29 Ocak 2008 Salı

gecikmiş haftasonum

işlerimin ve özel hayatımın yoğunluğundan günlüğüme bişiler yazamaz oldum.halbuki taa geçen haftasonumun anısı duruyo kafamda.
uzun zamandır yapmadığımız bişeyi yaptık sevgilimle.bruncha gittik, gittik ki şehirlerarası yolculuk ebadındaydı ulaşımımız:)
avrupa yakasının bir ucundan anadolu yakasının diğer ucuna geçmek yaklaşık 3buçuk saatimizi aldı doğrusu.ama onca zorluğa değdimi?hemde ne kelime.

bahsi geçen yer benim daha öncede tecrübe ettiğim bi yerdi.dolayısıyla acaba nasıl bi yerdir diye bi sürprizimiz yoktu.tek kelimeyle muhteşem bi yer.
GÜZELCEHİSAR-OTAĞTEPE-TEPE RESTAURANT/CAFE ve TEMA KÜLTÜR PARKI

sabahın köründe kalkıp yollara düştükten ve hemen hemen tüm toplu taşıma araçlarını kullanarak nihayet ulaşabildiğimiz bu mekana ayak bastığımızda kurtlar gibi acıkmıştık.neyseki muhteşem bi açık büfe kahvaltıda bizi bekliodu.saat birde orda olmamıza ve brunch süresinin 2 de bitmesine rağmen yığınlarca kahvaltılık mevcuttu neyseki.

lezzetli kahvaltılıkların yanı sıra çeşit çeşit kekler cornflakesler,pasta ve hatta ev baklavası bile vardı.tıka basa doyana kadar yedik üstüne kahvelerimizi içtik,gazetelerimizi okuduktan sonra sevgilimin çok başı ağrımaya başlayınca daha fazla oturmadan dışarıya çıktık.

içi başka etrafı başka güzel bu yerden insan hemen kalkıp gitmek istemio elbette.hele hele bukadar uzaktan gelmişseniz.
burası her iki yakayı ve her iki köprüyü aynı anda bukadar yakınlıkta ve genişlikte görebileceğiniz nadir yerlerden biri.

hatta kahvaltıdan sonra hemen yanında bulunan TEMA kültür parkına giripte 2.köprüye elinizi değdirebilicekmiş gibi olunca insan dahada iyi anlıo.

alabildiğine muhteşem bir boğaz manzarasına hakim.ve bence istanbulda bukadar geniş kapsamlı bir manzaraya sahip başka biyer yok.

bu park önceki gelişimde ki sanırım ozamanlar yeni açılmıştı, daha bakımlıydı.bu seneler önceydi yaklaşık 7 sene önce fln.aslında parkın asıl amaçlarından biride manzarasının yanında çeşitli, değişik bitkilerin özenle büyütülmesi ve bakımın sağlanmasıydı ki her bitkinin yanında ismi cinsi ve özelliği yazardı.şimdi girişe koydukları büyük bir tabelaya yazmışlar içerde bulunan bitkileri ve özellikleri yazmıo.dahası orda yazan bitkilerin bikaç tanesini bile göremedik sanki küçük bodur ağaçlarla bolca çimenlik var gibi geldi bize.

burası büyük bi yer ve kod farkları mevcut.aşağıya doğru uzanan bi yolu var.bi tane göleti ve göletin üzerindede asma köprüsü var.kulübe tipi banklarıda sevdiğinizle oturup bu eşsiz manzaraya dalıp gidebilmeniz için tahsis edilmiş yerlerden biri.



havada şansımıza bu güzel gezi için çok güzeldi.tabiiki tepede biyerde olmamızdan dolayı baya bi esintili.şayet hava bozuk olsaydı burayı gezmek baya bi zor olucaktı.

ayrıca bu mekana özgü 2 şey daha var bilinmesi gereken.bunlardan biri eski türk filmlerine mekan, şarkılarada isim olan O AĞACIN ALTI adlı yer.eskiden bi araştırma yapmıştım burasımı diilmi diye.biçok kişiden teyit almıştım doğru yer olduğuna dair.zira O Ağacı da gördükten sonra şüphem kalmamıştı.

işte aşağıda O AĞACIN ALTI....



burası bulunduğumuz yere çok yakın olmadığından fotoğraf makinemi sonuna kadar zumlamak zorunda kaldım.aynı filmlerdeki gibi etrafı hala boş ve çevresi yayla görünümünde.tek farkı yeşillikten ziyade çorak toprakların olması.ama bu haliyle bile oldukça nostaljik:)
ve yine ağacın tam karşısına düşen meşhur Fatih Sultan Mehmet ağacına bakmaya gittik.yine önceki gelişimde hava kararmaya başladığı için daha net anlaşılıodu.gün ışığında ve hava bukadar aydınlıkken anlamak zorda olsa mutlaka gidilip bu ağaca hava kararırken bakılmasını öneriorum.
(resim başka yerde bulamadığım ve fotoğrafını çekmeyi unuttuğum için www.hafif.org tan alınmıştır)
bu ağacın tam olarak tasviri şaha kalkmış atıyla başında kavuğu bulunan fatih sultan mehmetin bi zamanlar bu tepede aynen bu ağacın olduğu yerdeki hareketiyle ilintilidir.aslında bu durum doğa üstü bir olaydır.görenleri hayretler içinde bırakır.
ayrıca ağacın bulunduğu yerin etrafı başka bir kafe restaurant tarafında korumaya alınarak işletilmektedir.buradada brunch hizmetleri mevcut. daha önceden yediğim için lezzeti konusundada tavsiye edebileceğim yerlerden biri.
tüm bu mekanların bulunduğu yer tam olarak Kavacık.ama aradaki yokuştan aşağı indiğinizde vardığınız yer Anadolu Hisarı.bizde yokuş aşağı sahile inip ordan geri dönüşe geçtik.dönüşte Ömür Plazada bulunan Teknosada dijital makinemizdeki söz fotoğraflarımızı bastırdık ilk defa.çok güzel bi sistemleri var.ya makineni getiriosun yada resimleri cd ye veyahut f-disc e atıosun ordaki makineden neyle iletim yapıcağını seçiosun.biz f disc ten seçicektik.taktık makineye.ekrandaki menü son derece basit.tüm resimler çıkıo.istediklerine birer tik atıosun ve tamam dediğinde seçtiğin fotoğraflar ilgili kişinin bilgisayarına gidio.
basımı,kağıt kalitesi çok güzel ve fiyatıda uygun.bir adet 13*18 lik fotoğraf ki buda A 4 ün yarısı yani A5 eder 50 kuruşa yapılıo.
biz çok beğendik.işte bitaneside burda o beğendiklerimizden.
tabii ben biraz bununla yeni indirdiğim bi resim programıyla oynadım ama baskı kalitesi süperdi bence.sevgililer günü için aldığım hediyenin(deri evrak çanta) yanında bize ait bir best of albümünü bastırtıp şık bi albümle yanında hediye etmek istiorum.

şimdilik bu kadar....


Hiç yorum yok: