18 Ocak 2008 Cuma

2 gün ve gecedir hava pek şahane.bu haliyle biraz kaçırdığımız sonbahara birazda beklediğimiz ilkbahara benzio.tam bi mevsim dönümü arefesi gibi.

hayatım belirli rutininde akıp gitmeye devam edio.sabah oluo işe geliorum akşamları eve, olmadı başka biyere ve sonra yine eve.

dün çiçeği burnunda sözlümle buluştuk.cevahire gittik.ama biraz erken geldiğim için yalnız başıma dolaşma imkanımda oldu.ocak ayı dert ayı.4 adet dikkatle ve özenle hediyelerin seçilmesini gerektiren doğumgünü var.hepside sevdiklerimin,önem verdiklerimin.bitanesini geçen hafta halletim diğerinide dün.

Bershka süper bi indirim yapmış.deri ceketler fln baya indirimliydi.gerçi pazar yerine dönmüş gibiydi biraz ama çokda aralara dalmadan indirimden kuzenime çok şık bi deri ceket aldım doğumgünü hediyesi olarak.umarım beğenir...

okadar cazip şeyler var ki hani başka masraflar olmasa kendimi alışverişe vurucam.ama dizginlemeliyim lakin bu ay zor biticek gibi görünüo mali açıdan.

Schiller diye bi yer var cevahirde.hatta bi değil iki tane var.ve hatta cevahire girmeden hemen soldada bitane var.yani bu mekan önüm arkam sağım solum sobe...ben salata yedim tavuklusundan ama sevimsizdi çokça.tavuklar nerdeyse saydam gibi kesilip sotelenmişti ve yiyemeyeciğim kadar çok yeşillik arasına şöle bi serpilmişti.romantik bi ambiyans yaratalım derken aşırı karanlıklığından dolayıda menüyü okumakta bayaca zorlandık diyebilirim.ama cevahirin en sakin ve nezih yerlerinden biri olması sebebiyle gidilebicek tek mekan ve sanırım amip gibide çoğalıolar.

sevgilime onca karanlık içinde afakanlar basınca yürüdük turladık biraz.teknosaya girip beyaz eşya ve dev plazmalara baktık.sonrasındada beni eve bıraktı yukarı çıkıp kapıyı çaldığımızda babam kapıyı açınca gözlerinde güneş gözlüğünü görünce baya güldük.

babam bazen enteresan fikirler üretir.2 adet gözlüğü olmasına rağmen 3.olarak bazen evde güneş gözlüğü takar tv ışığı rahatsız edio diye.sonra bazen beynine kan gitmediğinden şüphelenerek başını aşağı akıtır.:)veya bi doktor bi yiyecek hakkında iyi bişiler söylesin haftalarca evimize o şey girip çıkar.

haftaya ameliyat olucak burnundan.dolayısıyla ameliyat öncesi tahlilleri yaptırmak icap etti.yaptırdığımızda maşallah sonuçlar süper çıktı ama kolestrol 20 puan daha fazla çıktı olması gerekenden.ama babam bunu 200 puanmış gibi algılayarak ciddi bi diyete girdi.baya baya diette yani.kendine dikkat etmesi amaan bana bişi olmaz diyerek önlem almadan yaşamaya devam etmesinden iyi elbette.ama bazen abartıo işte:)

haftasonuda geldi çattı hiç farkettirmeden.bense sanki O'nu hiç görmemiş gibi özledim.hatta şu aralar daha fazla özlüorum.artık evimizi kuralım ve kendi hayatımıza başlayalım istiorum.bi sinema filminde geçiodu.kadın adama dioki:hayatımın geri kalan kısmını seninle geçiricem buyüzden hayatımın o kalan kısmı bi an önce başlasın istiorum..

ne kadar doğru.aynen böle.hayatımızın birlikte yaşıcağımız kalan kısmı bi an önce başlasın ve kendi özelimize bürünelim istiorum.sevgilimde bana keza benden beter hatta bu istek konusunda.

önümüzde 2 tarih var evlilik için.eğer yetiştirebilirsek temmuz başı yok eğer olmazsa ramazandan ve bayramdan dolayı ekim ortasına kalıcak.

kısmet ne zamansa ozaman olsun diyelim artık...

bu arada geçen hafta Before Sunset ve Sunrise da oynayan Julie Delphy nin kendi yönetmenlik deneyimi olan ve hatta annesini babasınıda aynı rolde oynattığı Pariste 2 Gün e gittik.
film ne iyi ne diil.orta ayar ve karar bişi.Before sunset ve sunrise daki gibi bol konuşmalı bol tanışmalı kendini ifade etmeye ve anlatmaya çalışma çabasıyla dolu bir film.filmin afişine 18 yaş sınırı koyulduğu için allah allah olmuştum fakat açık hiçbi sahnesi nerdeyse yok gibi.hatta doğru düzgün seksüel bi olayda yokk.ama kabul etmeliyimki bazı cümleler bayaca 18 yaş sınırına dayanıo.

sevimli sıradan ve fazla vakti olanlar için ideal bi film.biz bu filmi izlerken herzamanki gibi sevgilimle çiftli, koltuklara yayılarak sarılarak izledik.mutluluğumuz itibariyle o esnada filmin nasıl olduğu çokda önemli olmuo.sımsıcacık kollarının arasında missler gibi kokusuyla oturmak filmin kendinisi izlemekten çok daha keyifli açıkcası:)

Hiç yorum yok: