14 Ekim 2007 Pazar

bayramlık

öncelikle kendimde dahil olmak üzere herkesin ramazan bayramı mübarek olsun.acısıyla tatlısıyla dopdolu bi bayramdı benim için.ve yine eski yerleşik düzene geçiverdik.evden işe işten eve...
istanbulda yaşamaya çalışmanın, başınıza büyük felaketler gelmeden yaşamanın çok büyük bedelleri vardır.ya eşşekler gibi çalışıp çoook zengin olmalısınız yada yine parayla ilintili olarak maddi sorununuzun olmadığı bi baba, koca yada herhangi evebeyne sahip olmalısınızki şehrin ücra yerlerindeki felaketlerden başınıza gelmesin hatta mümkünse hiç duymayın, görmeyin.
istanbulda yaşamanın bedellerinden birini daha ödedi bisürü insan yağan yağmurla.zaten istanbullunun sevinci saniyelerle kısıtlıdır.bu da ödenmeyi bekleyen bedeller arasındadır.bayram gelmiş neyine...sen git işyerini, evini basan sularla oyna...halın,kilimin,koltuğun,işyerin malın mülkün su altında kalmış kime ne...
hele hele Kübra Gül'ün babası Abdullah Gül'e ne?
sanki düğünümüze çiçek göndermeyin, bunun yerine yardımda, bağışta bulunun diyince oldu bitti herşey.
kızıyorum.bir bayram günü bunları yaşamak zorunda kalan,bırakılan insanlar adına üzülüorum.hemde hiç alakam olmadığı hiçbi yakınımın başına gelmediği tamamen yabancı olduğum bu insanlar için üzülüorum.duyarlı insan sendromu işte
alibeyköy yıllardır her sel felaketinde büyük zaiyat verir.hatta dahada öte can kaybıda olur bu senede olduğu gibi.
ben küçüktüm. ozaman eyüpte otururduk.alibeyköyden haberler gelirdi sel sonralarında.yıllar yıllar oldu belediyeler değişti, başbakanlar, bakanlar, cumhurbaşkanları değişti ama Alibeyköy'ün sorunu değişmedi.nedir bu insanların çilesi... bitmeyen çilesi...

bayramın birinci günü uzaktan bi akrabamızın cenazesi vardı cuma namazında kalkıcaktı eyüp camiisinden.fakat syn.Recep Tayyip Erdoğan teşrif etmişler eyüp camiisine cuma namazı için.cenazede kimmiş? gömülücekmiymiş? hava sıcakmıymış? bayramın birinci günümüymüş? evde bekleyenlerimizmi varmış.kime ne...
kestiği her yolla halkına bukadar eziyet eden bi zihniyet daha varmı bilmiorum.ve halkından bukadar korkan bi insan.çevresinde düzinelerce polisle gezen bi adam.varmı?
yok!çünkü korkuo, çünkü herkes kimin ne yaptığını bilio ve de görüo.buna kendiside dahil elbette.
zat_ı muhteremin keyfini beklettirdiği birsürü insanın ahını aldı kendisi hemde mübarek bir günde.elbet hak yerini bulur birgün.
konuya sinirle girdim ama aslında bunun dışında çok güzel bi bayram tatili oldu benim için.bereketliydi sanki herşey.
öncelikle perşembe günü için patronumuz bize jest yaptı ve yarım gün bile çalıştırtmadı.yani tatildik arefe günü.bende burayada yazmış olduğum planımı rahatlıkla uyguladım.sevgilimi karşılamaya yenikapıya gittim.biraz erken gittiğim için 45 dakikalık bekleme sonucunda arkasından gizlice yaklaşarak kocaman bi sürpriz yaptım.çok sevindi, haliylen oldukça şaşırdı biraz oturmayı teklif ettim ama elindeki bavullardan ve yoldan gelmiş olmasından dolayı istemedi.sonra beni taksiyle bakırköye bırakarak eve gitti.bu duruma biraz içerlemiş olmalıyımki akşam konusunu açtığımda ufak çapta bi tartışma geçti aramızda.benim herşeyi büyüttüğümü düşünüo.bunların küçük meseleler olduğunu eğer gerçekten oturmak istiosam bunda ısrarkar olmamı söyledi.herzamanki gibi alttan aldı,olgun davrandı.bende küçük bi kız gibi daha mantıklı davranıcağımı söyledim fln fln.
ondan sonra alışveriş yaptım biraz bakırköyde.iftara eve yetiştim iftardan sonrada bayramlıklarımızı yaptık.dolma sardık annemle kabak pastası yaptık ve künefeyi.künefe feci sonuç verdi, bidaha yapmamaya tövbe ettik.dolmalar serçeparmak inceliğinde ve bol ekişiydi.muhteşem olmuştu kabak pastamızda ona keza yine çok güzeldi.
bayramın birinci günü normal şartlarda abimler bize kahvaltıya geliceklerdi sabahtan ama cenazeye katılma olayımız çıkınca biz onlara gittik.cenazeden sonra giyinip süslenip önce halamlara, sonra ben kankime gittim.ordanda yeşilköye amcamlara geçtik.çok tatlı ve pasta çörek yemediğim için herşey yolunda gibiydi ama ramazandan çıkmışlığın verdiği durum değişikliği nedeniyle sabaha karşı bayramın ikinci gününde mide ağrısıyla uyandım.ballı süt içtim ki çok iyi geldi.sonra kahvaltı fln derken giyindim sevgilimle buluşmaya gittim.
sevgilim bana evlilik yüzüğümü aldı.bu aralar evlenme teklifi edicekte kendisi ama benim bundan elbette haberim var:)
hem ben biraz cin olduğum için, hemde kendisi paylaşmyı seven, gizliliği sevmeyen birisi olduğu için.canım aşkım benim ruhumun eşi...muckss
hatta alyans bile bakmış yüzüğümle uyumlu olanından.artık gidip bakıcaz.bu arada bazı şeylerde konuştuk yolda nişantaşına giderken.neyi nasıl yaparız, evi nerden alalım, anneler nasıl gelsinler, nezaman gelsinler fln gibi konuşulmayı bekleyen birsürü konuyu konuştuk.yol herzamanki gibi tıkalıdıydı bizde muhabbet ede ede gittik nişantaşına
nişantaşı ahalisi ülkeyi terkeylemiş olmalıki bayramın ikinci günü omasına hemde cumartesi olmasına rağmen heryer bomboştu.
geçen hafta sevgilimle Beymen'in içindeki Armani'den bi pardesü beğenmiştik ama almamıştık belki başka beğeniriz diye.baktıkki bulamadık daha güzelini bizde onu almaya gittik.zaten çok fazla sürmedi işimiz.aldık ve çıktık.sevgilim uzun boylu ve ayıptır söylemesi yakışıklıdırda:)çok yakıştı çoooookkk yeni pardesüsü benim aybalama.
sonra starrbucksta kahve ve pasta molası verdik.yerlerıimize oturmadan evvel pastalarımızı seçtik.Eskidost diye bi pasta yeniden aramıza katılmışmış.ben ondan yedim sevgilimde newyork usulü Cheesecake. yanında sıcak çukulata içtik.eskidost hakkaten esidostmuş.eski halinide yememiştim ama aramıza yeniden katılması büyük isabet olmuş.muhteşem bi çukulata rüyası gibi bişi.yanındada puro içtik sevgilimle..
bu arada yine StarabuksGloria sanıp servis için bisüre bekledik.aslında servisten ziyade oturduğumuz yerin temizliği için bekledik demeliyim.



birsüre önce sturbucks'ın türkiye mağazalarıyla alakalı bi yazı okumuştum.biz türkler öle ecnebiler gibi kahvemizi alıp gitmekten hoşlanmıoruz yada nebiliyim işe giderken kahveciye uğrayıp bi kahve alıyımda işe gidiyim fln gibi yerleşik zihniyetlerimiz yok.bizim kahve içmekten anladığımız içilen kahveyle birlikte edilen sohbettir.illaki oturmak isteriz içtiğimiz yere.bende yüzde 100 türk olduğuma göre aynen bu düşüncedeyim.isterimki oturduğum yere gelsin fincanım. yanındada ufacıkta olsa ikramları olsun.masa temizlensin diye beklemeyeyim pislik içinde yüzmesin masalarımız.ama bu tip bir sisteme alışık olmayan Sturbucks ahalisi hala türk kültürüne adaptasyon sorunu yaşıo anlaşılan.yani hani madem kahvenizi alıp miktir olup gitmiosunuz nereye gidicekseniz e bizde size oturucak yerler yaratık diolar.ama kusura bakmayın bununla yetinin öle her dakka başka kafelerdeki gibi temizliğe gelemeyiz.bi masada en az 5 -6 bardak olmalı, kültabakları ağzı burnuna dolmalı, yerler çerden çöpten geçilmemeli.ehh işte ozaman gelince biz hızır gibi yetişiriz diolar.
elbetteki çok saçma.Sturbucks yada başka bi firma kültürel geçişlere açık olmalıdır.yani bu işletmenin ısrarla bu kültüre karşı çıkmaya çalışması ayrı, pislik içinde müşterilerini ağırlaması ayrı.bunu mazur görmemize imkan yok bence bu bağlamda.hemde düşünün nişantaşı gibi biyerde.ilgisizlik diz boyu.sanki bedava veriolar anasını satıyım.zaten oldum olası sevmem Sturbucks ı.ben Gloriacıyım yada Kahve dünyası cı.hepsi bu..hıh!

verilen kötü hizmete rağmen ağzımda pasta tadıyla eve döndük.teyzem ve sevdiğim kuzenim bize gelmişlerdi, bende ısrar etmiştim kalın die.kaldılar.akşam üseri acıkınca sokak arası köftecisi usulü ekmek arası köfteler yaptık kendimize, kahveler içtik bol köpüklü ve etrafında bol bol laf döndürdük pervasızca.
ve son gün.üzgünüm hafiften çünkü tatil bitti.kim nekadar kızarsa kızsın bayramlar yorgun düşmüş bedenlerimize yarayan birer tatil fırsatı oldu artık.gerçi bizim ailemiz hala eski geleneklerini bırakmış diil.mutlaka büyüklerimizi ziyarete gidioruz ama bunun dışında elbetteki bi parça tatil demek oluıo bayramlar.
uzun bi kahvaltıdan sonra bakırköye geçtim bi kaç işim vardı.teyzemleri yolcu edince annemde arkamdan geldi.zaten bu sel felaketi görünütülerinede yolda giderken aracın içindeyken rastladım.kocaman borular ve hidroforlarla suları dışarı atıodu insanlar.çok üzüldüm hemde çok.üstelik havada bi gecede kışa dömüştü, buz gibiydi.
sahi ya o ne soğuktu öle.gerçi halada pek sıcak sayılmaz ki perşembeye kadarda sürücekmiş..sonra ısınıomuş yine.neyse.
annemle bululup alışveriş yaptık.günlerdir ayakkabı arıodum.mevsimlik ayakkabı ama bitürlü bulamıodum.gözümü karartıp en sonunda çok bayılmasamda aldım bitane.bi de kocaman deri bi çanta aldım ayakkabıyla uyumlu..ben pek büyük çanta sevmem. ama arada lazım olur diye.annemde bi ayakkabı ve elbise aldı.giydiği elbise fiziğine okadar yakıştıki hasetliğimden çatladım.kadın 50 yaşında muhteşem bi fiziği var.incecik heryeri 62 kilo ve hiç baseni yok,bacakları ince.bi de kendime bakıorum ben kilolu dilim ama basenliyim.teyzelerime benzemişim bu hususta çok lazımmış gibi.ehh napalım gelin kaynana toprağından olurmuş ya kaynanamda basenli ehehehhe
çok yağmurlu çok soğuk bi pazar günüydü.tam hafta bitimine uygundu yani.ve işte yarın iş başlıo.çok şükür herşey yolunda ve önümüzde güzel olaylar, tatlı heycanlar var.allah yardımcımız olsun.iyi haftalar herkeslere...

Hiç yorum yok: