyorum.
gülsüme sordum o gün:
nasıl bişey diye.insan tam da o imzayı atarken hani olur ya ben napıorum der,hayır ya evlenmicem,bi dk müsade edin biraz daha düşüniyim fln gibi bisürü şey düşünmezmi dedim.
çeyizimin gönderildiği gün arabanın arkasındna bakarken içimden sürekli olarak kaçıp gitmek geldi.çok uzağa kimsenin bulamıyacağı bi yere dedi.
ama yeni olan herşey gibi o da çekici ve albenili.alışıosun dedi.merak ediosun,denemek istiosun dedi.
şu aralar bunu düşünüyorum.evlilik zor bişey.yük olarak görürsen altında ezilme ihtimalininde yüksek olduğu bi eylem.hadi insan çoğu zaman kendinden emin oluoda bi de hayat arkadaşın söz konusu.bakalım o da senle aynı fikirde olabilicekmi tüm yaşamı boyunca.seni sevebilicekmi sen onu sevebilicekmisin en önemli şeyleri eksiltmeden.saygıyı mesela???
hep zor kararlar ve tecihlerle karşılaşıcaz yaşamımız boyunca.allah herkese doğru kararlar vermeyi nasip etsin ve herkesi layıkıyla karşılaştırsın dilerim.
umutla ve mutlulukla

aman dişçi canım dişçi


oturuyorum.içerden o hepimizin ömrü boyunca en az birkerede olsa duyduğu iğrenç kaynak sesine benzer sinirleri fırlatan gözü kapıya diktirip kaçmayı dürtükleyen aletin sesi gelio.vınnnnnnnnnnnn vınnnnnnnnnnnnnnnnn vınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn yada hınnnnnnnnnnnnnnnn vuvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
ne tip ses çıktığını anlatabildim diğmi.
dişçi dişçi geziorum bu aralar.ön dişimde bi sorun var.lekelenme oldu ve hafif grimsi gibi görünüo.ama millet çürük sanıo halbuki çürük fln diil.bikaç sene önce dolgu yaptırmıştım iyice renk değiştirdi.bende alternatifleri arıorum başka ne yaptırabilirimki bu grimsi renkten kurtulabiliyim diye.dişçilerin hepsi birbirinden farklı amaçlar güdüo.kimi gerçekten dişlerimi düşünüp daha yaşın genç kaplama yapmamalıyız dio,kimisi tek diş için euro cinsinden tarife çıkartıo kimisi saatlerce bilimsel açıklama yaparak kafa şişirio banada ehhhhhhhh yeter ya tmm vazgeçtim yaptırmıcam demek düşüo lakin henüz bunu demiş değilim.son bi gazla bi dişçiye daha gidicem.bakalım nolcak.ama küçüklüğü dişçilerde geçen ağzında damaklı telle dolaşan biri olarak dişçilerden tiksinti geldi desem tam olur herhalde.ciddi bi sıkıntı benim için böle dişçi dişçi gezmek.umarım birileri yardım eder artıkta bu eziyetten kurtulurum......

haftasonumuz ve gereksiz bir film












dün sabah daha önceden kararlaştırdığımız üzere pierre lotiye kahvaltıya gittik.oturulabilicek en güzel yere oturduk üstelik.tam manzara karşısına.brunch içeriği olarak zayıf olsada mekanın ambiansı havanın güzelliği yazın gelio oluşu fln gibi sebeplerle ve önemlisi sevdiğinizle olduğunuz heryerin cennetin bi köşesi olduğu mantığıyla yaklaşınca hiçbişey umrunuzda olmuo doğrusu..
güzel bi kahvaltıydı ama saat 1de bitiriolar brunch olayını bilginiz ola.bizde 1 saat kalabildik orda ama zaten yettide arttı bile...bence gayet güzeldiii..

hemen aşağıda yeni yapılmış olan teleferik var.eyübün girişine inio.teleferiğimizede binip eyüp sahiliyle karşı karşıya gelince ufak bi yürüyüş yapıp banklardan birinde mola verdikten sonra asla vazgeçemediğimiz ve her hafta en az bir kere mutlaka uğradığımız bakırköy galeriaya gittik.istediğim 2 film vardı
SEVGİLİM İSTANBUL
BİR ÖMÜR YETMEZ
her ikisinide cumartesi günü araştırıp yeterince sempati duyduktan sonra karar vermiştikki, gittiğimiz sinema salonunda istediğimiz ikili koltuklu salonda bu filmler yoktu.dolayısıyle bizde diğer seçeneklere uzandıkki bunlardan biriside MESSENGERS idi.










aslında oldukça klasik bi gerilim bile diyemiyeceğim filmlerden biriydi.hani hep bi fix vardır ya korku filmlerinde.ya 3-5 arkadaş tatillerini ucube bi kulübede geçirmenin nekadarda heycanlı olucağını düşünüp dalarlar en kuytuya ve başlarına gelmedik kalmaz veyahut bu ve benzer filmlerdeki gibi aile birdenbire anlamsız sebeplerden dolayı doğu dakotanın en uzak en gereksiz en kuş uçmaz kervan geçmez dağındaki eve yerleşmeye karar verir.işte bu filmdeki ailede kızlarının yaptığı bi hatadan dolayı buraya yerleşmeye ve birdenbire ayçiçek yetiştirme hevesine kapılırlar.
filmde bol miktarda karga görüosunuz.hatta kahramanlardan biri bu kargalardan dolayı kendini kaybedip geçmişine dönüo ve çıldırıo fln fln....
elbetteki gittikleri ev lanetli daha önceki ev sahibeleride bu lanetten dolayı bi biçimde ölmüşler.kimse bu konuda konuşmak istemio.taakiiii evin küçük çocuğu herkesin göremediği şeyleri görmeye başlayana dek.sonra ablada bunları görmeye başlıo ve küçük çapta zararda görüo.gel gör ki zaten marazlı olarak oraya gelmiş olan ablaya ailesi inanmıo. hee bu arada bu olaylar tabiiki genelde evin çok ısssız ve korkunç mahzeninde geçio.
sonuç olarak aileden kimseye bişi olmuo.ufak bebek yaşadığı travmadan kurtulduğu için bla bla konuşmaya başlıo.
kısaca gerçekten çok ama çok klişe bi filmdi.bu tip konuları olan kaç bin tane daha gerilim filmi çekildi bilmiorum ama anlaşılan o ki amerika asla bu tip filmleri çekmekten ve bunlara prim vermekten bıkmıcak....

bir ömür yetmez


Ferzan Özpetek’in sinemasında kendine özgü bir aroma var.. Yorgunluk kahvesi gibi. Kokusu çekiyor, içimi yumuşak, hem rahatlatıyor hem uyanık tutuyor. Hayattan yorulanlara kahve yetmez ama bir film hep iyi gelir. Özpetek’in filmleri Nâzım Hikmet’i hapishanedeyken ilk defa güneşe çıkardıklarında hissedip dizelere döktüğü kavgadan, hürriyetten, karısından uzak dinginliği hissettiriyor insana. Dünyanın savaşlardan ve faşizmden çok çekmiş, sonunda yakaladığı göreceli refahın keyfini çıkaran bir köşesinde gündelik, sıradan, insani kaygılarla yaşayıp gitmenin nasıl bir nimet olduğunu hatırlatıyor. “Bir Ömür Yetmez” zorunlulukların, bağımlılıkların, sıkıntıların, büyük kavgaların ve mücadelelerin dışında insanın kendine kurduğu ille de geleneksel olması gerekmeyen hayat tarzında ve ille de kan bağı gerektirmeyen ailede bulunan huzuru en iyi anlatan filmi.

milliyet gazetesinin sinema bölümü yazarı ALİN TAŞÇIYAN'ın yazısıdır bu.belkide şu anda ihtiyacım olan yegane şey.bana ii gelicek bi film bulmak ki aslında bunu buldum.ama birisiyle izlemekten ziyade elimde sade kahvemle çok fazlada kalabalığın olmadığı seanslardan birinde mesela sabah seansında tek başıma bu filmi izlemek.işte bu bana gerçekten ii gelicek bişey.
hani düşünür ya insan bazen şimdi nerde ne yapmak isterdin diye.ben kendimle olmayı seçiorum ve güzel filmi izlemeyi.
tabii mümkünse.

bir öğle vakti

geçenlerde sevgili iş arkadaşım zeyneple ettiğimiz çok hoş bi sohbet üzerine bana anlattığı bikaç şey vardı.aklımda tutuyodum aslında bloğuma eklerim diye.şu yaşadığım zamana ait olayları gelecekte unutmaktan yada anımsayamam endişesinden kaynaklanan bi yatırım planı gibi bişi aslında.bu yüzden kendi kendime söz verdim.herşeyi detaylarıyla yazıcam buraya diye.
güzel bi sohbet sonunda akılda kalanlar:

eskiden osmanlı zamanında evlerin kapıları çok büyükmüş.eninede boyunada.bu yüzden kapıların üstünde üstüste belli boy aralıklarıyla 3 adet tokmak bulunurmuş ve 3üde farklı ses çıkartırmış
en alttaki tokmak çocuklar içinmiş.çalındığında içerdekiler kapıda bi çocuk olduğunu anlarmış
ortadaki tokmak hanımlar içinmiş.çalındığında evin hanımı açarmış kapıyı.
en üsttekide erkeklere aitmiş.bu tokmak çalındığında eivn hanımı geri durur eşinin kapıya çıkmasını beklermiş..

ne kadarda ince düşünülmüş diğmi...
*************************************
peygamber efendimizin eşlerinden hz ayşe peygamberimizin hz haticeye olan aşkını kıskanırmış.günlerden bigün hz ayşe peygamberimize sormuş.
-beni nekadar seviyosun ? diye
peygamberimizde cevap vermiş:
-seni bir ipe atılan düğüm kadar seviorum
-nasıl bi düğüm peki bu demiş hz ayşe
-asla açılamıcak çözülemicek düğümlerden demiş peygamberimizde.

aşka bakarmısın.tarifi ne hoş ne ince ne zarif ve nekadar anlamlı....

bende biçok insan gibi aşkı yaşamadıklarını düşünürdüm geçmiş zamanlarda.ya da yeterince önemsemediklerini.halbuki peygamber efendimiz karısı hz hatice öldüğünde mezarında günlerce ağlamış.ve onu nekadar sevdiğine işaret eden birsürü yazı var aslında.ama ben bunları sevgili dostumdan öğrendim.şimdi kendisi hummalı bi şekilde çalışıo.az sonrada yemeğe çıkıcaz.karnım oldukça acıktı...karnımın ağrısıda nerdeyse yok denicek kadar hafifledi....
ezan oknuyo....
mübarek vakitte dilemek istediğim bişey var.bir dua hatta
içimden geçirdim az evvel.umarım kabul olur...ii öğlenler

kına gecemiz


bu akşam lisedeki arkadaşlarımdan birisinin kına gecesi var.cumarteside düğünü var.onuda yolcu ediyoruz artık.zaman çabuk geçio.serkanla bi ilişkiye başladıkları gün gülsümün yani lisedeki diğer ortak arakadşımızın nikahına gitmiştik.sonrada sarıyere yemeğe gitmiştik.gülsüm tutturmuştu ben telli babaya gidicem diye.delilik işte.gitmiştik nihayetinde.ordanda bi balık restaurantına gitmiştik.sonrada evlerine gitmiştik.gece 11e kadar biz üstümüzle o da gelinliğiyle kurbanlık koyun gibi bize baka baka oturmuştu.sonrada kalkmıştık.serkan ben tuğba dolmabahçeye çay içmeye gitmeye karar verdik.yoılda ben nedenini bilemediğim bi duygu fırtınası geçirip ağlamıştım.sonra tuğbada arkamdan başlamıştı
hala düşünürüm acaba neye ağladım diye...
söz atmıştım o olaydan bisüre önce belkide onun duygusallığıdır,belki çok sevdiğim bi arkadaşımın artık evli olma düşüncesi.dolayısıyla daha az görüşmek demekti ki nitekimde öle oldu.
hayat garip...bi şekilde herkes kendi hayatına dalıyo gidiyo...herşey eskiyo eskitilio.ve hayattaki herşey gibi arkadaşlık dostlukta en az iki kişilik bi çaba gerektirio.
şimdide tuğba evlenio.o da kendi hayatına dalıcak yakında.kimseyi kınamıyorum aslında.belki bende böyle olucam ama nebiliyim işte bi yanım hüzünlenio bu duruma...
umarım sevgili arkadaşım çok mutlu olur bundan sonraki hayatında.herşey hayal ettiği gibi olur ve bu bi ömür boyu sürer....
umarım ve inşallah

evcilik






Küçüklerin en güzel yanı
Evcilik oynarlarken izledim
Korkmuyorlar gelin güveyi olmaktan,
Ayaküstü evleniveriyorlar,
Evlerini bile dayayıp döşemeden
.Kim bilir
,Oyunu bile oyun diye oynamadıklarından!
Demek onlarda iç içe
Oyunla yaşam,
Düşle gerçek.
Bize gelince
Biz de evcilik oynuyoruz ama
Oyun olduğunu bile bile.
Gene de çok şey bekliyoruz evlilikten
Mutluluk bekliyoruz üstelik,
Bulduğumuzla da yetinmiyoruz ki!..
RIFAT ILGAZ

sana bakmak


uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğuher şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindibütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdimgözlerinin mercan maviliğine
sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak bir mucizeyi anlamaktır
sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle gözsen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır
bir tek söz kalır dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar
verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz
sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır

YILMAZ ERDOĞAN

ii geceler

uzun dolu yorucu ama güzel bi haftasonuydu.saat onbiri geçio ve yarın iş var.yarın 23 nisan ama neşe dolamıyo insan bu şartlar altında.ahh keşke bi pazartesi gününü tatil olarak geçirebilseydim ki ozaman daha katlanılır olurdu tüm hafta.
çok uykum geldi ama demir demirkanın albümünü indiriorum insin hemen kaçıcam yatıp uyucam.portishead dinliyorum--only you--
hadi artık ben kaçar....ii geceler

ağlamak


En çirkini en güzel kılan
Bir şey var ki herkese yakışan
Ağlamak……

Ağlamak geliyo içimden.yine bir mevsim dönümünün arefesinde duygularım darmaduman olmuş,aklım karışmış ruhum sokaklarda aklına estiği gibi dans edio,bedenim bu küçük odaya tıkılmış bu ikilemin karmaşasını yaşıyo….
Olmayan sorunlara çözüm arayışları içinde,,
Hep ertelediği bi sonrakine dediği baharı beklemekte,,
Kızgın ve de nedensiz bişeylere kırgın,,
En çok ta kendine,,
Yakasını bırakmaz artık acı dolu yılları hemde geçmiş gitmiş bitmiş olanları,,
Başkalarının hikayesinden kendine rant çıkarmaşı bi boka yarıomuş gibi üzülmekten başka,,
Ve ben bu filmi görmüştüm eskiden şöle şöle şöle olucak bi sonraki vakitte diye düşünmek,,ve o düşünceleri aksettirmemek için karşıya yoğun çaba sarfetmek,,

Niye böyle oluyo.oyuncaklarımı koyup yanıma evime gitmek istiyorum ben.kendi kurduğum düzeni kendi ellerimle yıkmamak için ellerimi kesip atmak istiyorum…
Ağlamak istiyorum fazlaca ve kimsede sormasın istiyorum
NEYİN VAR?
Yok bişeyim yada belkide var.ruhumun raylarından yük trenleri geçio yine.sarsıntım bu yüzden belkide ama sizene…
Nezaman bişeylere sıkılsam nezaman kendimi alıp karşıma ona baka baka ağlasam,hüznümden kendini sorunlu tutan insancıklar oluşur etrafımda.
Kafalarından baloncuklar çıkar içleri düşünce dolu,bi karikatürün parçası diildir üstelik düşündükleri
Sorun benim işte ve içimde yaşattıklarım, büyüttüklerim, aşamadıklarım, arkaya atamadıklarım ve ötesi….
Kimse suçlu hissetmesin bu yüzden kendini…
Bi iki satır var aklımda

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludurİnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

Yoruldum işte belkide.insan yorulamazmı.ruhu bi bitki gibi arada bi solamazmı.güneş yeterlimi canlanması için su yeterlimi şefkat? Sevgi? Bunlar olunca iyileşirmi insan hemen.belkide toprağını değiştirmek lazım yada sadece yeniden canlanabilmesi için beklemek lazımdır sabırla..

Beklemek işte sadece bu.........

16 Nisan 2007 Pazartesi

güzel günlerin devamı..

uzun oldu diğmi yazmayalı..yani en azından en son ne yazdığımı anımsamıorum..az evvel şu sibel'in kahvesi'ne göz atarken ordaki ayvalık yazılarına denk geldim.zaten ayvalığa,cundaya,akçaya hayranlık besleyen biri olarak hem tatil fikri bitimi canlandırdı,,hemde o nefis yiyeceklerin arasındaki kızarmış dondurma fikri bende baş dönmesi yarattı.hiçkimseye bişey söylemeden aldığım gibi ceketimi üstüme attım kendimi dışarı.malum yaratıklar çin'deki fuardalar ve bizden ham bir hafta uzaktalar.ne mesuduz yarabbim.neyse aşağıda bi tatlıcı var gittim ordan tatlı aldım ve yanınada vanilyalı sade dondurma.az evvelde kendisini içççç ettik.itiraf etmeliyimki vicdanen oldukça rahatsızım.durduk yere birsürü kalori aldım.kendimi büyük bi günah işlemiş yada geri dönüşü olmayan bi hata yapmış gibi ezik ve garip hissediorum.iradesizliğimle beraber büyüttüğüm bu bünyeye ve kendime çok ama çoook kızıorum:(


haftasonu tüm içtenliği ve güzelliğiyle aklımın en önemli köşesinde asılı kaldı yine.pazartesi sendromlarını böle günlerin akabininde atlatmak çok daha zor oluo.neyseki bugün bi nebze daha rahatım.

kelimenin tam anlamıyla çok hoştu.yani belkide herşey bu kısıtlı zamanın hoşluğuna adanmıştı.hiçbişey aksi gitmedi hava onca yapmur yağıcak pazar günü söylentilerine nazaran oldukça güneşliydi.heryere yetişebildik.güzel yemekler yiyip güzel yerlerde güzel vakitler geçirdik...

yine bi cumartesi günü iş çıkışı onunla buluştuk.ama en son bukadar uzun ayrılığımız batman'dakiydi ve onun üzerindende oldukça zaman geçtiği için unutuldu acıya dayanıklılık azaldı.yeter artık yaa ben aşkımı istiorum sevdiğimi istiorum die son noktaya geldiğimizdede birbirimizi gördük zaten.
kavuşma anları çok güzeldir.hele hele bu kişi aşkla sevdiğiniz kişiyse durum dahada değişir.ben o'nunla her randevumuzda sanki ilk kez görüyormuş gibi heycanlanırım.ama inanki bu sefer bambaşkaydı.allah ayrı yaşamak zorunda olan insanlara öncelikle çoookk sabır versin.her yiğidin harcı değil BEKLEMEK!!!adı bile meşakkatli gibi.yaşarken çok daha zor....

haftasonundan aklımda kalan en önemli şey: temiz hava bol gıda idi.ben yanlışlıkla yeşil hava demişsemde nolmuş yaniiii:)

---ohh ne güzel işte yeşil hava :))
---temiz hava dicektin galiba:))
---hahahhaha evet öle dicektim..

kalabalık güneşli ve yaza hasret bi cumartesi günü en güzel en kolay burda geçirilebilirdi sanırım.biz kendimizi yeşilköyde sahilde bulduk.ve sonrasında çok güzel sakin temiz bi balık restaurantında.kocaman zeytinyağlı bol rokalı yeşil salatamız,,çok ama çok az kılçıklı kocaman bi levreğimiz,,otlu peynir tabağımız,karidesimiz,,kızarmış kepekli ekmeklerimiz bakışarak ve gülüşerek edilen sohbetler kaçamak öpücükler ve tabiiki kapanış olarak türk kahvelerimizle aslında nekadarda ii ve sağlıklı bişey yapmış olduğumuzun farkındalığıyla memnun mesut mekanı terkettik.
aşktanmıdır özlemdenmi bilemem artık ama resim çekmeyi unutmuşum.temsili resimle idare edicez artık....

bu resimler www.portakalagaci.com'dan. bizimki iki kişilik ve daha albenili görünüodu...




vee kahvelerimiz



ve de sonrasında yine o sakinliğin huzuru arasında uzun bi sahil yürüyüşü...kayalıklara gidip sarılışımız.güneşin aydınlattığı denizi izleyip derin derin nefes alışımız.kalp atışına sahit olmak sevdiğinin...yüzünü dayayıp kalbine batmaya hazırlanan güneşe dalmak,,,uçurtmalara kaydırmak sonra gözünü ve o andan daha ötesini düşünmeden yaşamaya çalışmak...
herşey çok güzeldiii...teşekkürler sevgilim öncelikle hayatımda varlığına nekadarda ihtiyacım olduğunu hatırlattığın için herseferinde çok ama çok teşekkürler.

12 Nisan 2007 Perşembe

haftasonum

allahım bu hafta gerçektende hiç bitmicek gibiydi.ama bitti.çok şükür!!!
cumartesi olması itibariyledir muhtemelen,kendimi gerçekten iyi hissediyorum.KAHVEM eşliğinde yazıyorum bu yazımıda.gazetelerimi okudum.ara ara işimi icra ediyorum...
bugün yapıcak hiçbişeyim yok .yapmakta istemiyorum doğrusu.eve gitmek ve evde durmak istiyorum ve mümkün olduğunca yaymak.yarınıda büyük ihtimalle akraba ziyaretlerine ayırıcam.hazır sevgilimden muaf olunca(kendisi hala ders çalışıo gece ikilere kadar hemde:( )biraz ailemle geçiriyim istiyorum bu haftasonunu.gerçi yarın için esra kızlarla birlikte galataya gidelim dedi ama sevgilimle
çıkma ihtimalimin yüsek olduğunua dair küçük bi yalan uydurdum kendisine.çünkü aile gezmelerine ayırdım kızım ben bu haftasonunu desem ısrarın biri bin para olucak.bende buna gelemicem bu hafta zaten sıkıcı ve yorucuydu.ısrarlarla uğraşamam die böle bi bahane attım işte ortaya.ananemlerle teyzemleri görme niyetindeyim.bakalım ...hayırlısı..belkide giderim esralarla belli olmaz:)
acaip alışveriş yapasım var ama malumunuz ay sonu gelip çatmış durumda.ve bu ay uzun bi ay.tam 31 gün.ve bi haftamız daha var.kredi kartlarınada yüklenmemeye ve para biriktirmeye söz verdiğim için kendime bu isteğimizi bi süre atlatmak görmemezlikten gelmek durumundayım.zaten aşırı tüketim halimden dolayı annemle papaz olma durumundayız her vakit.her defasında dolaplarda yer kalmadığını onun dolabınıda doldurduğumu,ayakkabı kutularından bıktığını,sürekli cüzdan çanta almamı psikolojime bağladığını söyler durur.kısaca bana sapık diyo.dolayısıyla bende aldıklarımın poşetlerini gizli sokmaya çalışıorum eve.ya poşeti düpdürücük yapıp çantaya tıkıyorum ya kapıyı çalmadan asansörde bırakıorum ve sonradan alıorum yada gerçekten muhteşem ve kaçırılmıcak bişey aldıysam; direk gösteriyorum:)
işte bööle.çok alışveriş yapasım var.istediğim çok istediğim çok çok çok istediğim iki şey var.biri kırmızı ayakkabı diğeride kahverengi baharlık dışarı çıkarken giyilebilicek kalın olmayan bişi.bi de converse istiorum siyah.bi de siyah büyük bi çanta.hepsi bu:)
işte bööle.neyse ben biraz başka şeylerle uğraşıyım.sonra yine görüşürüz .nasıl olsa tüm haftasonu birlikteyiz ; -))))

benimle oynarmısın?


su olsam ateş olsam göklerdeki güneş olsam konuşmasam taş olsam
yinede oynarmısın benimle?
benimleee oynarmısın;?


ben olsam bu soruyu soranla oynardım:)öyle güzel ve öyle içtenki ve beni öyle rahatlattıki.akşam olmuş yorgunluk omuzlarımdan aşağılara inmiş uykum gelmiş canım sıkılmış ve birisi bana
oyun oynamayı teklif ediyor.bülent ortaçgilin ağzına sağlık.kensisiyle sonsuza dek bu şarkı eşliğinde oynayabilirm.
salı akşamı nadiren oturduğum tv nin karşısında o herkesin çok sevdiği şeyi (zaplamayı) yaparken birden bi kanalı geçtim. içimdeki tuğbacım geri al geri al sesini dinleyerek geri aldımki yüzümü gülümseten bişeyle karşılaştım.çok kısaydı çünkü bitişine rastlamıştım.müjde ar ve kadir inanırın bi filmi.hatırlayabilirsiniz biraz zorlarsanız.hani müjde ar hastadır.kadir deli gibi aşık ve bi fotoğrafçı.müjde zengin kızı.kadir çatı arasında yaşayan kendi halinde bi adam.tek ortak noktaları birbirlerine duydukları şiddetli aşk aşk aşk.sanki yabana atılıcak bişeymiş gibi konuştuğuma bakmayın ben bu üç harflik küçücük bişey gibi duran oldu yüzünden çooook işler çoook gereksiz şeyler yaptım ama kendi lafımı kendi balımla kesip kaldığım yerden devam edicem.
müjde çok hastadır aslen ve ameliyat olması gerekmektedir.hastalığından sadece ailesi haberdardır.ve bigün tamda çok ama çok mutluyken müjde rahatsılanır ve ailesine gider.hastaneye kaldırılır ameliyata alınır.kadir de evvela onun bu hayata katlanamadığını ve evine döndüğünü düşünüp üzülürki nasıl olduğunu hatırlamadığımız bi
haber gelir ki kadiri hstanede görürürüz.müjde ameliyat olur.sağlıklıdır...fakat önemli bi gerileme vardır.müjde 5yaşındaki çocuk beynine sahiptir artık.ve filmin son sahnesini görürüz ki ben,mde rastladım bölüm buydu.
taksinin arkasında müjde ar ve kadir inanır otururlar.müjde camdan gördüğü herşeye bi bebek edasıyla hayretler içinde bakar ve çocuk gibi konuşur.elinde bi balon vardır camdan dışarı sarkıtır ve fütursuzca durmadan gülümser.fonda bu şarkı duyulur.benimle oynarmısın...
insanın şu kocaman gövdesine aldırmayıp küçücük bi çocuk olası dahası o çocuk beynine hani hiçbişeyi öğrenmemiş hiçbişeyi görmemiş duymamış tüm kötülüklere tanıklıktan muaf tek derdinin daha fazla çukulata daha fazla oyuncak daha fazla
oyun olduğu günlere gelirki bu kısmı çok acıdır.hem üzülür hem istersiniz.şu insan psikolojisi.hani hem ağlarım hem giderim haleti ruhiyesi..
bisürü düşünce doldu yine beynime.artık eskisi kadar iyi beceremiyorum istemediğim düşüncelerin önüne geçmeyi.ama böyle küçücük ufacık şeylere hislenmek bana insan olduğumu hatırlatıyo.nitekim zeynebe şöyle yazdım geçenlerde.
-korkuyorum
-ağlayan biçocuk yada yaralı bi hayvan gördüğümde üzülememekten hiçbişey hissedemeden yanındna geçip gitmekten çok korkuyorum.
-korkmadığım gün insanlığımı kaybettiğim gün olucak çünkü
-daha fazla dua etmeliyim,daha az kendimi düşünmeliyim,egomu kendimden uzak biyere bırakmalıyım
-birileri için dua etmeyi edebilmeyi ve dahası bunu gerçekten içten bişekilde yapabilmeyi özledim zeynep.....
içimde balonunu gökyüzüne kaçırmış çocuk hüznü oluştu.ama ben bunuda kaybetmeyi hiç istemiyorum..lütfen!!

yenilmenin acısı

laaa lalalalaaaaaaaa lalalalaaaaaaaaaaaaa....
ben birsürü ama bürsürü alışveirş yaptım.bu şu demek:kendime verdiğim sözleri tutamadım.
alınanlar:
1)trençkot

