17 Eylül 2008 Çarşamba


uyku...

böyle havalarda daha bi uyumak gelio insanın içinden. erken kalktığımdan ötürü zaten çokda aydınlık olmayan hava kara bulutlar sayesinde dahada karanlıktı yola çıktığımda. ıssız,soğuk ve köpeklerle dolu bikaç sokak geçmeliyim otobüse ulaşabilmek için.otobüse ulaşıp yer kapabilmek içinde uykumdan feragat etmeliyim.sabahın 6,45 inde durakta kitap okuyan bi tip var, işte o benim. okudukça uyku dolan gözlerle ya gelmezse dediğim otobüsü bekliorum, beklioruz arkamda oluşan kalabalıkla.
ve otobüs gelio. ama o da uyku sersemi olsa gerek sağa doğru yanaşmak için direksiyonu kırınca ya kenardaki arabayı görmüo yada vurabiliceğini hesaba katmıo, sabahın sessizliğinde bir araba nasıl yandan göçertilirmiş hepimiz şahit oluoruz.büyük bi gürültü çıkıo ama şöför çarptığı halde durmuo, sanırım o da farkında diil naaptığının. araba durunca inip bakıo çarptığı diğer arabaya.sonrada yolcuları yani bizleri arabaya almaya başlıo. olan park halindeki araca oluıo.sahibi için üzülüorum ve aklıma geçen sene otobüsten inip önünden geçerken arabanın altında kalan çok da samimi olmadığım iş arkadaşım gelio.biz sevglimle tatildeydik o sırada.havuzda güneşlenirken okumuştum gazetede haberi.zavallı vesikalık bi resim koymuşlardı gazeteye.evveliyatında diğer iş arkadaşım arayıp söylemişti vefat ettiğinide dalga geçio sanıp inanmamıştım en başta.meğer denyo bi belediye otobüsünden inen bu kız indiği otobüsün önünden geçerken onu görmeyen şöför gaza basınca önce çarpıo, sonrada arabanın altında kalıo.fecii.

halk otobüslerinden nefret ediorum.haftada bir şikayet dilekçesi yazıorum iett ye, içimi döküorum.

otobüsün sıcaklığına bıraktım kendimi bu sabah. aklım evdeki sıcak yatağımda.akşama kadar uyumak istiorum. tam türk filmi izlenicek bi hava.en güzel zamanları mevsimin. biri ilkbahar diğeri son.birinde çiçekler açıo diğerinde soluo ama her ikiside nihayetinde yeni bişeylere gebe.birinde yaz gelio diğerinde kış.hep bi hayalim vardı ya. soğuk kış günlerinde içerinin sıcağından nemlenmiş cama burnumu dayayıp elimde kahvem, yanında şekerli bi çeşit kurabiyem üstümde battaniye ve tv de güzel bi türk filmi.ağlamak isitorum..
daha şimdiden eve gitmek istiorum ve kaplumbağa gibi burnumu dışarı çıkarmamak.işyerimin küf ve eski kokan merdivenlerini tırmanırken burdan nefret ettiğim gelio aklıma daha çok nefret ediorum sonra. fatihin izbe bi apartmanındayız uzun zamandır.yerleri çini işleme.sanırım 80 lerden kalma.rüzgar yönünü değiştirdiğinden o eskiliğe has es kokusu duyuluo arada sırada. sanırsınız yanınızda lağım açmışlar. artık rüzgar lodosmudur,poyrazmıdır bilmem.
yağmur...
bugün yağmur bir kadın saçıdır yeryüzüne dökülen
upuzun, ince ince, karanlık kokulu
sen ki aşkta aldatıldın yüreğin taş parçası
dinle yağmuru dinle
teselli bul türküsünden
herşey olur herşey geçer,hepsi biter hayat kalır.hepsi biter hayat kalır.

yoldaki ağaçlara baktım bugün gözlerimi açtığım aralarda.cansularına kvuşmuş gibi dipdiri capcanlı görünüolardı.klorlanmış şehir duyunu sevmio ağaçlar.insan eli değmemiş,çıkarlarıyla kirlenmemiş saf taze yağmur suyu istedikleri, bekledikleri. ve işte kavuştu dün iki sevgili.birbirine muhtaç suyla toprak..çok şükür...

Hiç yorum yok: