29 Haziran 2007 Cuma
galatada akşam yemeğimiz...
geçen sene sık sık gittiğimiz galata köprüsünün altındaki ON NUMARA'dan bahsediorum.pufidik armut koltuklara oturup istanbulun siluetine ve marmaraya karşı,ışıl ışıl bi seyirle sohbetin koyuluklarına kuytuluklarına dalıosun.güzel olmayan yemek bile sana koymuo, devam ediosun.
dün esrayla buluşup beyoğluna KONYALI'ya gittik ve 3 tane istediğim ve getirttiğim saatler arasından hiç tahmin etmediğimi çoook beğenerek satın aldım.burdan mutlaka bunu alırım dediğimi hiç beğenmedim.getirttiğim kahverengi olanında ise beni huzursuz eden bazı detaylar vardı onuda eledim ve sona kalan beni çarpan asil ve gösterişli bi havaya sahip olanını aldım.her ihtimale karşı değiştirme kartınıda opsiyonlu olarak 1 aya kadar uzattırdım.nitekim daha doğumgününe çook var:)
ordan doğru arabayı otoparktan alıp galataya gittik.saat 9 buçuktu ve açlıktan sırıtoduk artık.uzunca bisüre ne yiyeceğimize karar veremeden bakınıp durduk ve sonunda her ikimizde çıtır tavuk ısmarladık.fakat çıtır dedikleri okadar çıtırki yerken diş kıran cinsten.semsert ve kapkara olmuş.sanırım yakmışlar biraz.ama okadar açtıkki önemsemeden indirdik mideye.ardından güzel sohbetlerin eşliğinde türk kahvelerimiz içip saat 11 gibi kalkıp eve gittik.esralarda kaldım haliylen.klimada vardı evlerinde. malum sıcaklardan dolayı klimalı mekanlara cennet gözüyle baktığım için artık,aa klimada var sizde hadi gidelim... modundayım.
soyunup dökündükten sonra içtiğimiz kahveler bizi kesmedi birer neskafede evde içtik.bisüre daha onu bunu çekiştirdikten sonra sızar gibi yataklarımıza gömülüp uykuya daldık.
her zamanki başka biyerde kalmışlığın verdiği sersemlik tam üstümde duruo.akşama kadarda gitmez.zeyneple aramız onun gereksiz depresif tavırlarından dolayı bozuk.kendisi ya hastadır,ya regl olucaktır,ya müşteriye kızmıştır yada depresyona girmek üzeredir.haftada sadece bir gün rastalayabiliriz ii gününe.diğerlerinde mutlaka arıza çıkartır.zaten sayesinde bende negatif biri oldum çıktım.şu işyerine geldiğim zamanlarda bölemiydim.hayır!!! aksine en pozitif bendim aralarında ama artık diilim sayelerinde.
velhasıl şimdi konuşmuoruz.garip ama bu işyerinin dışındakilerle hahah hihihi kahkahalarla konuşur kendisi.ama sana bana en ufak bi sıkıntısında agresifçe davranır.
yeter artık bunu çekemem.madem öle konuşmayız iş ilişkimiz dışında olur biter...o da kakara kikiri yapabilicek insanlarla konuşmaya bana fazla gördüğü güler yüzü başkalarına vermeye devam eder. en iyisi bu!!!
şimdi öğle yemeğine çıkıcam.fasulye ve pilav varmış.kesin cacıkta vardır.:(
ama beni sevindiren çok güzel bişey var.çok şükürki sevgilim gelio,aşkım gelio.yarında, pazarda birlikteyiz. doya doya sarılıcaz birbirmize ve hep yanyana durucaz:)
bu yüzden hiçbişey canımı sıkamıcak...:))))
28 Haziran 2007 Perşembe
filmler
johnny(al pacino) sahtecilik yüzünden yattığı hapishaneden çıkar.18 ay boyunca yaptığı mesleği devam ettirmek için karşısına ilk çıkan restauranta başvurur.burası frankie'nin yıllardır çalıştığı artık bir aile gibi olduğu yerdir.çalışanlara çok çabuk kendini sevdiren ve frankie yi de gözden kaçırmayan johnny ilk önce frankie'nin arkadaşıyla tamamen cinsel ihtiyaçlar dahilinde yatar ve hemen sonrasında ondanda karşılığını gördüğü frankie 'ye yaklaşır.
frankie (michelle pfeiffer)ise daha öncekinden ağır olmakla birlikte tüm ilşkilerinden yara almış bıkkın, bezgin, mutsuz ve depresif bi tablo çizmektedir.fakat herşeye kadir olan aşk onunda johnny'nin çook büyük katkılarıyla duvarlarını yıkar.
başlarda her an biticekmiş gibi duran ilişki zamanla bağımlılığa dönüşür ve aslında taa başından beri frankie'nin neden bukadar depresif olduğunu filmin sonlarına doğru sevgilisine itiraf ederken anlıyoruz.
eski sevgilisi tarafından hamileyken dövülerek çocuğunu düşürmesine sebebiyet vermesi ve başından ciddi bi darbe alarak yaralanmasıyla birlikte oluşan travma hiçbizaman geçmemiş,frankie 'nin güvensiz bi kişilik haline gelmesine neden olmuştur.
lakin filmde aşka olan inancınızı asla yitirmemeniz gerektiğini öğreniosunuz.
en son sahnelerinden birinde uzunca bi süre konuşa konuşa diş fırçalıo her ikiside.bu seramoniyi okadar uzatıolarki mideniz bulanmadan edemiosunuz....:)
genel itibariyle çok muhteşem olmasada oyuncularından dolayı izlenmesi ve seyredilmişler kervanına katılması gerekmektedir.
bir diğer filmimiz ise:
Daha önce yine burada bahsettiğim YAY filminin ve diğer Boş Ev, Fedakar Kız gibi filmlerininde yönetmeni olan bu filmiyle birlikte toplamda 13 film çekmiş olan Kim-ki Duk'un Z AMAN adlı filmi.
aslında çağımızın en mutluluk!!! verici tabiri caiz se zamanı durduran yaşlanmayı geciktiren ve hatta hiç olmamış gibi yaşamamıza yarayan estetik olayının tam göbeğine parmak basan bi film ZAMAN.
çok sevdiği adamın garson kızdan hoşlandığına inanan ve kendisini sevmesi için bir dizi estetik ameliyatıyla kendince dahada güzelleşen ve başka bi kişi olan kız eski sevgilisine kendini yeniden sevdirmeye çalışırken aslında çok fazla yanıldığını anlıyor.
sevginin fiziksel bişi olmadığını,fizik değişsede ruha bağımlı kaldığını,estetiğin hiçbirşey kazandırmadığı ve de aksi gibi kaybettirdiğini anlatan estetikli yaşamlar silsilesi üzerine kuruludur.
nitekim sevgilisini elde etmek isterken daha çok kaybettiğini anladığında iş işten geçer.adam ise kızın eski sevgilisi olduğunu ve yıllarını onu arayarak geçirdiği için estetik ameliyatla yüzünü değiştirmesine çok kızar aynı kliniğin aynı doktoruna gidip bi estetik ameliyatta o yaptırır.artık her ikiside birbirini arayan ama bulamayan aynı bedende farklı kişilerdir.
kız sevgilisini bulmak için bisürü kişiyle kahve içer,yemek yer, hatta evlerine dahi gidip son anda tecavüzden bile kurtulur.
eski sevgilisinin neye benzediğini bilmediği için her yanılgısında daha bi çöker ve paranoyaklığa kadar giden bi haleti ruhiyeye sahip olur.
son buluştuğu adamın eski aşkı olduğuna kendini inandırarak evine gittiğinde adamın taciziyle karşılaşınca kaçmak isterken aniden kapı çalar.taciz eden adam bi şekilde kim tarafından olduğu bilinmez bi biçimde kendi kapısının önünde dayak yer.bunu gören kız onu kurtarmaya sevgilisinin geldiğini anlar ve peşinden koşarak gider.
metro istasyonundaki bi çıldırma anından sonra sevgilisini gören ve onu yakalamaya çalışırken kızdan kaçmak isteyen adam bi kaza geçirerek arabanın altında kanlar içinde can vermiş olarak kalır.bunu görünce dahada çıldıran kız kendisini izleyen kalabalığın arasından estetik yaptırdığı yerin kapısını görür ve soluğu yine orada alır.tabiiki eski haline dönmek için. fakat herşey için artık çok geçtir.
küçük bi bütçeyle çekilmiş ama başarılı bir kim- ki duk filmi.estetik kaygılarımıza damgayı vurucak cinstende etkileyici.hele hele içinde aşkta varsa...
26 Haziran 2007 Salı
alışveriş haftası
sonra bi iççamaşırı mağazasına girdim. kendimi kaybettim güzel güzel çamaşırlar aldım.yetmedi bi şortlu pijama takımı gördüm desenine vuruldum dayanamdım aldım.bi tuniğim vardı çiçekli böcekli.boyu elbise olmak için kısa, tunik olmak içinse uzundu.tayt istiodum beyaz.buldum ve aldım.bi tane düz taban terlikten dönme ayakkabı aldım.vee içlerinde en sevdiklerim olan puantiyeli kırmızı ve siyah 2 adet babet aldım fiyonklu fln nasıl ciciler anlatamam.giymek için sabırsızlanıorum ama bu hafta sonu sevgilimle buluşmamızda giyicem.pileli kırmızı eteğim ve beyaz bluzumun altına.kırmızıda çantamı alıcam.muhteşem olucam muhteşem.
25 Haziran 2007 Pazartesi
22 Haziran 2007 Cuma
evet efendim...
kemanın akordu tamam mı?
ewt.
iyi başlayabiliriz.
fa
la mi
re mi fa
si ye dikkat et
affedersiniz!
sol
si fa
sol la si
la si do la fa
.......özdemir erdoğan........
(keman öğretmeni)
içimdeki tüm notalar böyle ahenkli çalsın istiorum.çoğu zaman içimdeki şarkı biterken hala bi ahenk beklio olmam ilginç tabii.
dün bisiklete binerken ağladım hüngür hüngür.bisiklete binerken yapılıcak iş mi bu?
diil ama tutamadım kendimi.zaten ota b..ka ağlayan bi kız oldum çıktım,halim duman.ölecene kendi kendime ağlayıp ağlayıp sustum bi süre sonra.işin ilginç yanı bugün kendimi pek bi süper hissediorum.çok güzel giyindim, bakımlıyım akşama benim kankiyi işyerinde baskına gidicem.pierre lotiye gidelim istiorum.türk kahvesi içmek için şahane bi yer orası.mmm yanında bi tane sigara içebilirim hem.saat 2 oldu ama ben hala sigara içmedim.şahane bişi.hemde öğle yemeğimide yedim yani.hani yemek üzeri sigara ii gidio ya ondan mütevellit:)
aylinin yaptığı yorumu okudum son yazım hakkında.yaprak dökümü resmindekini benim ailem sanmasına çok güldüm:)
klimayı hangi ayarda tutarsam tutuyım bi müddet sonra üşütüo.anasını satıyım kapatıorum elim ayağım buz oldu die.bu seferde anında ısınıo.ne menem bişi bu böle ya.yıllardır bi ayar yapamadım gitti.zaten başımıda ağrıtıo salak alet.aspiratör getirin bana.(belkide vantilatördür adı...amaaan neyse işte o pervanesi dönen şeyden işte)
dün birden bire yerimden kalkıp zeynebin yanına gidip aşağıdan birini çağır,10bin kalorili bol çukulatalı dondurma aldırcam dedim.sonra zeynep kendi gitti aldı ama bol kalorili dondurma bulamamış gitmiş max almış(çocuk işi hıh)
şiddetli kalori alma isteğimi max karşılayamıcaktı elbette.bende çekmecemde zor zamanlar için sakladığım tatlı krizini tatlıya bağlayan tatlıyı(danette danone) açtım koydum önümüze.sonra patronlarımızdan birinin yurtdışından getirdiği çukulatalar vardı yine aynı çekmecede.ondanda 2 tane aldım bi ön yaptım:)sonra iğrenç biçimde max'ı danettenin içine soka soka bi güzel yedim(kaşık yoktuda)
sonracığıma eve gittim annem mantar yemeğiyle makarna yapmış.pisboğazlık yaptığım için yiyemedim tabiiki.sabah kalktım hassas tartıya çıktım.gene aynı kiloyum.ben bu kilo işini anlayamadım gitti.şimdi ben yiyorum kilo almıorum.yemiorum kiloda vermiorum.bu nasıl iş biri bana anlatsın.
aylincim sen bilirsin bu işleri en az ben kadar takık gördüm senide kilolar konusunda.ya şu beden bi güzellik yapsın 3 kilocuk daha versin bişi istemiorum.tüm internet camiası şahidimdir eğer ki şu bi kaç zaman içerisinde bu kiloyu diet yapmama rağmen vermez ise kendisine şok diet uygulattırılıcak,açlığa mahkum edilecektir.aaaaaaaaaaa ama......
ahhh aşkım aradı.güzel seslim benim.çarptı gitti yine beni öğlen öğlen.gelde çalış şimdi :0
ufak çapta batı karadeniz turu yapıcaklarmış yarın.amasya,safranbolu ve diğer zonguldak ilçelerini.bana safranboludan ifil ifil uçuşan pantalonlardan al e mi?bi de çekme helva istiorum.
geçen seneki gezimizde uğramıştık safranboluya.bir sene geçmiş ogünden bu yana.devrekte şapşahane bi kuyu kebabı yemiştik.sonrada safranbolunun o minnacık daracık sevimli sokaklarını dolaşıp alışveriş yapmıştık, sevdiklerimize hediyeler almıştık.sıcak bi yaz günüydü ve önümde daha bi haftalık tatilim vardı.ertesi gün yazlığa geçicektim anne kız yayıla yayıla tatil yapıcaktık.ne güzeldi. her istediğimi yapabildim geçen sene.plajda uzuuun uzun güneşlenip okuyamadığım kitaplara gömmüştüm başımı.geç kalkıp güzel ve mutluluk verici kahvaltılar yapmıştık.bisiklete biniodum akşam üsteleri gün batarken.güneşin kayboluşunu izlemeye gidiodum limana.balıkçı teknelerine bakıodum içimde kocaman bi huzur ve sükun.
güzel bi tatildi.hem gezmeli hem dinlenceli günlerdi.bakalım bu sene nasıl geçicek.ozaman hayatımda yoktu sevgilim.yalnızdım,hem de ne yalnız.şimdi birlikte geçiricez bu seneki tatili.beraber denize giricez güneşlenicez,yemek yicez bisiklete binicez.dışardan bakıldığında nekadar sıradan eylemler ama bana heycan verici gelio işte.çoğu aşktan, kalanıda tatilde olma isteğinden kaynaklanıo.
umarım herkesin tatili güzel geçer.
21 Haziran 2007 Perşembe
UYKU???
dünyada secret safsatası diye bişey var ki bu aslında tüm dünyaca iç huzurumuzu kör kuyulara attığımızın göstergesi oluo.zaten kişisel gelişim kitaplarından ve konularını içeren herhangi tüm basın yayın organlarından hiiiç hazetmem.bi secretçılıktır gidio bakalım hayırlısı.bi arada ferrarisini satan bilge pek meşhurdu.hatta bekledik bi süre bu kitaptan sonra bakalım kaç ferrarili abimiz satılığa çıkarıcak diye arabalarını ama ıhhh işe yaramadı robin s.sharma abimizin öğretileri.feyz alamadık onun hayatını bi türlü.
vesselam.fikretle,alirızayla ,leylayla içlenmeye dertlenmeye devam edicez önümüzdeki sezondada.ama bu dizi cidden ödülü haketti artık ya. dizi başlarken kendimi tutmasam ağlamaya başlar bitene kadarda salya sümük giderim yalnız başıma olsam.bukadarmı güzel oynar tüm oyuncuları.hele o leylanın son delirmiş performansı muhteşem.fikret(bennu yıldırımlar)ondan hiç bahsetmicem.yani ayrı ayrı hepsi çok ama çok iyiler.
20 Haziran 2007 Çarşamba
az uyumanın çok uyumanın güzel vakit geçirmenin mutlu olmanın istediğim eylemlerin hepsini yapmış olmanın dahi yetmediği günler bunlar.içimdeki herşey grift olmuş çözülmek istemeyen anlamsız soru işeretlerinden ibaret aslında.
kafam dağnık.gün ortasında patt diye uykum gelio.nefes alamıo gibi oluorum ki psikolojik eminim.canım kimseyle konuşmak yada tartışmak hele hele erkek muhabbeti yapan kızların içinde bulunmak hiç ama hiç istemio.
sevgilimi özledim...
aslında onu bu dönemimde can simidi olarak gören yine benim.1buçuk ay sonra tatile çıkıcaz ama ben bu süreyi gözümde dağ gibi yaptım kocaman oldu bu süreç.aşılması gereken koca bi tepe gibi.sonra kendimizi tepeden aşağıya bırakıcaz ama o gün hiç gelmicek gibi.
şu anki hislerimle tatilden sonra bu işyerine birdaha dönemem ayaklarım gitmez gibi gelio.öyle bi yılgınlık bıkkınlık işte bu.
bazen sabahları uayndığımda ağlıorum.hüngür şakır diil belki ama gözlerimden bikaç adet gözyaşı düşüo işte.bi mengenenin içindeymişim gibi.ne garip halbuki kötü giden hiç ama hiçbişey yok.sadece tatile ihtiyacım var.burdan uzaklaşmaya başka biyere sessiz biyere etrafımda istediğim sevdiğim insanların olduğu bi yere ki orası benim cennetim.
sevgilim karadeniz ereğlisinde.10.30 otobüsüyle gitti.4buçuk saatlik yol dedi teselli için ama dün farkettimki onun aramadığı her dakikayı benden dahada uzaklaşmış saydığım için daha bi kederlendim.bu dayanılması çok zor bi durum katlanmak dayanmak beklemek....her kelimenin anlamı ayrı ayrı ağırlık taşıo ve ben şu aralar bunu taşıyamıyacak kadar güçsüz ve düşkün hissediorum kendimi.
hafif beslenmeye devam ediorum dahada hafifleyebilmek için.ama sanırım bedenimden giden kiloların yanısıra ruhumda çok kilo kaybetti.ağırlığını yitirdi.ve sonuç olarak şuna vardım.yemek yemek düşünmeden sorunsuzca kalori hesabından uzakta yaşamak,çukulata,dondurma yiyebilmenin özgürlüğü insanı mutlu eden bişey.ve bunların hiçbirini yapamıo olmakta mutsuz edici.enteresan bi çelişki belki ama bedenimi formda görmek bana kendimi hem iyi hissettirio öte yandan kendimi kısıtlanmış kıstırılmış otlara mahkum insanı kendine getiricek yiyeceklerden uzakta yaşamaya mahkum ettiği içinde çok ama çok mutsuz.
hayatın bir numaralı altın kuralı şu:
1 tadı güzel olan herşey kalorilidir.
2 güzel olan herşey aynı zamanda pahalıdır.
mapazadaki en ama en pahalı giyeceği beğenebilme yeteneğine sahibim.en pahalı ayakkabı en kalorili pastayı seçmeyede yeteneğim var.
eskiden ne bulursam abur cubur adına herşeyi yerdim.2 aydan fazladır yemiorum ama buna rağmen gram oynamadan duruorum yerimde.kiloda vermiorum almıorumda.garip diğmi bedenim benle inatlaşıo ama ben ondan daha inatım.
aklıma pazar günümüz geldi.minderlerin üstünde yemek yiyişimiz.donjondaydık yine.rumeli hisarında.geç gittik kalabalıktı ama yinede çok güzeldi.cumartesi günüde ikimizinde sevdiği takip ettiği hatta hayran olduğu bi adamın Tarantinonun son filmi olan DEATH PROOF'a gittik.eğer tarantino severlerdenseniz hiiç şikayet etmeden filmi izler ve konusuna göre kendinizce yaa bu adam böle abi yaa yapmış yine işte ama kötü ama iyi diyip seyre dalarsınız.
tarantino filmlerinin belli bi hayran kitlesi vardır.iyide olsa kötüde olsa hatta dünyanın en boktan filmi dahi olsada yinede gidip izlersiniz.bizde o kesimlerdeniz.gittik ve seyrettik ve şahsen ben oldukça keyif aldım.
şunu ilave etmeliyimki filmin son sahnesinde ki tarantinonunda zamanında belirttiği üzere:şimdiye kadar en iyi araba sahnelerinden birini çektim.. demişti.cidden çok iyi bi araba sahnesi var.diğer araba sahnelerinden oldukça farklı.
aslında film sevgilimden dediği gibi tam bir kız filmi.neden yaş sınırı koyduklarınıda anlayabilmiş değilim doğrusu.Kurt Russell tam bir ayak fetişisti ve ayak gördüğünde dayanamıo(benim ayaklarımı görse kaçardı herhalde).filmde bol bol baldır göbek bacak ve ayak görüoruz.ve kucak dansı neymiş öğrenioruz:)
Kurt Russell bi dublör ve katil tipli bi arabası var.araba ciddi bi modif,ye operasyonundan sonra Kurt'unda dediği gibi ölüm geçirmez biçime gelio.bi grup kızı bu arabayla parçapinçik ettikten sonra başka bi baldırıçıplak grubuda gözüne kestirioki işte burda hata yaptığını anlıo.kadınların intikamı acı olurmuş.ölümle sonuçlanıcak bi intikam alıolar ama o sahneler bence çok heycanlı ve keyifliydi.
sevgilimden duyduğuma göre tüm o tehlikeli araba sahnelerinin hepsi gerçek çekimden oluşuo.herhangi bi pc katkısı olmadan ve üzerinde oynamadan.bu da filmi gözümüzde daha güzelleştirio.
Tarantinonun kankisi olan Robert Rodriguez'in devam niteliğini taşıyan ve başrolünde Bruce Wills'in oynadığı filmi de 20 temmuzda sinemalarda.onuda izlemeden olmaz elbette.
15 Haziran 2007 Cuma
geçen,,, geçmeyen,,,günler ,,,haftalar,,,
neler oldu bu hafta boyunca bi düşünmeliyim.
bi kere bol bol terledim. çok sıcaktı. yapış yapış oldum, elbiselerimle bi bütün haline geldim...
çarşamba günü sevdiceğimle buluştum.bakırköye gittik.başka ödemelerle alakalı işler vardı onları hallettim.sonra gloria ya geçip bişiler içip hasret gidermeye çalıştık.eve dönerken bindiğim taksi bana paraüstü olarak 5 ytl verdi ama sahte çıktı.daha doğrusu parayı verdi, elime aldığım anda hissettim parada bi tuhaflık olduğunu ama sanırım basiretim bağlandı bi de yaprak dökümünün en heycanlı yeriydi bi an önce yetişiyim telaşıyla hızla arabadan indim,aldığım paraya bi baktım resmen elimde bi adet kağıtla karşılaştım.çok ama çok kötü bi taklitti.rengide solmuş.hani şöle gözümün ucuyla dahi baksaymışım anlıcakmışım ama napalım.keriz yerine konmak pek kötüymüş valla.madem ona verildi böle bi para e sende yırt at bari.ne die bi başkasına veriosun.başımın gözümün sadakası olsun dedim hatıra olarak saklamaya karar verdim parayı.
bi arkadaşımın arkadaşının annesi...dıdısının dıdısı gibi oldu:) neyse bu insana birisi sahte para vermiş.kadında nasıl yapsamda bu parayı elden çıkarsam diye düşünmüş sonrada hain bi planla başkasına vermiş.verdiği kişi hani şu pazarlarda kıyıda köşede havuç yada limon satan küçük çocuklar olur ya. işte bu kadında bu çocuklardan birine vermiş.anlamaz ya ufak çocuk. bi de utanmadanda para üstü almıştır hemde.yazık yaa.çok üzülmüştüm duyduğumda.tüm değerlerimiz artık değişmio, yokoluo.
zeyneple bu hafta içi bi çok kez iletişim kurmuoruz.ben sıkılıorum ve cnm konuşmak istemio.o da her daim ya hasta, ya canı sıkkın, ya morali bozuk, yada başka bişeyden dolayı konuşmuo.ölecene ne küs ne barış anlamsız bi durumdayız kısaca.en son dün tartıştık.sürekli söyleniodu şuram ağrıo ,ben çok kötüyüm, tansiyonum yüksek, nabzım hızlı atıo fln die.bende gitsene diodum eve.hala ısrarla kalıoduki bi anda aramızda sesler yükseldi.beni sürekli muhalefet yapan baykala benzetti.sırf muhalafetsin dedi.bende ona yeter artık söylenmeyi bırak, seni burda zorla tutan yok git eve madem öle dedim.öle aramız gerildi.bundan rahatsız diilim lakin cnm hiçkimseyle bişey konuşmak istemio.
dün sibel yazdı.hayırdır artık ne slm, ne sabah eskiden böle diildin noldu tuğbacım tavuğuna kışt mı dedik die.???
bende ne diosun ya, bu ne alınganlık böle.aklına işimin olabiliceği gelmiomu hiç dedim.yoğunum ve doğru düzgün msn e bile girmiorum dedim.sonrada fazla uzatmadan kesip attım.kimseyi çekemem valla canım zaten burnumda.abidik gubidik muhabbetler dinlemekten çok sıkıldım.
esra dersen hala aynı yerde.bıraktığım yerde.hala aynı muhabbet.cihan ve semih sorunsalı.o ne yapmış, ne demiş, nolmuş, ne hissetmiş.iide bunlar beni ilgilendirmioki.sıkılıorum artık bunlardan neden anlamıolar beni.
offfffffffffff.bir of çeksem karşıki dağlar, bi de karşıki dağların arkasındaki dağlar bile yıkılır.
2 film seyrettim bu hafta içinde.bi tanesi:STRINGS.......
nam-ı diğer İPLER....
11 Haziran 2007 Pazartesi
10 Haziran 2007 Pazar
haftasonumuzz
9 Haziran 2007 Cumartesi
bir bahçe ki limonlar arasında...
hepbirlikte gittik ama oradada beklemek durumunda kaldık çünkü yine çok kalabalıktı ve oturucak yer yoktu.bi süre barında takıldıktan sonra bizi bi masaya aldılar.buzz gibi frozen içtim böğürtlenli.çekirdekleri hala dişlerimin arasında:)bi kaç düşürme tehlikesinden sonra sağsalim bitirebildim.bardak uzun boylu ve tombik.içindeki kamışta en kocamanından ve en tombişinden.e hal böle olunca zaptetmek zorlaşıo.tabii üstüne benimde sakarlığımı katarsak o kocaman şeyi içmek oldukça güçtü.neyse içtik sohbet ettik.tam başımızın üstünde kocaman limonları olan bi ağacın altındaydık hemde.hemen çaprazında kocaman eriklerin olduğu bi ağaç.istiklalden soyutlanmış başka bi yerdeymiş gibi sessiz ve içine dönük bi yer.dolayısıyla oraya bu amaçla gidenlerinde müdavimi olduğu bi yer.ama asıl güzel yeri en kuytudaki sedirlerin olduğu yer.en son kankim ve özlemle birlikte gelmiş yine çok keyif almıştık.barışta yere göğe koyamaz bu mekanı çok sever ve her defasındada söyler.bende zaten bunun üstüne gitmiştim son seferinde.ama akşamda baya bi güzelmiş.aynı havasını muhafaza edebilen bi yer.sonrasındada bizi eve bıraktılar ve onlarda evlerine gittiler.ben teyzemlerde kaldım çünkü kuzenim yalnızdı.çok rahat uyuyamadım ve bugün çok iyi sayılmam.uykusuzum ve herzamanki gibi yerimi yadırgıorum ve diğerlerinin aksine bugün çalışıo olmak çoook ama çoook koyuyo:(
akşam nikah var hala kızının.yorucu bi gün olucağa benzer.:(
8 Haziran 2007 Cuma
mmmm buz gibi bir karpuzzzz
7 Haziran 2007 Perşembe
bu sabah yağmur va........................................
bir mfö şarkısından öte bişi bu söylediğim.bu sabah şakır şakır yağmur var dışarda.sabah saat 6 da uyandım hiç adetim olmayarak.gök gürlüodu yağmur feci biçimde yağıodu.böle zamanlarda ortaya çıkan yorganı başıma kadar çekip yatma isteği yine attı kendini dışarı.uyuyamadım o vakitten sonra.camlarımdan birinin perdesini kaldırıp dışarıya baktım.gün henüz uyanmadan yağan yağmuru izlemek çok keyifli.insan yok dışarda.başrolde mutluluktan sevinç çığlıkları atan bahçemiz, gürleyen gök ve yağan yağmur var.benim gibi figüranlarda camın arkasından bu harika eseri izlio işte.
saat 10'u 20 geçio.kendimiiyi hissediorum.something stupid çalıo media'da.keyifli bişiler var üstümde bugün.güzel güzel kahvaltımı yaptım.az sonra kendime kahve söylücem.miss kokularıyle gelicek kahvem önüme.ahhh mutluluk bu işte.sağlıkla keyfine varabilmek en sevdiğin şeyin.
az evvel seyyan hanım çalıodu.atatürk zamanından bi sanatçı seyyan hanım.ve tangolarıyla meşhurdur.beyoğlundaki kafelerden birinde çalardı durmadan.hani şu sıkı fıkı nohut oda bakla sofa hesabı küçücük ama sımsıcacık kafeler vardır ya işte onlardan birinde.ahşap masaları olan üzerlerinde minik mumların olduğu melankolikliğe sürüklücek cinsten olan kafelerden birinde işte.sonra bu albümü sevdiğim biri bana verdi.plaktan cd ye çekim olduğu için hala o ses çıtırtılarını duyabiliosunuz rahatlıkla.yani gözünü kapatsa insan sanki cd diilde plak dinliomuş gibi hissedebilir.o lezzette bişi yani.
işte dinlerken kendimi o kafelerden birinde hissettim.beyoğlunuda özledim ama istanbulun şu yağmurlu halini en iyi beyoğlu yansıtıo galiba.eskiyle yeninin eşsiz uyumu tamamiyle orada.
kendimi o kafelerden birinde hayal ediorum.aynen şimdiki gibi karanlığa dönük bi havada minimum insanın gelip geçtiği bi masada oturuorum.hemen önümde sımsıcacık miss gibi kokan kahvem var ve yanındada tarçınlı elmalı bir dilim turta.en sevdiğim kitaplardan birinide almışım yanıma.yada bi kitapçıya uğramışım gelmeden önce oraya.ve istediğim kitaplardan bikaçına sahip olmuşum,inceliorum herbirini yavaştan.hiiç acelem yokmuş mesela.yetişmem gereken birileri, bi araç, bi iş, bi arkadaş.... hiçbiri yokmuş.ben kendimleymişim.yetişmem gereken bir ben varmış orda.ruhumun içinde habire benden kaçmaya çalışan bir ben.belki bugün onu yakalayabilirim bu hayalimle.yanyana, başbaşa gidebiliriz belki bir süreliğinede olsa.insan ruhuyla bedenini biraraya getirmekte ne çok zorlanıo.birtek sevgilimle ve ailemleyken ikisini yanyana tutabiliorum. onun dışındaki heryerde ve herşeyde hep birbirinden çok uzaktalar.işte bugün tam zamanı.çünkü ikiside tam şu anda bunu istio.
ben bi kahve söylücem kendime.yanında tarçınlı turtam yok ama olsun hayalim var:)
afiyet olsun...
6 Haziran 2007 Çarşamba
1000 1 GECE
5 Haziran 2007 Salı
geçmeyen zaman,gelmeyen tatil:(
4 Haziran 2007 Pazartesi
ayakkabı
silah sesleri
3 Haziran 2007 Pazar
BİR TATLI HUZUR
<>