2)kırmızı ayakkbı


3)kırmızı elbise


4)siyah ceket

vee birsürü bluz.bu yukardaki temsili resimler tabiiki.daha güzellerini aldım ben.gerçekten rahatladım.resmen içimde şişmiş alıcaklarım içim boşaldı bu sayede ama bu seferde kredi kartım şişti anasını satıyım.aman napıyım yaa
güzel ve dolu bi haftasonuydu.havanında güzel olması işimizi kolaylaştırdı.cumartesi günü ikoyla cumartesi pazarına gittik.şu bakırköydekine.ama hiçbişey alamadık maalesef.eve dönünce esinde bize gelmişti.güzel ve hareketli bi akşamdan sonra pazar günü uzun geniş bi kahvaltı sonra da profiloya gittik.faik geldi ardayı özlemiş.biraz onunla oynadı sonrada çıkıp gittik.bowling oynucaz die gittik aslında ama onunla yetinmeyip bi de alışveriş yaptık.bowlingte yenildim ve dahası gerçekten iğrenç oynadım.labutlar bana kıyak geçmedi bu sefer.ve dolayısıyla sonuncu oldum.:(bende kendimi kıyafetlere vurdum.alıcağım herşeyi hemen hemen aldım.2şey var önümde alıcağım
birincisi:siyah spor ayakkabı
ikincisi:kahverengi spor ayakkabı
üçüncüsü:sony 7.2 mp foto makinesi
dördüncüsü....
beşimcisi....
ve diğerlerinide her an ekleyebilirim.
bir alışveriş çılgınlığıdır gidio.nerde durucam bakalım bilmiorum.işyerndeyim saat 3 e doğru çıkıcam.dişçiye gidicem.ordanda kuaföre gitmeyi düşünüorum.
ve şunuda belirtmenden geçemem ki sevgilimi çok özledim yaa:(

özledimmmm

gel artık yaa
.tmm anladım 2gün kaldı .bitti bişi kalmadı.çoğu gitti azı kaldı fln ama gel artık işte.
çok özledim.çok ama çoooookkkk
anladınmıı?

11 Nisan 2007 Çarşamba

yağmurlu ağlayan genç kadın


AH CANIM NASIL İSTEMEZ ŞİMDİ KURULUP ŞÖÖLE TELEVİZYONUN KARŞISINA.ENFES Bİ ZUHAL OLCAY FİLMİ İZLEMEK MESELA.HAZIR İSTANBULUN BAHAR YAĞMURUNUDA YAKALAMIŞKEN...
ELİMDE EN SEVDİĞİM İÇİCEĞİM.KAHVEM...
YANINDA DÜNDEN KALMA KURABİYELER HAFİF BAYATLAMIŞ...
ÇOK RAHAT Bİ KOLTUKTA OTURMAKLA UZANMAK ARASINDA..
İZLEMEK VE DÜŞÜNMEK HAYATI...
AHHHH........
AHHHH........

10 Nisan 2007 Salı

salaklık derecesinin son haddi

gerçekten bu bir düşüncesizlik.nasıl bir saflıkmı diyim salaklıkmı diyim ne diyim .anlaşıldı ne dersem diyim ahmaklığımın diz boyu olduğu gerçeğini değiştiremicem galiba.
şimdi hatamı düzeltmem gerek.yazdığım tüm yazılardan onun adıyla başlayan herşeyi silmeliyim.üstelik yorgunum.ama yapmalıyım.
akılsız başın derdini sadece ayaklar diil ellerde çekermiş.tecrübeyle sabitledim..........

naturel

Pekala….
Şu dakikadan itibaren ben diyim steril yaşam siz ne isterseniz diyin işte onu uygulamaya koymuş bulunmaktayım.birileri bigün biyerlerde ŞİMDİ DEĞİLSE NEZAMAN? Diye sormuş.cevap kesin ve kati.HEMEN.!!!
Sigara paketimde 6 dal var içilmeyi beklio.onların hepsini bu akşam bitiricem ve yarın hiçbişekilde yeni bi paket almıcam.bunu buraya yazıyorumki yazdığımdan utanıyım ve asla sözümden dönmiyim.sigaranın bünyeme verdiği tahribatı yeşil çayla iyileştirmek istiyorum.ve yönümü doğaya döndürüp onun bize verdiği zenginliklerden yararlanmayı düşünüorum.
Haftasonu profilodan çıktıktan sonra bi aktara uğramıştım.daha önce mail yoluyla gelen bi reçete üstüne bikaç alışverişim oldu. biberiye,anason ve rezene gibi bitki karışımlarından birer kaşık tencereye koyuyosunuz üzerine bi litre su kısık ateşte pişiriosunuz sonra tezgaha alıp kapağınıda kapatıp 10 dk demlenmesini bekliosunuz.bi şişeye doldurup gün içinde bol limonla içiosnuz.hem vücuttaki yağları yakıomuş hemde şifadır sonuçta diyip kendinizi ii hissetmenize sebebiyet veriomuş.bu sondaki benim fikrim elbette.çünkü nezaman kendimi bilmediğim daha önce görmediğim otlardan yerken bulsam hastalıklardan arınıcağıma daha az rahatsızlanıcağıma mikroplara savaş açtığıma karar verir onu binbir şifa getiricek ümidiyle yerim.teyzem de şöyle der:benim elim diil fatma anamızın eliyle.işte tamda bu noktada ilahi gücüde katmışlığın verdiği rahatlıkla gerçekten arındığımı düşünürüm.ve bi şekilde memleketiyle bağını koparmış oraların tazeliğinden mahrum insanlar adına üzülürüm.nitekim istanbul herşeyiyle yapay bi yer oldu artık.hepimiz bunda hemfikiriz.bazen yol kenarlarında ısırgan toplayan teyzeler görürüm .hemen ana caddenin kenarında kendiliğinden bitmiş ısırganlar müzlimekler ve diğer adını bilmekten yoksun olduğum bitkileri.ama onların yeterince faydalı olmadığına inandırıorum kendimi.çünkü istanbulun tüm pisliği gazı egzozu üstündedir yapışmıştır.hani dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olma deyimi vardır ya onun misali faydadan çok zarar vericeğine inanırım.ama kökünüzün bi kısmı batı karadenenize dayanıosa
ve hali hazırda hala bi şekilde oralara gidip o yeşilin her tonuna şahit olabiliosanız durum biraz değişir.klasiktir belki ama gerçektende sabah kahvaltıda yenicek domatesi salatayı biberi bahçeden kopartıp o ilk tazeliğiyle yemek gibisi yoktur.yada akşam yemeğine ne pişirelim diye düşünmek yerine bostana inip pazara gitmişsiniz gibi şöle bi göz atmak kadar keyiflisi yoktur.doğal Pazar önünüzdedir ve siz neyi nasıl ektiyseniz size onu verir.
Yumurta mesela.sapsarıdır tazecik yumurta.çünkü az önce yumurtlamıştır çil horozun karısı.sütmü o da evin alt karındaki ahırda saklıdır.osmandan alırsınız sütünüzü.yavrusu güzel gözlü buzağının isim annesi tarafından üzerine geçirilmiş (üşüttü hastalandı diye) hırkaya güler 2 okşar çıkarsınız mutfağa.etse karadenizin heryeri yeşillik.semiz hayvanlar vardır orda.etleri yağ bağlamamış olanlardan.tazeciktir taptaze her bi parçası.yumurtasını eksik koyduğunuz için kek güzel olmamazlık etmez.bir domates yeter yemeğinizi salçalı göstermeye.velhasıl doğaldır doğal olduğu gibi çok güzeldir.akşam üstü yorgunluk çöktüğünde ve güneş ağaçların arasından sızdığında dedenizin siz geliosnuz die astığı hamağa
yayılırsınız.artık kuş sesimi istersiniz ağaç hışırtısımı arada tek tük geçen 2 köylünün konuşma sesimi börtü böcek sesimi yoksa hepsimi…işte allah ne verdiyse kısa küçük uykulara geçersiniz bu doğal orkestranın eşliğinde…gözünüz sağa kayar.böğürtlenler toplanmayı bekler.ve siz hiç ama hiç üşenmeden vede üstelik dikenlerinin çizmesine aldırmadan elinizde küçük bi sepet toplamaya karar verirsiniz.elleriniz mosmor olur.ertesi güne kadarda çıkmaz.ama kimin umrundadırki manikürlü ojeli tırnaklar.sonra onlardan güzel bi reçel yaparsınız yada enfes bi kek.akşam çayıyla içilir.sadece bi tepsiden ibaret olan kek tüm komşulara nasip olur allahın kimsenin rıskını kısmetini kimseye vermiceğine ve bunun şaşmaz bi biçimde işleyen düzeninin bi parçası olduğuna bi kez daha hayretlerle bakarsınız.ve hayat böyle sürer gider.mutlu ve mesut…hayatın kısa basit küçük bi hadise olduğunu daha önce söylemişmiydim….
Ewt hayat basit küçük bi hadise….can dündarın dediği üzre…..

9 Nisan 2007 Pazartesi

dilemma

sebepsiz yere gitmedinki sen
boşluğa beni koydun bilmeden
yüzüme vuran boğaz rüzgarı
hiç soğuk değil sensizliğimden
kendini görmek ne acı
yokolmuş hayallerin çıkmazı

anlamak çok zor değil
farkı yok aslında sonların
bana bana ayrılıklar hep bana
gidenlerin ardından bakakalmak hep bana

korkumdan değil güçsüzlüğümden
kaçtım herzaman geri dönmekten
kısacık gün nekadar uzun
dalgalarla ben şimdi sarhoşum
kaybeden bir tek benmiyim
yokolmuş inancımı neyleyim
son birkez ağla bana
gözyaşın sulara karışsın
***************************************
***************************************
***************************************
daha önce dinledinizmi bilmiorum.bu bir şiir diil.grup dilemmanın hep bana adlı parçası.çemberimde gül oya'yı izliyor idiyseniz bilirsiniz.lakin cidden çok farklı ve insanı başka şeyler düşünmeye zorlayan bi şarkıdır.durudur,durgundur,hafızanızı zorlar ve 2 dk durup düşündürür.hele hele ---kendini görmek ne acı
--- yokolmuş hayallerin çıkmazı derken.beni oldukça etkilio.eğer biyerlerden indirme şansınız varsa mutlaka dinleyin.hem o güzel diziyi anımsarsınız hemde kendinizi şarkının kollarına bırakır boğaza doğru bi gezintiye çıkarsınız.
---yüzüme vuran boğaz rüzgarı
---hiç soğuk değil sensizliğimden
...........

5 Nisan 2007 Perşembe

günüm

sabah işe gelirken gördüm onu.önünden geçip giden servisine anlayamadığım bi dilde bağırıodu.sonradan farkettim konuşma özürlü olduğunu.sırtında çantası olan okullu bi çocuk.onu duymayan servis şöförüne bi yandan bağırıo bi yandanda var gücüyle koşuo.bilmiorum ama hali çok üzdü beni.sonra bi sokağa girdi servis o da o sokağa koştu.durdum yolda bi süre baktım servis durmuş çocuk araca binio.sevindim sonrasında....
sevgilim izmire gitti.fakat başka bi sebepten dolayı başka bi şehre gidicek.bugün 3 te oraya uçucak ve cumartesi tekrar izmire geri dönücek.onun canı sıkkın dolayısıyla benimde sıkkın....
hava maalesef yağmurlu...
az evvel milliyette okudum. bi site
http://www.evliyimamauygunum.com/ adlı...evli olupta yinede bi beraberlik yaşamak isteyenlerin buluştuğu bi site.yaklaşık 30 bin üyesi mevcutmuş.akıncılar adlı hacker grubu tarafından türkiyenin ahlak değerlerine uygun olmadığıı gerekçesiyle haklanmış.önce şaşırdım oha lan böle sitelerdemi var dedim varolduğunu görüp akıncıların eline sağlık dedim.hemde hiiiç dert görmesinler.
bi de bişey duymuştum.bazı erkekler özellikle evli olduğunu söylüomuş bu tip sitelerde.sebebide kadınların böyle erkekleri daha cezbedici bulduğuymuş.daha çok talip oluomuş evli erkeklere.cidden şaştım kaldım yaa.ahlaksızlık diz boyu hakkaten..koru yarabbim bizi:(
kadın bankacılara uyuz oluorum(z ) zeyneple ikimiz.sizi bekletmeye aldığını zannedip birisine birisine aşık oldum birisine die şarkı söyleyebilio.veyahut senle telde konuşurken ahhh pardon cnm hemen geliorum diğer hattan arıolar diyo ve yine seni bekletmeye aldığını sanarak dakikalarca seni kök saldırabilio...bu ne genişlik yarabbimm..şikayetçiyim!!!
şirket çalışanlarımızdan emin kod adlı şahısa uyuz oluorum ve sabahın kör vaktinde yüzünü görmek beni çok ama çooooooooooooook sinirlendirio.kıl yumağı nolcak....ve yine şirket yöneticilerimizden ki kendisi patronumuz olur ..patron kodlı bu şahsın sabahın kör vaktinde bakın ben sizden bile erken geliorum düşüncesini kanıtlamak ve yüzümüze vurmak istercesine gelip çöreklenip kuluçkaya yatmış tavuk gibi 10 saat boyunca tuvalet ihtiyacı dışında yerinden kalkmayan bu insanı huzurlanırınızda dövmek pataklamak 2 sağ kroşe vurup kendine gel lan demek istiorum.
haaa unutmadan blabla adlı şahsa en çok uyuz oluorum.dövmek istiorum onuda izninizle

4 Nisan 2007 Çarşamba

bye bye lime vire




sabahtan beri uğraşıorum ama ıhhh bu sefer kurtaramadım.onca forum okudum hakkında ama hayır istediğim sorunun cevabı yok
??????????????????????
limewirem error verio hemde fatal cinsinden.ne menemse artık bu fatal error.bi shit anlaşılmıo.kıl oldum yaa
ve aylar yıllar sonra ondan vazgeçip bearshare die bişi indirdim.arkadaş arama modu flnda var sanki çok lazımmış gibi.ama fena diil.gerçi lime da olmayan bişi için need more sourches fln diodu bu öölecene queued diyip duuro.neyse hayırlı olsun bakalım.
hee bu bloğu okuyupta derdime derman olabiliceğini düşünüpte olmayanın,amaan banane diyenin vay ben görmedim etmedim işitmedim diyenin vay halineeeeeeee
ona göre..
sevgilime sölerim sizi heeeeeeeeeeee
ii gecelerrrrrrrrrrrrrrrrr

2 Nisan 2007 Pazartesi

haftasonuuu

çoook ama çoook yoruldum.tabiiiki gezmekten.ama gerçekten çok güzel dolu dolu bi haftasonuydu doğrusu.
cumartesi hava çok kötüydü ya..yağmur çamur.sevgilimle çoook özlediğim biricik aşkımla buluştuk.izmire gidio sevgilim.allaha şükür çok güzel geçti hem sınavı hem mülakatı ki her ikisindende geçti.
normalde dün gidicekti bende yolcu edicektm ama başka işler çıkınca salıya ertelendi gidişi.cumartesi günü havaalanına gidip bileti ertelettik galeriaya dönüp önce sinema biletlerimizi aldık sonrada nothing hillde yemek yemeye gittik lakin feci acıkmıştım sanırım hiiiç bişi bırakmadım tabağımda.film olarak zeynebin tavsiyesi ve sevgilimin arzusu benimde onayımla huge grant-drew barrymore'un SÖZ ve MÜZİK adlı filmine gittik.film çok şahane diil ama eğlenceliydi.hele hele sinema izlerken kendinizi evinizde hissedebiliosanız.şöyleki;biz genelde galeriada seyrederiz filmlerimizi ama alt katta olurdu bu eylemimiz hep.bu sefer üst kattaki sinema salonunda seyretmemiz icap edince daha önce duyum aldığımız şu yanyana ikili koltukları sorduk.ve onlardan birinde yerbulduk.neyse film başladı biz gittik yerimize.allahım nasıl geniş ferah ayaklarını istediğin gibi uzat istersen yatabilirsin nerdeyse.yani şayet ufak boylu ve küçük bişeyseniz yatabilirsiniz.ciddi söylüorum.o eğlenceli film pozisyonumuz itibariyle nasıl keyifli geldi nasıl geldi anlatamam.sevgilimle sarmaş dolaş böle hafiten yatar gibi kendi evimizin koltuğunda izler gibi seyrettik.gerçekten diğer sinema salonlarına hiç ama hiç benzemio.size tavsiyem:GALERİANIN ÜST KATINDA BAŞKA Bİ DÜNYA VAR.ACİLEN KEŞFETMELİSİNİZ:)
filme gelince:çok şey beklemeden giderseniz eğlenceli bi film.heleki bizim gibi gençliğinizde yani 16 17 yaşında fln back street boys,,,take that fln gibi gruplar idolünüz idiyse filmi daha bi keyifli izleyebilirsiniz.oldukça sempatik buldum diyebilirim filmi bu yüzden.
pazar günüde yine bakırköyde buluşup ordan taksime geçtik.esinle faik ii yolculuklar demek için aramışlardı sevgilimi.onlarda taksimdelermiş.bizde gidince ben aradım ve onlarla buluştuık.çok vakitleri yoktu bizde gloria ya gidip birer kahve içip hoş beş ettik.onlar bizden ayrılınca birlikte yürümeye karar verdik.beşiktaşa kadar vasitayla ordan ortaköye kadarda tabanvayla yürüdük.hava gayet güzeldi.sahilde oturup aşk tazeledik.denizi ve insanları izledik.kokusunu çektim içime bol bol.malum 15 gün göremicem:( sonra madem burdayız e ne denkumpir yemioruz diye düşünüp kumpir yedik üstüne tiramisu.ordan çıkıp biraz bebeğe doğru yürüyüp beşiktaşa doğru geri yürüdük.giderken kakara kikiri yaptık bol bol.sonra ordan mecidiyeköye gittik ve ordanda bizim eve.zor bi ayrılış sahnesi derken ben ona taksi çağırdım ve giderkende herzamanki gibi el salladım ve gitti.hala istanbulda.yarın gidicek.izmire karşıyakaya.allah bizi kavuştursun tez zamanda.onun yokluğunda yapmam gereken şeyler var bende onları halledicem.netekim ultimatonumuda almış bulundum haftasonu.şunu yap şunuda yap ihmal etme bak fln gibi bisürü şey.