16 Şubat 2009 Pazartesi

ekmeğin insanı mutlu eden bi tarafı var.çok acıktığımız zamanlarda mesela ramazanlarda sıcacık ekmeğin arasına tereyağ sürmek üzerine bal dökerek yemek yada fırında henüz pişirilmiş pideleri almak için sıra beklemek vs...hepsinde insanın sonunda ulaşıcağı bi memnuniyetlik duygusu var.bunca zaman ekmeğin, dıiardan temin eden biri olarak geçtiğimiz haftasonu kendi ekmeğimi kendim yapmayı denediğimde benim için yeri daha bi farklı oldu doğrusu.

acemi şansımdanmıdır yoksa hazır ekmek karışımlarının güzelliğindenmidir bilmem enfes bi ekmek çıktı ortaya.çavdar ekmeği..resimleyemeden duramadım.

ekmegim cavdar ekmegi ve geliştirilmeye oldukca musait.ilk seferi icin muhtesem tat ve dokuda olmasi baya bi cezbedici.acikcasi bundan sonra dısardan ekmek almayı pek dusunmuyorum.

canım eşim 5 haftalık bi programla urfada geçen haftadan beri.sadece haftasonları yanıma gelebilio.önümüzdeki haftada ben gidicem yanına.uçağa tek başıma binmekten biraz tırsıosamda şimdilik sorun etmiorum.

artık güzel güneşli günler gelsin istiorum.ruhumuzada iyi gelicek bu biliorum.bi huzursuzluk memnuniyetsilizk bezinlik hali var herkeste.isviçrede yaşamış olan arkadaşımdan biri diorki orda hava sürekli yağmurlu kapalı karlı yada soğuk.insanlar hep mutsuzmuş.hakikaten çok etkilio hepimizi.bi de bu sene dahamı fazla kış oldu çok mu uzun sürdü nedir,bitmedi sanki yaa.pufff...

neyseki sevgilimle haftasonlarımız muhteşem geçioda biraz mutlu oluoruz.en sevdiğimiz şeyde güzel kahvaltılar yapabilmek.bende özeniorum haftada sadece 2 gün yapabildiğimiz bu eylem için.



hafta içi bu resimlere bakıp iç geçiriorum ve bi an önce haftasonunun gelmesi için dua ediorum.amaç bu kahvaltıda bulunmak diil sadece.biliorumki böyle bi masa kurulduğundan sevgilimde yanımdadır. ya benim onu içerden çağırmamı bekliodur ya da kenarda durmuş resmin çekimini bitirmemi.az sonra minik bi öpücük kondurulucaktır dudağıma:)

sevgililer günüde geldi geçti.şayet haftaiçine denk gelseydi sevgilimin işyerine şu çok meşhur olan meyve buketlerinden yollucaktım ama maalsef öle olmadı.yurtdışından parfümlerimizi saton aldık bölece hediyelerimizde bu oldu adette yerini buldu.bunun dışında akşam arkadaşlarımız vardı.yemek,sohbet fln derken zaman aktı gitti zaten.dün aynı arkadaşlarla nihayet istediğimiz filme gitme fırsatımız oldu.oldu ama bulmakda pek zor oldu.heryerde recep ivedik oynuodu ve çemberimizde daralıodu.nihayet flyinnde buldukta gidebildik.ve iyikide gittik.baştan son dakikasına kadar ilgi çekici muhteşem bi filmdi.hatta uzun zamandır bu ilginçlikte bir hikayesi olan film izlememiştim.sanırım buna yakın olabilicek bitek film gelio aklıma.o da The Perfume idi.onuda çok beğenmiş etkilenmiştim.aradan baya uzun zaman geçmiş tabii.ondan dahada kaliteli ve zor bir hikayeyi boles,ine guzel biçimde senaryolaştırmak maharet isteyen bi iş.filmde insan yaşamın değerini anlıo.zamanın ne denli kıymetli olduğunu...neyse felsefe yapıcak halima yok ama Benjamin Button un tuhaf hikayesi için 3 koca saati ayırmaya değer derim.


son olarak haftasonumuzun evde geçirdiğimiz kısımlarını Zuhal Olcay ın yeni albümüyle şenlendirdik.herzamanki gibi üzel bi albüm olmuş.kayıtsız şartsız bu kadını zaten sevdiğimden dolayı bi çırpıda yedim bitirdim albümü.önümüzdeki bahar aylarına yakışan bi albüm olmuş.ve benim favorim Yine Aşk Var...

http://fizy.org/yDJG_WzQRAZC

Hiç yorum yok: