29 Mart 2008 Cumartesi



akşam tv kanallarını gezerken ntv nin bozuk olan yayınını düzeltme esnasında kanal arama ayarlarında trt3 e rastladım. vee eskiden çokça seyrettiğim şimdilerde ise hepten unuttuğum bi programla karşılaştım


buz pateni.


hemde dünya şampiyonası.


oturdum izlmeye başladım.yaklaşık 2 saat boyuncada başından kalkmadım.içimden buz pateni yapma isteiği geldi geldi gitti.(mecburen)


nasıl dansediolar öle ya.buzun üstünde,yani kaygan bi zeminin üstünde bu denli zorlu hareketler yaparken hiçde kaygan diilmiş gibi gözüküo.ellerim çenemde bi yandan aman sakın düşmesinler die düşünürken,diğer taraftan tam aksini istiorum galiba.kız adamın kucağından düşserse noolur.


veya artistik bi hareket esnasında patenini tutan eli kesilse beyaz buzun üstüne kırmızı kanlar aksa nasıl bi görüntü oluşur fln die düşünürken,amerika geldi,rusya gitti,fransız,italyan derken sevgilimin aramasıyla sona erdi bu seyir.


kim kazandı bilmiorum ama bişey daha merak ediorum


aralarında duygusal bi bağ oluşuomu acaba bu çiftlerin.yani bazen öle ateşli görünüolarki yerçekimi kanunu gibi insanların aşka düşmemelerine imkan yok gibi gelio.bana...:)


bir cumartesi sabahı hafiften sinirlerim tepemde,her iki bacağımdan kaçmış çoraplarım eşiliğinde kırmızı ojeli parmaklarımın uçlarını kullanarak yazıorum bu yazıyı.


canım sıkılıo vesselam.


boş oturmaya geldiğimiz her iş günü için canım dahada çok sıkılıo.gazete ve internetle haşırneşir olucaksam şayet bunu evdede rahatlıkla yapabilirim diğmi.


cumartesi gününü bu açıdan kınıyorum,cumartesi gününde çalışıomuşuz gibi yapmaya zorlayan patron zihniyetinide kınıyorum.saatin bi an evvel 1 olması içinde kendime sabır diliyorum.


bari boş vaktimi makyaj yaparak geçiriyim...


Hiç yorum yok: